View Single Post
Eski 03-11-2006, 16:55   #31
Mine Pakkaner
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Tohumculuk kanunu 31 Ekim 2006 akşamı yasalaştı.

Sayın Prof. Dr.Tayfun Özkaya' dan ZMO İzmir Grubuna gelen mesaj.

“Merhaba
Tohumculuk kanunu dün (31 Ekim 2006 akşam) yasalaştı. Yazının altında tutanaklardan bir özet göreceksiniz.
Yasalaşma sırasında küçük bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre:
kayıtlı çeşidi bulunmayan bitki türleri ile kayıtlı çeşidi bulunmakla beraber bakanlığın gerekli göreceği tohumluk çeşitleri hakkında bu kanunun yürülüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süre ile uygulanmaz" denmektedir. (cümle düşüklükleri tutanaklardan)

Tarım Bakanı gerekçe olarak aşağıdakileri okumuştur:

"Gerekçe: Ülkemizde yeter sayıda kayıtlı çeşidi bulunmayan bitki türlerinde halen devam eden çeşit geliştirme ve çoğaltım faaliyetlerinin sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, kayıtlı çeşit olsa bile bazı özellikleri ile ülke ekonomisi bakımından önem taşıyan bitki türlerinde yeni çeşitlerin ülke tarımına kazandırılması için öngörülen süreden daha uzun bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, geçiş dönemi beş yıl olarak düzenlenmiştir."

Şimdi bu ifadeden de anlaşılmaktadır ki aslında yasa Türkiye biyolojik çeşitliliğine ve genetik zenginliğimize büyük bir darbe indirmeye hazır bir silahtır. Yapılan bunun işlemesini kısa bir süre yavaşlatmış görünmektir.

Muhtemelen firmaların şimdilik ilgi göstermeyecekleri türler bu istisna içine alınacaktır. "Çeşit olsa bile yeni çeşitlerin kazandırılması için süreye ihtiyaç duyulduğu" ne anlama gelmektedir. Bunun anlamı açıktır: Ulusaşırı tohum devleri iki üç çeşitle diğerlerini silip süpürecektir. Onların tohumları ise bol bol kimyasal gübre ve ilaç olmadan yetiştirilemeyecek. Ancak endüstriyel tarımla rekabet eder görüneceklerdir.
Bedel doğanın katledilmesi olacaktır.
Aslında çeşit olsa bile çeşit haline gelmeyen populasyonlar çok değerlidir. Organik tarımla ilgili dernekler neden susuyor? Biyoçeşitllik konusundaki uzmanlar neden susuyor?

Saygılarımla.
Tayfun ÖZkaya”

Ek:
TBMM Tutanakları 31 Ekim 2006 (Tohumculuk kanunu hakkında) bazı kısımları alınmıştır. Tümü değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısı'nın geçici 1'inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Mehdi Eker
Tarım ve Köyişleri Bakanı
"5'inci maddenin birinci fıkrası hükmü ile 7'nci maddenin birinci fıkrası hükmü, kayıtlı çeşidi bulunmayan bitki türleri ile kayıtlı çeşidi bulunmakla beraber Bakanlığın gerekli göreceği tohumluk çeşitleri hakkında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süre ile uygulanmaz."

