Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi M.Sema
Tüm mutfak maceralarının sonu komik bitmeyebiliyor, hatta bir kısmı oldukça acı olabiliyor. "....." sandalyeye çıkıp en üst raftan iki büyük tencereyi alıp tam inerken "...." Büyük bir gürültü ile yere düştüm. "...."
Hemen hastaneye acile gittik, film çekildi ve ne yazık ki ayağımda küçük parmağın altında ki tarak kemiğinin biri kırılmış hemen alçıya alındı ve şu anda 3 hafta alçıyla birlikte yaşamak zorundayım.
"...."
Hep derler (biz de pek dinlemeyiz) ama sizlere aman mutfakta çok dikkatli olun diyorum.
|
Sevgili
M.Sema önce geçmiş olsun. Bana sorarsanız ucuz atlatmışsınız.
Üç hafta bakalım nasıl geçecek? Bu arada tartılsaydınız, bakalım kaç kilo daha alacaksınız
Efendim,
kaza TDK sözlüğünde,
"Can veya mal kaybına, zararına neden olan kötü olay" diye tanınlanmış.
Dünya Sağlık Örgütü, “önceden planlanmamış ve beklenmeyen ancak yaralanmayla sonuçlanmasına kaza denir” demiş...
Kaza denince ilkin aklımıza trafik kazaları ve iş kazaları gelir. Çünkü OECD ülkeleri arasında her iki kaza konusunda en üst sıralarda yar alıyoruz. Hem trafik hem de iş kazaları konusunda açılmadık kampanya, yapılmadık eğitim kalmadı; ama, gene de en üst sıralarda yer almakta devam ediyoruz.
Ev kazaları konusunda da bu ülkeler arasında en üst sıraları kimselere kaptırmadığımız tahmin etmemek güç değil.
Çünkü, ülkemizdeki kaza oranlarına bakıldığında kazaların %40’ ı trafik kazaları, %20’ si iş kazaları,
%20’ si ev kazaları ve %5’ i ise ateşli silah yaralanmaları olduğu görülür.
Bakın iş kazalarıyla ev kazalarının oranı aynı. Ama hep iş kazaları konuşuluyor nedense. Ev kazalarının gündeme geldiği pek yok.
Ev kazalarında erkeklerin oranı ne kadar diye sormak bile abes...
Çünkü neredeyse tamamı kadınlardır dersek abartmamış oluruz. Bakın şöyle bir kaba hesap yaparsak aktif iş hayatında rol alan kadınların oranı erkeklere göre düşük, kadın sürücülerin sayısı ise az olmasına rağmen kazaya uğrayanların yarısından fazlasının kadınlar olduğu ortaya çıkar ki bu kadınlarımızı yok yere nasıl telef ettiğimizin resmidir...
Ev içi kadınlarımız için tehlikelerle doludur. Ev kazaları en çok yanık,zehirlenme,kesici ve delici alet yaralanmaları, bir eşyanın kayması-düşmesi, M.Sema'nın da başına gelen yüksek bir yerden düşme gibi kaza çeşitleri meydana gelmekte.
Bakın, trafik kazalarına, iş kazalarına karşı eğitimler yapılır, konu üzerinde tartışmalar açılır. Ateşli silahların edinilmesi ve kullanulmasıyla ilgili kampanyalar yürütülür ama evlerde kadınların uğradıkları kazalar ve yaşadıkları sorunlarla ilgili ne bir eğitim çalışması yapılır, ne de bir kampanya başlatılır...
Ev kadınlığının mektebi de yoktur...
Hadi eskiden anneler daha acımasızdı (!) kızlarını ev içinde işe koşarlardı. Yemekti, bulaşıktı, temizlikti işin bir ucundan tutmasını isterlerdi. İş apmamakta direnen kızlarına hiç acımazlar basarlardı fırçayı...
Şimdi orta sınıfın anneleri çocuklarına kıyamıyor. Ekmek bile kesmesini bilmeden büyüyor çocuklar... Çamaşır, bulaşık makinası dahil hiç bir elektrikli ev aletini çalıştırmasını bilmiyor... Süpürge yapmamış, toz almamış, cam silmemiş, soğan doğramamış, tavada yağ kızdırmamış çocuklar bunlar...
Kızdırılmış yağa su sıçradığında neler olacağını bilmiyorlar. Aşırı kızan yağın parlayıp alev topuna dönüşebileceğinden haberleri yok, hele tutuşan yağın üzerine su dökülmeyeceğini falan da bilmiyorlar...
