Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Prof.Dr.Oktay Yeğen 'in bir dergide yayınlanan yazısı.
ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARI KULLANIMI VE ALTERNATİFLERİ
Prof.Dr.Oktay YEĞEN
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ
BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ
BİTKİ KORUMA ÖNLEMLERİ VE ZİRAİ MÜCADELE İLACI NEDİR ?
Birleşmiş Milletler FAO Teşkilatının tahminlerine göre su anda yaklaşık 6 milyar olan dünya nüfusu, 2010 yılinda 7 milyara ulaşacaktır.
Bilindiği gibi gelişmiş olan ülkelerde herhangi bir nüfus artışı görülmezken, gelişmekte olan ülkelerde oldukça yüksek oranda nüfus artışları ortaya çıkmaktadır.
Dünya üzerinde artacak olan bu nüfusun beslenmesi gerektiği ve bunun da ancak tarımsal üretimin arttırılması ile mümkün olacağı açıktır.
FAO nun tahminlerine göre, artacak olan nüfusun beslenmesi; % 26 oranında tarıma açılmamış olan yeni arazilerin tarıma açılmasından, % 14 oranında bazı tarımsal işletmelerin intensif tarım yapar hale getirilmesinden ve % 60 oranında da birim alandan daha fazla ürün alacak şekilde tarımsal önlemlere dikkat etmekle mümkün olacağı belirtilmektedir.
Birim alandan daha fazla ürün alınmasını sağlayan tarımsal önlemlerin başında da hiç süphesiz Bitki Koruma Önlemleri gelmektedir.
Bitkisel üretimi arttırmak ve kalitesini yükseltmek için uygulanmakta olan tarımsal yöntemlerin içerisinde Bitki Koruma Önlemleri önemli bir yer tutmaktadır.
Kültür bitkilerini hastalık ve zararlılardan korumak veya bunlardan dolayı meydana gelebilecek zararları en düşük düzeyde tutabilmek için, ekonomik ve bilimsel görüşlerin ışığı altında alınan tüm tedbirlere Bitki Koruma Önlemleri ismi verilmektedir.
Yapılmış olan araştırmalar, tüm dünyada yetiştirilen tarımsal ürünlerin yaklaşık % 35' inin zararlılar, hastalık etmenleri ve yabancıotlar tarafindan kayba uğratıldığını göstermiştir.
Bu oran içerisinde fitopatolojik etmenler tarafindan meydana getirilen toplam kayıp oranı (%21), zararlılardan dolayı meydana gelen kayıplardan (% 14) daha yüksek olmaktadır
Bu değerler paraya çevrilerek incelendiğinde, ortaya çıkan kayıpların hiçte küçümsenemeyecek boyutlarda olduğu görülecektir.
Bugün için ülkemizde bitkisel üretimden elde edilen gelirin yaklağık 30 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Bu bitkisel üretimde bitki koruma önlemleri alınmayacak olursa ortalama % 35 kayıp olacağı varsayılırsa yılda yaklaşık 10 milyar dolarlık bir kaybın olacağı söylenebilir. Bu bakimdan bitki koruma önlemlerini hassasiyetle uygulamak, bireysel çiftçi sorunu olmaktan da öte, bir memleket ve hatta bir dünya sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sera ve bahçe bitkileri yetiştiriciliği veya ıslahı ile uğraşanların da bu uğraşları sırasında karşılaştıkları problemlerin başında hiç şüphesiz bitki hastalıkları ile ilgili problemlerin geldiği bilinmektedir.
Yetiştirilmekte olan kültür bitkisi çesitlerinin her geçen gün sayıca artmakta olmasi ve bu çesitlerden bazılarının kendi doğal yetişme ortamlarının dışında yetiştirilmeğe zorlanmasi, bitki hastalıkları ile ilgili problemleri daha da arttırmaktadır.
Bugün ülkemizde birçok kişi, tarımla uğraşsın veya uğraşmasın, Türkiye'de tarım ilacı kullanımının gelişmiş ülkelere göre daha yoğun bir şekilde kullanıldığını, gelişmiş ülkelerde tarım ilacı kullanımının kısıtlanmasına karşılık ülkemizde herhangi bir kısıtlamaya gidilmediğini iddia etmekte ve gittikçe artmakta olan çevre kirlenmesinin tüm sorumluluğunu ziraatçılara yükleme eğilimi içerisinde olduğu görülmektedir.