BAŞKAN - Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ
(Adana) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükûmet?..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Ülkemizde yeter sayıda kayıtlı çeşidi bulunmayan bitki türlerinde halen devam eden çeşit geliştirme ve çoğaltım faaliyetlerinin sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, kayıtlı çeşit olsa bile bazı özellikleri ile ülke ekonomisi bakımından önem taşıyan bitki türlerinde yeni çeşitlerin ülke tarımına kazandırılması için öngörülen süreden daha uzun bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, geçiş dönemi beş yıl olarak düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici madde 1 kabul edilmiştir.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, benim yöremde patates ekimi yapılır, üstelik, Avrupa ölçeğinde üretim yapılır. Patates tohumu da, ne yazıktır ve ne üzücüdür ki, dışarıdan ithal edilir. 1970'li yıllarda ithal edilen tohumlarla benim bölgeme patates böceği denilen bir zararlı geldi. Bu zararlı bizim habitatımızda olmayan bir zararlı, yeni dünyada olan bir zararlı; yani, Avrasya ve Afrika kıtasında, eski kıtada olmayan bir zararlı patates böceği, Kanada'dan ve Birleşik Devletlerden ithal edilen tohumlarla geldi, şimdi, benim ülkemde, benim coğrafyamda… Bu zararlıya karşı kullanılan dedetenin 1970'li yıllarda kullanımı yasaklanmasına rağmen, biz, bu böceğin gelmesi sebebiyle tonlarca dedeteyi bu zararlıyla mücadele için toprağımıza atmak zorunda kaldık, toprağımızı kirlettik, suyumuzu kirlettik, milyarlarca, milyonlarca dolar dövizimizi dışarıya akıttık. Bu, tohumculukta dışarıya bağlı olmanın bir sonucu.

Bununla bitmiyor değerli arkadaşlarım, bir örnek daha vermek istiyorum. Daha sizin döneminizde, sizin de içinde yer aldığınız Hükûmetin sizin Hükûmetiniz döneminde "syncyhtrium endoboticum" denilen bir mantar, Hollanda ve Almanya'dan ithal edilen, özel sektör aracılığıyla ithal edilen, tohumlarla getirildi. Bu patates siğili denilen ve toprakta çok uzun yıllar kalabilen, yirmi yıldan fazla kalabilen bir zararlıya, ürün kalitesini bozan bir zararlıya karşı bugün bilinen mücadele yolları etkili olamıyor. Kimi ziraat uzmanlarına göre yine 1990'lı yıllarda kullanımı yasaklanan metil bromürün kullanılması öneriliyor, kimileri buna karşı çıkıyor. Ama ortada bir şey var ki, karantina uygulaması olduğu. Bu zararlının önüne geçmek için karantina uygulaması yapıldı. Nevşehir ilinin Kaymaklı kasabasında, Derinkuyu ilçesinde, Niğde ilinin Ağcaşar köyünde bu karantina uygulamasıyla patates ekicileri tarlalarına patates ekemez oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bundan doğan kayıplar da çeşitli vaatlerle, parlak vaatlerle, çiftçiye, Hükûmetinizce giderileceği söylendiği hâlde bugüne kadar tatmin edici bir zarar giderme olmamıştır, tatmin edici bir alternatif geliştirilmemiştir, tatmin edici bir alternatif ürün konulamamıştır.
Ne acıdır ki, ürününü, tohumunu tarlaya ekemeyen… Yine devletin ihmali sonucu, devletin tohumluk konusunda çiftçiyi özel sektöre mahkûm etmesi sonucu bir kısım tarım topraklarımız, ne yazık ki, patates üretiminde kullanılamaz hale gelmiş, halkımız fakruzaruret içerisinde bırakılmıştır. Bu hususu burada dikkatinize çekiyorum ve bu Tohumculuk Yasası'nın çıkmamasını, bu Yasa'nın çiftçiyi tekellere bırakacağını bildiriyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Eraslan.
Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmemiştir.
43'üncü maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 43.-

