Sevgili kgursan, sizin ki hikâye ama benim yaşımdaki İstanbul'lular bilirler; Eminönü'nde Nimet abla gişelerinin yanındaki Arpacılar Camii aralığında bir Arnavut vardı.
Bu amca kışın salep, yazın da çok güzel dondurma yapardı. Ama dondurması nefisti.
Dondurması ile de çok meşhurdu. Gel gelelim amca sadece bir tek (kazan mı denir ne denir o dondurmaların yapıldığı kaba bilemiyorum) kap kaymak, bir kap da ya vişne veya çilek yapardı.
Öğle yemeğinden sonra saat 13.00 de yiyebilirsin. Çok güzel birtane daha alayım veya müşterilerime (o sıralarda bankada çalışıyordum) dediğinde saat eğer 14.00 oldu ise kalmamıştır, bitmiştir.
Bu arnavut amcaya kaç defa" amca bak bu kadar talep var neden şunu daha fazla yapmıyorsun, daha çok kazanırsın " diyorduk.
Amca da "yok evladım bir tane yetiyor, bu para da bana yetiyor" diyerek yapmazdı.
Hani derler ya inat ki tam inat "Arnavut inadı".
|