Bu iddianın, bilimsel veriler ışığı altında doğru olduğu söylenemez. Yapılmış olan inceleme sonuçlarına göre, tarım yapılan alanlarda birim alan başna düşen ilaç etkili maddesi itibarı ile Türkiye'ye kıyasla, Hollanda'da 35, Belçika'da 21, Yunanistan'da 12, Almanya'da 9 kat daha fazla ilaç kullanıldığını ortaya koymuştur .
Dünyada yetiştirilen tarımsal ürünlere göre, zirai mücadele ilacınin en çok kullanıldığı ürün olarak meyve ve sebze grubu, %25 ile en başta gelmekte, ikinci sırayı % 15 ile hububat almaktadır.
Türkiyede kullanılan toplam zirai mücadele ilacının ise % 40'ı meyve ve sebze tarımında, % 29'u pamuk tarımında kullanılmaktadır.
Türkiye'de kullanılan tarım ilaçları içerisinde % 47 ile insektisitler ilk sırayı almakta, herbisidler % 24 ile ikinci, fungisidler ise % 16 ile üçüncü sırayı almaktadır. Ülkemizde tüketilen zirai mücadele ilaçlarının toplam değeri yaklaşık 250 milyon doları bulmaktadır.
Bugün tüm dünyada ortaya çikan birçok yan etkilere rağmen bitki hastalık ve zararlıları ile mücadelede kimyasal mücadele ilk sırayı almaktadır. Genel olarak, tüm zirai mücadele ilaçlarında aşağıda belirtilen özelliklerin bulunmasi istenir:
- İlacın etmene karşı biyolojik etkisi yüksek olmalıdır,
- İlaç kültür bitkilerine karşı toksik etki göstermemelidir,
- İlaç sıcak kanlılara toksik etki göstermemelidir,
- İlaçlar biyolojik dengeyi bozmamalıdır,
- İlaçlar ucuz ve uygulamaları basit olmalıdır.
Dünyada bu konuda uzman kuruluşlarca sürdürülen çalışmalarda, zirai mücadele ilacı olabileceği tahmin edilerek denenen yaklaşık 10 bin maddeden yalnız bir adedinin ruhsat alarak zirai mücadele ilacı olarak piyasaya çıktığı görülmektedir.
Bu çalışmaların yaklaşık 6-8 yıl sürdüğü ve bu çalışmalar için, daha açık bir değimle bir adet zirai mücadele ilacı etkili maddesi ruhsat alıncaya kadar yaklaşık 50-70 milyon Dolar harcama yapıldiği belirtilmektedir.
Yukarıda ana başlıklar halinde belirtilen, bir zirai mücadele ilacında bulunmasi gerekli özelliklerden en önemlisi ve titizlikle üzerinde uzun zaman verilerek durulan ve önemli miktarda harcama yapılarak araştırılması gereken husus, zirai mücadele ilacı olacak etkili maddenin çevreye ve özellikle sıcak kanlılara kesinlikle negatif etki gösterip göstermediğidir.
Zirai mücadele ilacı olabilecek kimyasal etkili maddelerin sıcak kanlılara gösterdikleri etkiler, toksikolojik araştırmalar konusunda uzmanlaşmış kurumlarda özenle sürdürülür ve bu maddenin akut ve kronik toksisitesi iki değişik deney hayvanı (örneğin; fare ve köpek) kullanılarak saptanmaktadır.
Sürdürülen akut ve kronik toksisite çalışmalarının yanında biyolojik aktivite denemeleri de yapılmakta ve tüm bu denemelerden alınan sonuçlar ziraat mühendisi, veteriner, biyolog ve doktorların görev aldığı bilimsel bir kurulda tartışılarak, etkili maddenin zirai mücadele ilacı olarak kullanılıp kullanılamayacağına karar verilmektedir.