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının tümünün oylamasından önce, İç Tüzük'ün 86'ncı maddesine göre, lehte olmak üzere, Ümmet Kandoğan.
Aleyhte, Züheyir Amber… Yok.
Buyurun Sayın Kandoğan.
Sayın Kandoğan, 5 dakika süre veriyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tohumculuk Kanunu Tasarısı üzerinde oyumun rengini belirtmek üzere söz aldım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Tohumculuk Kanunu, Türkiye'de üzerinde çok tartışılan, birçok maddesi çok ciddi manada eleştirilen bir Kanun Tasarısı. Benim de karşı olduğum, çok eleştirdiğim bir hayli maddesi var. Ama, genel olarak, tohumculuğun bir disiplin altına alınması düşüncesinden yola çıkarak böyle bir kanunun ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ancak, ne yazık ki, bu Kanun'un, yine bir temel yasa olarak getirilmesinden dolayı, maalesef, bu konuyla ilgili olarak eleştirilerini, düşüncelerini ve önerilerini iletmek isteyen milletvekillerimiz, maalesef, yeterli ölçüde söz alamadılar. Ne hikmettir ki, Adalet ve Kalkınma Partisi, getirmiş olduğu birçok kanunu temel yasa olarak getiriyor.
Bakınız, Anayasa Mahkemesi, temel yasa olarak buradan geçen bir kanunun yürütmesini durdurdu. Kamu Denetçiliği Kanunu. Biliyorsunuz, bununla ilgili olarak, biz, buradan dedik ki: Bu kanun Anayasa'ya şu, şu, şu gerekçelerle aykırıdır, Sayın Cumhurbaşkanı bunu geri gönderir. Sayın Cumhurbaşkanı Kamu Denetçiliği Kanunu'nu bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderdi. Biz tekrar bu kürsüye çıktık, dedik ki: "Aynen geçiriyorsunuz. Bu, Anayasa Mahkemesine gider. Anayasa Mahkemesinden de bu kanunla ilgili çıkacak olan karar mutlaka olumsuz olur." İtiraz ettiniz. İşte, şimdi, Anayasa Mahkemesi, kamu denetçiliğiyle ilgili çıkan kanunun yürütmesini durdurdu.
Şimdi, akşamdan beri, öğleden sonradan beri, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri ısrarla diyordu ki: "Muhalefet Meclisin çalışmasını engelliyor." Nasıl engelliyor? Meclisin denetim yapmayla ilgili hakkını kullanmak isteyen muhalefet milletvekillerine "muhalefetin çalışmasını engelliyor" diye itham edilen milletvekilleri olduk. Ama, bugün gördük ki, Sayın Cumhurbaşkanından Anayasa Mahkemesine gönderilen ve Anayasa Mahkemesince yürütmenin durdurulması kararı verilen kamu denetçiliğiyle ilgili, biz, burada, saatlerce çalıştık.
Şimdi, ben, buradan sormak istiyorum. Israrla dile getirmiş olmamıza rağmen, hangi gerekçelerle Anayasa'ya aykırı olduğunu söylememize rağmen, o kanun üzerinde ısrar edip, Meclisi saatlerce çalıştıran İktidar Partisi Grubuna ve milletvekillerine soruyorum: Bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Demek ki, Meclisi boşa çalıştıran, Meclisin kıymetli vakitlerini... Israrla, inatla bu kanunları buradan geçirerek, Meclisin çalışmasını nasıl engellediğiniz çok açık bir şekilde ortada.
Şimdi, tarımla ilgili çok şey söylendi. Tarımın son dört yıldan beri içinde bulunduğu durum yürekler acısı değerli milletvekilleri.
Bakınız, yeni basında çıkan bir haber. "Türkiye'nin çeltik üretiminin önemli bir kısmını karşılayan Çankırı'nın Kızılırmak ilçesindeki çeltik üreticileri, ürettikleri çeltiği satamamalarını protesto etmek amacıyla ilçeyi kente bağlayan yol üzerindeki köprüyü trafiğe kapatıp eylem yaptı."
İşte, çok taze bir haber. Çeltik üreticilerinin durumlarının iyi olduğunu, fiyatın iyi olduğunu… Milletvekili şu anda karşımda. Eğer o milletvekilimizin dediği doğru idiyse, Çankırı'nın Kızılırmak ilçesindeki bu vatandaşlar ana yolu, trafiği niye kapattılar? Fındık ile ilgili olarak, Karadeniz milletvekillerimiz, geldiler, söylediler. Eğer fındık fiyatları, 2,6 milyon lira -2,6 YTL fiyatı- iyi bir fiyat ise, 100 bin fındık üreticisi Karadeniz'de niye toplandı değerli milletvekilleri?
Elimde rakamlar var. Son üç yıldaki girdi fiyatlarındaki artışlar: Mazotta yüzde 62, gübrede yüzde 63, tohumluk buğdayda yüzde 49'la yüzde 98, traktörde yüzde 93, yem fiyatlarında yüzde 110.
Ben şimdi soruyorum: Hangi tarım ürününde bu girdi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, İç Tüzük'ün 86'ncı maddesi "kısa ve öz" diyor. Buna rağmen, herkese 5 dakika verdim, sadece oyunuzun rengini belirtmek üzere. Bu bakımdan, sizin sözünüzü uzatamayacağım, sadece selamlayın efendim.
Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Girdi fiyatlarının artışı bu şekildeyken ürün fiyatlarının da nerelerde olduğunu bütün çiftçilerimiz, köylülerimiz çok yakından biliyorlar.
Ben, Tohumculuk Kanunu Tasarısı'nın birçok maddesine karşı olmama rağmen, tohumculukla ilgili Türkiye'de belli bir sistemi getireceği, bunu disipline edeceği düşüncesiyle olumlu oy kullanacağımı ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Aleyhte, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan.
Sayın Eraslan, aynı ricayı size de yapıyorum, kısa ve öz.