Sonra hiçbir şey öğrenmeden evleniyorlar... Kimlerle?... Kimlerle olacak, kendileri gibi ev işinden anlamayan sıpalarla.. "Hiç bir şey öğrenmeden nasıl evleneceksiniz?" diye eleştirdiğinizde omuzlarını silkip, "Biz de kadın tutarız!.. Lokantalar ne güne duruyor diyorlar" iyi mi?
Ama öğrenecekler.
Hayat bu, kimleri eğitmedi ki?
Evet, şimdi aklıma gelen, araştırıp bulabildiğim ev kazalarına karşı alınması gereken önlemleri kısaca sıralıyorum:
Bir kere ev kazalarında ilk yardım konusunda bir fikir sahibi olmak gerekir. Suni solunum, kalp masajı, kanama kontrolu, şoka karşı önlem alma, kazaya uğrayan kişiye psikolojik destek verme vs konularında aile bireylerinin az çok kendilerini eğitmeleri gerekir.
Bir kere her evin mutfağında mutlaka bir yangın söndürme aleti ve kuralına uygun ilk yardım çantası bulunmalı...
Hemen görülebilecek bir yere ilk yardım ve acil durumlarda başvurlacak yer ve kişilerin telefonlarının bulunduğu bir listenin kolay görülür bir yere -mesela buzdolabı kapağına- yapıştırılmış olmalı...
Bebeklerin ve yürüme çağındaki çocukların kesinlikle mutfak ortamından uzak tutulması gerekir. Bir evde çocuklar için en tehlikeli yer mutfaktır. Bazı anneler kucaklarında bebekleri olduğu halde ocakta yemek karıştırır. Neymiş, bebek ağlıyormuş... Bırak ağlasın yahu... Daha sonra pişmanlık içinde sen ağlayacağına bırak çocuğun beş dakika ağlayıyıversin... Bir de yemek sırasında bazı sıcak yemek ve içecekleri çocukların başlarının üzerinden birbirlerine iletmeye kalkışan düşüncesizler vardır. Ters bir harekette çocuk haşlandı gitti işte...
Yaşlılar ihmal edilmemeli. Ellerine kollarına hakim değiller. Kapı eşikleri, merdiven basamakları, lambaların düğmeleri hep onlara göre düşünülmeli... Herkesden erken kalktıkları için kendilerine çay, kahve tapmak isteyeceklerdir. Mutfağı onların hareketlerine engel olacak şekilde dağınık bırakmamalıdır.
Hamileler yüksek yerlere kesinlikle uzanmamalı, sandalye, tabure tepelerine çıkmamalı, kaymalarına neden olacak eşyaları ve yağ sıçramalarına dikkat edilmeli...
Evde hiç bir yerde kesici, delici alet adavat ortada bırakılmamalıdır. Oturdukları iş yapan kadınlar, makası hemen oturduğu yerin yanı başına koyar. Bir iş için kalkar. Makası unutur orada... Bırakın başkasını gelir makasın üzerine önce kendisi oturur. Dikiş iğnelerini oraya buraya sokuverenleri bile bilirim.
Ocak üzerinde tavaların sapları çarpılacak şekilde dışarda olmamalıdır. Tencere, tava, çaydanlık saplarının vidalarının sık sık kontrol edilmeli. Gevşemiş olanlar sıkılaştırılmalıdır...
Elektrik prizleri herhangi bir şeyle kurcalanamayacak şekilde kapatılmalıdır. Şase yapıp, yanmış olan prizler yenisiyle değiştirlmeli... Bunu anlamak için elektrikli ev aleti çalıştırıldıktan sonra prizinin ısınıp ısınmadığına bakmak gerekir... Gerekirse bir elektrikçi çağırıp bunun nedenini öğrenerek tekrarı önlenmelidir.
Mutfakta tarım ilaçları, böcek öldürücü ilaçları, tehlikeli temizleyici kimyasallar (tuz ruhu gibi) kesinlikle bulundurulmamalıdır. Deterjanlar ve sabunlar yiyeceklerle ilintili olmayan özel kapalı yerlere konmalı. Bir çok evde sıvı yağlar bulaşık deterjanları ve tuzlarıyla birlikte yanyana bulunduruluyor.
Kimyasal ve petrol türevi kap kacaklar ne kadar yıkanmış olrsa olsun mutfağa sokulmamalı, içine yiyecek içecek konmamalı...
Belki sizin de ekleyeceğiniz uyarılar olabilir
Bu konu belki ayrı bir başlık konusu olmalıydı. Ama sevgili M.Sema'nın başına gelenleri okuyunca buraya yazmadan edemedim...