Yukarida özetlenmeğe çalışılan hususlar göz önüne alındığında, zirai mücadele ilaçlarının da, insan ve hayvan hastalıklarında kullanılan ilaçlar kadar dikkatlice incelendikten sonra ruhsat aldığı ve daha sonra piyasada satışa sunulduğu açıktır.
Yoksa bazılarımızın düşündügü gibi zirai mücadele ilaçları fazla detaylı araştırılma yapılmadan piyasaya verilip satılan ve kullanılan maddeler değildir.
Buna rağmen bitkisel üretimde kimyasal mücadele kararı, hastalık etmenleri ve zararlıların yasayışları dikkatlice takip edilip, bunların populasyonlarının en düşük düzeyde tutulmasını sağlayacak gerekli kültürel önlemler alındıktan sonra verilmektedir.
Bugün tarımsal üretim yapılan ülkelerin tümünde, bitki hastalık etmenleri, zararlılar ve yabancıotlara karşı yoğun bir biçimde zirai mücadele ilaçları kullanılmaktadır. Tüm dünyada ortaya çıkan birçok yan etkilere rağmen bitki hastalık ve zararlıları ile mücadelede kimyasal mücadele ilk sırayı almakta ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarım alanlarındaki ve özellikle toprakta yasayan bitki hastalık etmenleri ve zararlılarına karşı, zirai mücadele ilaçlarının kullanımı ön plana çıkmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, tarım alanlarına uygulanan zirai mücadele ilaçlarına alternatif arayışları, yoğun olarak sürdürülmektedir.
ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARININ ALTERNARTİF UYGULAMALARI NELERDİR ?
Zirai mücadele ilaç alternatiflerini 6 grupta toplamak mümkündür :
1) Toprağa sıcaklık uygulaması
2) Doğal dengeyi bozmayan, insan ve çevre sağlığına en az etkili ilaç uygulanması
3) Biyolojik preparat uygulamaları
4) Topraksiz Kültür Uygulamaları
5) Entegre Mücadele Uygulamaları (IPM)
6) Doğal Maddeler Uygulamak
1. Toprağa sıcaklık uygulaması :
Hastalık etmenleri, zararlılar ve yabancıotların yok edilmesi veya etkilerinin en aza indirilebilmesi için toprağa sıcaklık uygulaması için; Toprak Solarizasyonu ve toprağa sıcak su veya buhar uygulanması olmak üzere iki değişik yöntem vardir.
1.1. Toprak Solarizasyonu :
Toprak Solarizasyonu, tarım alanı yüzeyinin şeffaf polyetilen örtü ile belirli bir süre kapatılarak, güneş ışınları yardımı ile toprağın bitkisel üretim için gerekli derinliğindeki sıcaklığın yükseltilmesi esasına dayanmaktadır.
Bu yöntemin başarı ile uygulanabilmesi için; toprak sıcaklığının 25 cm derinlikte 6 hafta süre ile yaklaşık minumum 40o C'de tutulması gerektiği ortaya konulmuştur.
Ülkemizde Yapılmış olan araştırmalar, yukarıda belirtilmiş olan şartların Akdeniz ve kısmen Ege Bölgesinde Haziran-Eylül ayları arasında yerine getirilebileceğini göstermiş olmakla birlikte, kesme çiçek üretimi yapılan seralarda, solarizasyon yapılabilecek zamanda yoğun üretim faaliyetinin olması nedeni ile uygulanamamaktadır.
Ayrıca yılda iki ürün alınan seralarda da solarizasyon uygulamasında zaman açısından sıkıntıya düşülmekte, solarizasyonun altı haftadan az süre uygulandığında da yeterli başarı sağlanamamaktadır.
1.2.) Toprağa sıcak su veya buhar uygulamak :
Diğer taraftan toprağa sıcak su veya buhar uygulamasında da, toprak sıcaklığının 25 cm derinlikte 80-90o C' ye çıkarılması ve 20-30 dakika süre ile bu sıcaklıkta tutulması gerektiği ortaya konulmuştur.
Böyle bir uygulamada ise, özel alet ve ekipmana ihtiyaç olmakta ve diğer yan etkilerinin yanında, enerji sağlanması da çok pahaliya malolmaktadır.
