Bodrum Torba'da Hakkarisever yüzer/yazar'ın zırvaları bana cevap oldu mu olmadı mı?
Benim yazımı dikkatli okursanız kara oğlan karaca oğlanı 3. kö
prünün tek sorumlusu değil baş sorumlusu ilan ettim. Yazımdaki ana tema; iş bilmez ve beceriksiz solcuların, üç kağıtçı rantiyeci sağcılardan daha çok sorumlu olduğu yönündedir. Solcular sürekli sorun çıkarırlar çözüm sunmazlar, eleştirirler sadece laf üretirler. Sağcılar da sürekli yalan yanlış da olsa çözüm üretirler ve ceplerini doldururlar. İşin özeti budur.
Ben şahsen Zap suyuna kö
prü yapılmasına, İstanbul'a kö
prü yerine Hakkari'ye okul yapılmasına karşıyım. [Ben Akseki'liyim benim memleketimdeki okulların çoğu iş bilmez ve beceriksiz solcular tarafından kapatıldı; benim memleketime de devlet hiç bir yatırım yapmadı; yol bile yapmadı (Özal* ve MHP istisna).] Güneydoğu köyleri neyse, Orta Anadolu köyleri de odur. Bazı bebeler sürekli ağlıyor diye tüm memelerin onlara ait olduğu propagandası da doğru değildir. [Solculardan en iyi reklamcı olur derler; boş laf da değildir; yani solculardan en iyi kapitalizmin sözcüsü olur. Zaten bunu görenler de keskin dönüşlerle küplerini doldurdular (zaten özleri ile iş bilmez ve beceriksiz solculuk çatışıyor olmalıydı).]
Yatırım stratejik bir karardır; yapılan fizibilite çalışmasıyla geri dönüşümü ve kazancı hesap edilir. İş bilmez ve beceriksiz bir solcu, İstanbul'a yeni bir kö
prü veya tüp geçit istemez. İş bilmez ve beceriksiz bir solcu bunun yerine Hakkari'ye okul ister veya geri dönüşü olmayan kö
prü ister (PKK patlatsın veya kullansın diye herhalde). İş bilmez ve beceriksiz bir solcu; kö
prüyü ve camiyi okulun alternatifi görür; kışlayı ve meyhaneyi alternatifi görmez. İş bilmez ve beceriksiz solcu; doğruları çarpıtmada çok iş bilir ve becerikli hale gelir. İş bilmez ama Bodrum'da yüzmesini çok iyi bilir
İstanbul'da trafikte kaybedilen zaman ve petrol düşünüldüğü zaman; bırakın 3.sünü; 4.sünü ve 5.sini yapmak şarttır. Boğaza kö
prü geri dönüşümü en yüksek yatırımlardan bir tanesidir (Aynı komik metrobüs çözümü gibi). Çünkü en kötü çözüm bile çözümsüzlükten iyidir.
Kadıköy'de Şükrü Saracoğlu stadı tribün tribün inşa edilirken; Galatasaraylılar tarafından gecekondu olarak nitelendiriliyordu. Tribünleri teker teker inşa etmek kötü bir çözümdü, şampiyonlar liginde 0 puan alınmasına sebep olmuş, uzunca bir süre gelir kaybına sebep olmuş bir yatırımdı. Ancak bu yatırım geri dönüşü hızlı bir çözümdü: gecekondu denilen yerde UEFA finali yapıldı; ve rakibinin en büyük hedefi Fenerbahçe'ye yenilmeyeceği (çünkü Fenerbahçe ile oynamayacağı) bu Kadıköy UEFA finali maçını oynamak oldu. Çünkü iş bilmez ve beceriksiz yöneticileri sadece laf üretiyordu: Devlet 3.kö
prü yapacağına bize stat yapsın diye Bodrum'da yüzerken; devlet hala bu onurlu görevi (!) yerine getirememişti.