Sayın İncifem
Yazıyı sizin yazmadığınızı bilerek sizin gıyabınızda birkaç şey söyleyeyim.
Bu iş arz-talep dengesidir. Siz marketten o sentetikleri almazsanız üretilmesi azalır. Köylüye seslenmek bence yanlış şehre seslenmek lazım. Köylü talep edileni karnını doyurmak için üretmek zorunda kalıyor. Çoğu seranın yanında bahçesine sadece kendisi için ayrı ürün dikiyor. Pek çok köyde kooperatif yok. Toptancılar ki köyün genelde en zenginleridir ürünü alır hale götürür. Hal borsası şehirden ve yurtdışından gelen talebe göre fiyat belirler. Yani bu zincirin en altındaki kişidir ne yazık ki üretici.
Ayrıca hala 3 çocuk yapmanın desteklendiği ülkemizde bilinmez midir ki dünya nüfusu 15 yıl içerisinde 3 kat artmıştır ve dünyanın ortalama %19'u bu gün açtır. Bu hızla büyüyen nufusu beslemek giderek zorlaşmaktadır.
http://www.ihh.org.tr/uploads/media/...k_haritasi.pdf
İş bu halde iken bu ülkede kimse "tohumculuk yasasına" ses çıkartmazken, köylünün bir sonraki sene için bile tohum saklaması yasakken kazandığı paranın tamamının bir hasat zamanı borçlarına verirken köylünün buna tepki vermesini beklemek sanırım hayal olur.
Bu arada bu ülkede hala çocukluğumuzdaki kirazlar, kurtlanan elmalar mevcut sadece bize ulaşmadan yurtdışına gönderiliyorlar. Bazılarını lüx marketlerde fahiş fiyatlarla "görebiliriz".
Kerem AKYAR
Edit: Sayın Hosseda sizinle anlaştık ama başka anlaşmazlıklar doğdu

onları izah etmeye çalıştım. Saygılarımla.