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlarım.
Önemli bir yasayı, ne acıdır ki, temel yasa biçimine getirdiniz. Ne izleyenler ne buraya çıkıp konuşanlar meramını ifade edemedi. Beşer dakikayla, beşer dakikayla Türk çiftçisinin geleceğini, Beşer dakikayla muhalefete bu imkanı vermeden, beşer dakikayla zayi ettiniz arkadaşlar. Bu doğru değil. Bu yasanın neresi temel yasa? Bunu enine boyuna tartışarak yapmamız gerekirdi.
Bakın, anlatamadık derdimizi. Tohumculuk nedeniyle benim ilimde, bir köyümde patates ekilemez durumda. Nevşehir ilimizin bir ilçesinde ve bir kasabasında patates ekilemez durumda. Ordu ilimizin bir ilçesinde patates ekilemez durumda.
Tohum nedeniyle gelen zararlılar, nematotlar, mantarlar vesaire nedeniyle. Bunlar dışarıdan geliyor. Tohum konusunda bir milli politika oluşturmazsanız, tohum meselesini İsrail tekellerinin hatırına, İsrail'in arzu ettiği şekilde, İsrailli tohum tekellerinin arzu ettiği şekilde düzenlerseniz, çiftçiye hizmet etmezsiniz. Bu doğru olmaz.
Şunu enine boyuna tartışalım: Bakın, biz, patates üretmek zorundayız. Bizim toprağımız patatese uygun, bizim iklimimiz patatese uygun, bizim karnımız patatesten doğar. Patates; çünkü, yumurtadan sonraki en tam besindir. Biz, genç nüfusuz, bu nüfusu beslemek zorundayız. Patatesin yerine buğday ekerek besleyemeyiz. Patatesin yerine başka bir şey ikame edemeyiz. Bizim ektiğimiz patates ondört ay dayanır depoda, dikkat buyurun, bir yıl demiyorum, ondört ay dayanır. Böyle bir imkanı bizim elimizden alıyorsunuz. Yani, bunun karşılığında, bakın, çiftçilerimiz patates ekemedi, toplandı geldi köylülerimiz, Tarım Bakanına götürdüm, köyün ileri gelenleriyle birlikte, rahmetli oldu Yaşar muhtarımızla birlikte, rahmetliyle birlikte, kooperatif başkanıyla birlikte. Adamlar mağdur, soruyorlar bana "ne yapalım, kapkaç mı yapalım" diyorlar köyün gençleri, yani o zaman yaldızlı parlak vaatler söylendi, çok vaatler verildi. Size inekler vereceğiz, size hayvancılık kredisi açacağız, size bilmem şunu yapacağız, size alternatif ürün… Çok cilalı şeyler söylendi…

AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana) - Verdik, verdiğimiz yerler var.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Yok, öyle bir şey doğru değil. Bakın "verdik" diyorsanız, Yaşarlıları yığarım buraya, mahcubiyet yaşarsınız, doğru değil. Üç kuruş parayla, bunu telafi ettik,
telafi edici ödeme diyorsanız, bu, doğru değil arkadaşlar, doğru değil. Bizi dinliyor insanlar. Şimdi, mağduriyet yaşandı. İnsanlar mağdur durumda. Bu, tohumculuktan kaynaklanan bir şey; yani, üreticinin piyasada satılan, tohumcuda satılan ürünü alıp, tohumu alıp tarlaya atmaktan başka bir kusuru yok, özel bir laboratuvarı yok, onu denetleyebilme imkânı yok. Böyle bir denetimsiz ortamda tohumculuğu, bütünüyle, devletin elini çekip özel sektöre, bütünüyle ithalata veriyorsunuz. Hani, tohumculuk konusunda teknolojiniz ileri olur, gelişirsiniz, dünya çapında söz sahibi olursunuz da o zaman deriz ki, tamam, bu işi bir liberalize edelim, liberasyonda fayda var, bizim ülkemizin menfaatine, şirketlerimiz gider, Avrupa'da para kazanır, başka ülkelerde para kazanır deriz. Öyle bir şey yok. Biz, tohum alıcısı durumundayız. Üstelik de bir avuç tohuma milyonlarca lira ödeyen durumdayız. Yani, böyle bir haldeyken -nasıl olur anlayamıyorum, bunu kabul edemiyorum- yani, devletin üretme çiftliklerini, Atatürk yadigârı üretme çiftliklerini -tohum yetiştirsin diye- kapatarak, satarak, yok ederek, devleti, tümüyle fidanlık müdürlüklerini kapatarak, araştırma enstitülerini işlemez hale getirerek tümüyle kamuyu buradan çekip özel sektörün insafına çiftçiyi terk ediyorsunuz; yani, bu, doğru değil değerli arkadaşlarım. İhtimal ki, çiftçiye şunu demek istiyorsunuz, Sayın Başbakan bunu dedi: "Ananı al da git" demek istiyorsunuz. Analarını alıp gittiler, ama, babalarıyla geliyor; haberiniz olsun.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Adana) - Orhan Bey, o adam deli, deli.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Eraslan.
Sayın Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu Başkanlığımıza yazılı bir müracaatta bulunarak 69 uncu maddeye göre söz verilmesini talep etmiştir. Ancak, şu müzakere çerçevesinde 69 uncu maddeye göre sayın milletvekilimize bir söz verme imkânımız
yoktur; teşekkür ederim.
Komisyonun bir talebi var; buyurun…

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Sayın Başkan, çeltiği kim konuşacak? Ben çeltikçiyim. Geçen de söz verilmedi. Bu hususta son söz milletvekilinindir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim "Son söz milletvekilinindir." diyorsunuz, ama, burada öyle bir prosedür de, şu anda size uygun bir söz verimi imkânı yok. Sizi anlıyorum. Başka şartlarda, inşallah, düşüncenizi açıklarsınız.
Komisyon Başkanı Sayın Kirişci söz istemiştir.
Buyurun Sayın Başkan.

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Sayın Başkanım, son oylamaya geçilmeden önce bir konunun açıklığa kavuşturulması amacıyla Komisyon olarak ve İç Tüzük'ün 85'inci maddesine göre teknik bir düzeltme talebimiz vardır. Buna göre, Hükûmet tarafından verilen ve kabul edilen önergeyle 12'nci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında geçen "lira" ibareleri "yeni Türk lirası" olarak değiştirilmiştir, fakat, buralarda geçen meblağlar YTL'ye çevrilmemiştir. Bu sebeple, ikinci fıkrada geçen "on milyar lira"nın "on bin yeni Türk lirası", üçüncü fıkrada geçen "on milyar lira"nın "on bin yeni Türk lirası", dördüncü fıkrada geçen "yirmi beş milyar lira"nın ise "yirmi beş bin yeni Türk lirası", beşinci fıkrada geçen "üç milyar lira"nın "üç bin yeni Türk lirası" olarak değiştirilmesini bilgilerinize arz ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Hükûmet bu düzeltmeye katılıyor mu?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bu şekilde düzeltilen maddelerin hepsinin ayrı ayrı oylanması gerekir.

