View Single Post
Eski 11-09-2009, 10:00   #149
pozitifköpek
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 01-09-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 27
Gerçekden dediğiniz gibi bu tartışma karışmaya başladı. Benim anlatmak istediğim
Gerçekleri görmezden gelip silasızlanalım demekle herşey güllük gülistanlık olmuyor.
İster kitlesel, ister bireysel silahsızlanma olsun bunun önüne geçmek olanaksızdır. Bunu önlemek için insanın fıtratının değişmesi gerekir. Bu da olanaksız olduğuna göre bu iş insanlık var olduğu sürece böyle devam edecekdir. Bireysel silahsızlanma denilince akla gelen tabanca ve tüfek, kitlesel silahsızlanma denilince bunların çok büyük boyutları gelmekde. Silah sağlıksız beyinlerin elinde öldürücü olmakda fakat sağlıksız beyin bu silahları bulamasa dahi karşı taraf için tehdit unsuru olmakdadır. Örneğin ABD’de hasta biri binanın su deposuna zehir atarak çok sayıda kişiyi zehirlemişdi.

Silah bulundurma ve onu abuk subuk şekillerde kullanma toplumların eğitim seviyeleri ve ülkenin kanunlarının ne kadar çalışıp çalışmadığı ile de alakalıdır. Siz sanıyormusnuz ki Avrupa ülkelerideki insanların hepsi silahsız. Orada da silahlı insanlar çok var. Öncelikle sadece bir tek silaha sahip avcı çok az sayıda bulunur. Hepsinin mali güçlerine göre çeşitli kalibre ve çaplarda silahları vardır. Örneğin Almanya’da hemen hemen her domuz avcısının belinde tabancası olur. Fakat kimse maçlarda, düğünlerde sokaklara çıkıp silah atmaz. Bu iş bizim ülkemizde ve doğu ülkelerinde var. Ülkemizde taşıma ruhsatlı silahı olan avcı dahil herkes beş senede bir gidip psikolojik muayeneninde dahil olduğu sağlık raporunu almak zorundadır. Ama ne yazık ki bu muayeneler hep göstermelik yapılır, onun makbuzu, bunun makbuzu diyerek toplanan paralarla bu da bir gelir kaynağına dönmüş durumdadır. Silahın istenmeyen yan etkilerinin yok edilmesi veya en aza indirilmesi için toplumun eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve kanunların sonuna kadar çalıştırılması gerekir.

Avcı olmayanların avcılığı anlaması oldukca zordur. Hele silahlara karşıysanız zaten avcılığı anlamak için boşuna çaba sarfetmeyin. Avcılar genelde sonradan avcı olmazlar bu doğuşdan veya kişiliğin şekillendiği çocukluk dönemlerinde başlar. Çocukluk dönemlerinde çocukların bu işe yönlendirilmeleriyle de çocuk avcılığa başlar. İçinde varsa devam eder yoksa zaten bırakır. Avcılık yapabilmek için bazı meziyetler gerekir. Örneğin doğa ve hayvan sevgisi, mücadeleci olmak, sabırlı olmak, bedensel ve ruhsal sağlık gibi. Avcılık mutlaka eğitim ve görgü ve gelenek ile desteklenmelidir aksi takdirde yapılan avcılık olmaz. Gerekli eğitimi almamış, yanlış yerde yanlış kişiler yanında avcılık görgüsü almış, hayvan sevgisi ve merhameti olmayan kişilerin avcılığa başlayıp devam etmeleri sakıncalıdır ve bu kişilerin yaptıklarına da avcılık denmez.
Hayvan ve doğa sevgisi ile avcılık birbirlerine tamamen zıt gibi görünse de öyle değildir. Avcının hayvan öldürme zevki olsa o kadar zahmete katlanıp, doğayla mücadele edip av hayvanının peşine düşmez, elinin altında bulunan kolay ulaşabildiği kedi, köpek, martı, güvercin gibi hayvanları öldürerek bu zevkini kolaylıkla tatmin edebilir.

Hiç bir avcının yanında ava gitmemiş, sadece avcıların vurulmuş avlarıyla çekilmiş fotolarına bakarak avcılığı anlamaya çalışmak oldukca zordur. Önce bilgi sahibi sonra fikir sahibi olmak için avcılığı birebir yaşamanız bilgi sahibi olmanızı daha kolay sağlar. Örneğin ticari avlanma olan ve katliam ve sadistcesine yapılan fok avcılığını veya balina avcılığını fotolarda ve videolarda görüpde avcılık hakkında bilgi sahibi oldum derseniz yanlış fikirlerinizin olacağı aşikardır.

Kısacası avcı olmayanın avcılığı anlaması çok zordur ve her zaman anlamayanlar ve avcılık karşıtları olacakdır. Bu durum da avcıların pek umrunda olmamakdadır. Kanunların onlara verdiği hak ile avlarına devam etmekdedirler. Doğal yaşam içinden alınan av hayvanlarını nasıl avcıların avlama hakları varsa avcı olmayanların da bu hayvanların avlanmamasını isteme hakları vardır. Bu durumun çözümü diğer gelişmiş ülkelerde yaban hayatı idaresi ile bulunmuştur. Yaban hayatı idaresi av limitlerini ayarlar ve doğanın ve yaban hayvanlarının korunması için gerekli düzenlemeyi yapar, avcılara limit koyar. Yaban hayatı idaresinin olduğu, avcılığın denetlendiği ve kurallarına göre yapıldığı hiç bir ülkede hiç bir av hayvanın nesli tehlikede değildir. Aksine güvence altındadır.

pozitifköpek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön