Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi kalambaklı
.Ben bir avcıyım, arkadaşlar avcı olmayan kişilerle neden muhatap oluyorsunuz ki anlayamıyorum.Çünkü bu kişiler avcılığın ne olduğunu zaten bilemezler ki!....
|
Sevgili avcı arkadaşım böyle bir yazı yazmamalıydın.
Bu avcı olmayan dostlarımızı kıracağı gibi, bizi de çok yoracaktır.
Sizden çok rica ediyorum bu sayfadaki tüm iletileri okur musun? Benim, diğer avcı dostların ve özellikle Sn. gece'nin neler anlatmak istediği üzerine bi düşünür müsün?
Böyle bir sayfa açıldıysa eğer elbette görmezden gelip kafamızı kuma gömemeyiz.
Aslında buradaki durum beş on doğa dostumuzun avcılığı bilip bilmemesi sorunu da değildir. Onlar bunları üç aşağı beş yukarı biliyorlar zaten ve birçok şeyi de bizlerden çok daha iyi biliyorlar.
Bu düşüncelerimi daha sonraları yazmayı planlamıştım ama şimdi yazmak zorunda kalıyorum ve başka tartışmaların içine düşeceğimizi de biliyorum.
Biz avlanırız bu kimseyi ilgilendirmez devri geldi geçti. Dedelerimizden babalarımızdan gördüğümüz gibi avcılık yapma artık günümüz koşullarına oturmuyor.
Yeni politikalar ve felsefeler üretmek zorundayız ki başka türlü varlığımızı sürdüremeyiz.
Sevgili avcı dostum, nasıl kuşatıldığımızı göremiyor musunuz.?
Başını kuma gömmüş, bu işi ticaret haline getirmiş avcı sitelerinin dışında, doğasever, hayvansever ve çevrecilerin sitelerine gir de ben avcıyım de bakalım başına neler geliyor.
Burada bazı hatırı sayılır dostlarımızın desteği var da, onların hatırına nefes alabiliyoruz da yoksa her yerde olduğu gibi bizi burada da duman ederler, dağıtırlar.
Derdimizi anlatamadan av ve avcılığı anlatamadan murdar gideceğiz de ona yanarım.
Sonra, Türkiye avcıları üzerine uygulanan politikaları nasıl göremiyorsunuz ki sanki kurbağa hikayesini andırıyor.
Bilirsin belki, kurbağayı kaynar kazana atarsın zıplar çıkar da, soğuk suya koyarsın yavaş yavaş ısıtırsın haşlanır ya işte öyle haşlıyorlar biz avcıları, nasıl göremezsiniz?
Son yıllarda, Doğaseverlerin, çevrecilerin ve yeşillerin desteklediği politikalarla, av alanları, yaban alanlarına dönüştürülmektedir ve bu felsefeye MAK* yöneticileri de katılmaktadır.
Sadece bu ve buna benzer sebeblerden dolayı, bürokratlardan oluşan MAK' ın kararlarına, azınlıkta kalan iki avcı temsilcisi her yıl protesto edip toplantıları terk etmektedir.
Av ve avcılığı bilmeyen 8 kişilik bürokrat MAK da her yıl avcılar aleyhine kararlar alınıyor ve yürürlüğe giriyor.
MAK' ın medya ayağını oluşturan çevreci sn. Bekir Çoşkun ve yine medya çalışanı tam bir çevreci ve hayvansever biyolog kızımızdan korkan MAK, avcılar lehine tek bir karar alamamaktadır.
Av alanlarını, yaban alanlarına çevirmekteki amaç, dar bir alanda pahalı avcılık yaptırmaktır. Tıpkı fi tarihinde üyesi olacağımız avrupa ülkeleri avcıları gibi.
Birde özgünlü değerleri öne sürerek, doğası gereği avcı olan insanı, doğa sevgisi adına köreltilmek istenmektedir.
Artık avlanma yerine, av hayvanlarını seyreden, fotoğraflarını çeken ehlileşmiş birer avcı yapacaklardır ki bizi bunları makro politikalar izleyen ve uygulayan CİTES* kararlarında açıkca görürsünüz.
Bak artık safariye gidenler bile artık av hayvanların fotoğraflarını çekiyor ve böylece bir tür av turizmi sektörü geliştiliyor.
Zira hayvan politikaları o kadar egemen oluyor ki, av köpeği ile av yapamayacak duruma geleceğiz.
Ayrıca yaban hayatı içinde yer alan bazı tür ya da türleri biz avcılar sahip çıkmazsak, üreyip çoğalmalarına üstlenmez ve katılmazsak , bu alanlarda yaşayan tür ve türler bahane edilerek, Yaban Hayatı Koruma alanları adına avlanmak tamamen yasaklanacaktır.
Bunu MAK ın her avlanmak isteyen avcıya gönderdiği yasaklı bölgeler haritasında görürsün ki avlanma alanları her yıl hızla daralmaktadır.
Ayrıca eskiden her gün serbest olan av günleri neden üç güne düşürüldü?
Av limitleri neden komik rakamlara düşürüldü sanıyor sunuz?
Yani buradan Trakya' ya ava gideceksin 10 adet üveyik vuracaksın ama yanındaki komşun Bulgaristan, Yunanistan limitsiz avlanacak.
4915 sayılı Kara avcılığı kanununa göre işlenen av kabahatlerine uygulanan idari cezalar neden rekor cezalara çıkarıldı.?
Artık avcılık zenginlerin özel avlaklarda avlandığı bir uğraş olacaktır ve bu sahnede bizler olmayacağız.
Devletin, kuşların göç alanları üzerindeki sulak alanları tarıma açarak nasıl kuruttuğunun, uçakla havadan zehirli tarım ilaçlarıyla keklik, tavşan popülasyonlarının kökünü nasıl kazıdığının hesabını soramadan tarihin çöplüğüne gideceğiz de ona yanarım.
Neden yazdım;
Artık nasıl ki doğada bir tek ağaç bile bizim için ne kadar önemli ise, bir tek avcı olmayan ama yanımızda olan bir dostumuz o kadar önemlidir.
Biz avcılar neden bir araya gelemeyiz de, neden tabela dernekciliğin ötesine geçemeyiz bir ona yanarım.
Sevgiler, saygılar, hoşgörüler.
MAK= Merkez Av Komüsyonu
CITES= Nesli Tehlike Altında olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararsı Ticarettine İlişkin Sözleşme