BAŞKAN - İzin verir misiniz… Başkanlık gereğini yapacak. Bu, zaten bir madde.
Şimdi, Hükûmetin de katıldığı, Komisyonun açıklamasını yaptığı maddeyi bu düzeltme çerçevesinde yeniden oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Tasarı'nın görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarı'nın tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ancak, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tohumculuk Kanunu Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 264
Kabul : 236
Ret : 27
Çekimser : 1(x)
Böylece, yasa kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; Hayırlı olsun dileğimizi ifade ediyoruz ve Sayın Bakan çok kısa bir teşekkür konuşması yapacak.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tohumculuk Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri tamamlandı ve Yüce Meclisin tasvibiyle biraz önce kanunlaştı.
Tabii, burada, ben, öncelikle, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Kim bunlar, emeği geçenler? Üniversiteler, Ziraat Mühendisleri Odası, Ziraat Odaları Birliği, diğer kamu kuruluşları ve diğer sivil toplum kuruluşları ve hatta Anamuhalefet Partisinin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundaki çok değerli temsilcilerine -çünkü, hepsi, Komisyonda görüşülürken bu Yasa'ya katkı sağladılar, olumlu destek verdiler- hepsine huzurunuzda, ben, teşekkür ediyorum.
Tabiî, bu Yasa görüşmeleri aslında, bir, neredeyse rekora da vesile oldu; çünkü, ilk defa, bu kadar uzunca süre bir kanun görüşüldü. Burada, tabii, değerli sözcüler konu dışında -çoğu olmak üzere- önergelerde de esasen hiçbir değişiklik öngörmeden, esasa ait hiçbir değişiklik yapmadan, aynı, Tasarı'daki metnin tamamını önergeye çevirip sadece bir kelime, bir virgül bazen, bir kelime değiştirmek suretiyle, bunu, burada, uzunca süre konuşma vesilesi haline getirdiler. Tabii, bu, bir muhalefet anlayışı. Biz muhalefet çalışmalarına, muhalefet partisinin çalışmalarını, tabii, saygıyla karşılıyoruz; ama, bu vesileyle, tabii, Kanun Tasarısı'nın hak etmediği bir biçimde, Türk milletine de kafa karıştıracak yanlış bilgiler burada verildi. Bunlar doğru değil. Ben daha önceki görüşmelerimde birkaç kere bunu söyledim. Bir kere daha -bugün çünkü tekrar bunlar aynı şekilde tekrarlandı- bir kere daha ifade ediyorum: Bu Kanun Türk tarım sektörüne fayda getirecek, fayda sağlayacak bir Kanun'dur. Kesinlikle, söylenilenlerin, iddia edilenlerin, doğrulukla bir alakası yoktur; çünkü, yanlıştır, yanlış şeyler söylendi. Ne Türk tarımı uluslararası firmalara peşkeş çekilmekte ne yerli çiftçiler korumasız bırakılmakta. Bunların hepsinin tedbirleri alınmıştır ve bu Kanun Türk tarım sektörüne de, Türk tohumculuk sektörüne de hizmet edecek, hayırlı hizmetlere vesile olacak önemli bir Kanun'dur. Ben teşekkür ediyorum.
Bu arada, Sayın Kamacı'yı ben burada göremiyorum, demin söyledi çıktı, ısrarla, üç-dört kere altına basa basa söyledi, dedi ki:"Bu, işte sigorta havuzunda hiç para yoktur, bir kuruş para yoktur, eğer varsa bana söylesinler." Ben de kendisine ve değerli milletvekillerimize şu bilgiyi veriyorum: 2,6 trilyon TL para vardır sigorta havuzunda birikmiş. 10.234 poliçe kesilmiş, yani bundan 10.234 çiftçimiz istifade etmiştir bu Kanun'dan ve 2,6 trilyon lira da bu havuzda para birikmiştir; onu da ben bilgilerine sunmak istiyorum.
Esasen, bütün değerli konuşmacıların burada söyledikleri hususların hepsine verilecek cevap vardır; fakat, vakit olmadığı için ben sizin daha fazla zamanınızı almak istemiyorum. Bu Kanun'un hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, çalışma saatimiz tamamlanmak üzeredir; bu nedenle, alınan karar gereğince kanun tasarısı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Kasım 2006 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar.
Kapanma Saati :21.55

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön