Her felaket sonrası gündeme gelen
'çarpık kentleşme' yeniden tartışılmaya başlandı. Çevre ve imar konusundaki uzmanlar belediyeleri suçlarken, belediye başkanları 'doğal afet' diyerek kendini savunuyor.
Onlar aralarında tartışa dursun, sanırım bize düşen şey, araştırmayı baştan yapmak.
Yaptığımız seçimlere, sonunda kendimizin katlanacağını bilmek.
Alıntı:
Diyarbakır İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Tansel Önal, Cumhuriyet Mahallesi'yle ilgili önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor: "Mahallenin yeri DSİ'de dere yatağı, belediyede imar alanı olarak görülüyor. Felakete sahne olan Çayırbaşı Deresi 1975'te İller Bankası tarafından onaylı imar paftası ile imara açılmış. Paftalarda dere yok. Hatta dere yatağı yol olarak gösterilmiş."
En fazla can kaybının yaşandığı ilçelerden Bismil ise Dicle Nehri'ne sıfır noktasında bulunuyor. Bismil Belediye Başkanı Şükran Aydın, geçmiş yönetimleri suçlarken, "Bırakın nehir kenarını, adam su kanalının içine kolon inşa etmiş ve kolonların üstüne evi yapmış. Tapusuna bakıyoruz, gerçekten belediye ruhsat vermiş. Belediye araziyi satarsa vatandaş da bilinçsizce alır." diyor.
|
Alıntı:
Geçen yıl Rize ve Trabzon'da yaşanan sel felaketinin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, benzer acıların yaşanmaması için bir genelge yayımladı. Genelgeye göre, il, ilçe ve her türlü yerleşim birimlerine ait imar planlarının düzenlenmesinde DSİ tedbir alacak. Derelerin üzeri, zaruri hallere münhasır olmak üzere DSİ Genel Müdürlüğü'nün izniyle gerçekleştirilerek işlemler hariç, kesinlikle kapatılmayacak
|
Haber Kaynak