2) Doğal dengeyi bozmayan, insan ve çevre sağlığına en az etkili ilaç uygulanması:
Herhangi bir hastalık etmeni veya zararlısına karşı kimyasal mücadeye karar verildiğinde, herbir zararlı veya hastalık etmenine karşı, ruhsatlı olan ilaçların içerisinden, insan ve çevre sağlığına etkisi olmayan, o etmenin doğal düşmanlarına en az etkili olan ilaçlar seçilmelidir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün Zirai Mücadele Teknik Talimatında önerilen ilaçlar ve dozları, her hastalık etmeni ve zararlı için ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu ilaçlar içerisinden en uygun olanları da ayrıca entegre mücadele için belirtilmiştir. Liste halinde belirtilmiş olan bu ilaçlar seçilerek, bu talimatta belirtildiği şekilde kullanılmalıdır.
3) Biyolojik preparat uygulamaları :
Son yıllarda, bitki hastalık etmenlerine, zararlılarına ve yabancıotlara karşı canlı organizmalar kullanarak onları öldürmek, olağanüstü çoğalmalarını önlemek veya populasyonlarını ekonomik zarar eşiğinin altına düsürmek için "Biyolojik Mücadele" yöntemleri üzerinde çalışmalar yoğunlaşmış bulunmaktadır.
Bitki zararlıları ve hastalık etmenleri ile diğer bazı organizmalar arasında ortaya çıkan ve sonuçta zararlı ve hastalık etmenlerini negatif yönde etkileyerek onları baskı altına alan ilişkileri; Antibiyoz, Parazitzm ve Rekabet olarak isimlendirilebilen üç ana prensipte toplamak mümkündür.
Canlılar arasında özetlenmiş olan bu ilişkilerden birinden veya tümünden yararlanılarak, bitki zararlı ve hastalık etmenlerinden herbirine karşı etkili olabilecek bir organizma seçilmesi ve bu seçilen organizmanın çoğaltılarak tarım alanına uygulanması veya tarım alanında populasyonunun artması teşvik edilerek bitki zararlı veya hastalık etmeninin baskı altında tutulması amaçlanmaktadır.
Bu yöntemde göz önünde bulundurulmasi gerekli husus, bir zararlı veya hastalık etmenine etkili olan antibiyoz, parazitizm veya rekabet faktörünün tüm diğer bitki zararlı ve hastalık etmenlerine de geçerli olmayabileceğidir.
Bu durumda, tüm zararlı veya hastalık etmenine etkili ve pratik bir biyolojik mücadele yöntemi gelişitirilmesinin de çok zor ve hatta mümkün olamayacağı da açıktır.
4) Topraksız Kültür Uygulamaları :
Topraksiz kültür yönteminde, toprak yerine tüf, perlit, cam pamuğu, polyüretan veya polystyren gibi materyaller kullanıp, bitki besin maddelerinin steril olarak suda çözülmesi ve bu besin çözeltisinin açık veya kapalı bir dolaşım sistemi yardımı ile yukarıda adı geçen maddeler arasında yetiştirilen bitki köklerine steril olarak ulaştırılıp onların beslenip ürün vermesi esasına dayanmaktadır.
Bu şekilde steril bir ortamda yetiştirilen bitkiler herhangi bir hastalık etmeni ile karşılaşmadıklarından, topraktan geçen bitki hastalık etmenleri ile mücadeleye de gerek bulunmaktadır.
Topraksız kültür yöntemi uygulaması için oldukça yüksek bir yatırıma gereksinim olmasının yanında, bu yöntem uygulayıcılarının oldukça iyi yetişmiş, bilgi birikimi fazla ve deneyimli olmasi gerekmektedir.
Bu yöntem uygulayıcılarının yapacakları en küçük bir hata, telafisi güç zarara neden olabilmektedir. Tarım teknikleri gelişmiş ülkelerde bile çok ender uygulama alanları bulabilen böyle bir yöntemin, zirai mücadele ilacı uygulamalarının alternatifi olarak gösterilemeyeceği kanısındayım.
5) Entegre Mücadele Uygulamaları (IPM) :
Entegre Mücadele Yöntemi, bitki hastalık etmenleri ve zararlılarıyla mücadelede, akılcı bir yaklaşımla tabiatta var olan ve bu etmenleri sınırlayıcı etki gösteren faktörlerden faydalanmayı ön planda tutan, biyolojik ve biyoteknik esaslı zirai mücadele yöntemlerinin toplamına birden verilen isimdir.
Bu zirai mücadele yönteminde, zararlı veya hastalık etmenine karşı birden fazla biyolojik ve biyoteknik esasli yöntemlere ağırlık vererek ve onları bir eşgüdüm içerisinde planlayarak uygulamak söz konusu olmaktadır.
Bitkisel üretimde, aynı bitkiyi her yıl arka arkaya ekmeyerek uygun bir ekim nöbeti uygulamak, bitki sağlığını koruyucu önlemleri almak (Sanitasyon) ve hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşit seçip yetiştirmek ve sayılan bu hususları kombine etmek entegre mücadelenin esalarını oluşturmaktadır.
6) Doğal Maddeler Uygulamak :
Bugün zirai mücadele ilacı olarak kullanılan kimyasallar, Bitki Koruma Uzmanlarının tavsiyelerine uyularak kullanıldıklarında, sıcak kanlılara herhangi bir akut toksisite göstermemektedirler.
Bununla birlikte, kullanılan bazı ilaçların, bitkiler üzerinde kalıntı bırakabildikleri ve bu sebeple de bu bitkilerle beslenen insanlarda kronik toksisite yapabildiği bilinmektedir.
Bu husus özellikle insektisid imal ve kullanımında büyük önem kazanmakta ve pratikte, fazla kalıntı bırakmayan, çabuk parçalanan kimyasallar tercih edilmektedir.
Ayrıca zirai mücadele ilacı etkili maddelerinin tabiatta var olan maddelerden seçilmesi, daha anlaşılır bir ifade ile bu etkili maddelerin sentetik değil bitkisel veya hayvansal ürünlerden elde edilen doğal maddeler olmasi, son günlerde tartışılan en güncel konudur.
Almanya'nın Göttingen Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin müştereken yürüttükleri, Türkiye tarafı olarak proje başkanlığını üstlendiğim ve Volkswagen-Vakfı tarafından desteklenen araştırma projesinden ve Bitki Koruma Bölüm'ünde sürdürülen çalışmalardan elde edilen sonuçlar, bazı bitki hastalık etmenleri ve zararlılarına karşı kullanılan, metil bromid dahil bazı sentetik zirai mücadele ilaçlarının yerine, bazı bitkilerden elde edilen içeriklerin, belirli işlemlerden sonra kullanılabileceği gösterilmiş bulunmaktadır.
Bu yöntem, Türkiye’de özellikle Akdeniz Bölgesinde yetişen bazı bitkilerden elde edilen ve fungisid, bakterisid ve nematisid özellikler göstermesine karşın insan ve hayvanlara zehir etkisi bulunmayan bitkisel içeriklerin, bitkisel üretimde görülen bitki hastalık ve zararlılarına karşı, belirli karışımlar halinde kullanılması esasına dayanmaktadır.
Kullanılan bu bitkisel karışımdan etkilenmeyen ve hatta bu karışımdan besin olarak faydalanarak uygulandığı tarım alanında (toprakta veya yaprak yüzeyinde) artış göstererek, bitkide zarar yapan nematod dahil diğer birçok bitki fungal ve bakteriyel hastalık etmenine karşı geniş etkiye sahip bir antibiyotik salgılayan ve insan ve hayvanlara herhangi negatif etkisi bulunmayan bir bakterinin de bu bitkisel karışımla birlikte ve aynı zamanda kullanılıyor olması, bu yöntemin etkisini arttırmaktadır.
Ayrıca bu bakterinin, toprağa uygulandığında, toprakta bulunan ve fakat bitkinin ihtiyacı olduğu halde alamadığı demir gibi bazı mikroelementleri bitkinin faydalanabileceği hale getirerek bitkiyi kuvvetlendirdiği de saptanmıştır.
Tarafımdan geliştirilmiş olan ve Türkiye’de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ tarafından “Mikrobiyal Gübre” olarak BİONEM ve BİOPERL ticari adı ile, Bulgaristan’da “Fungisid” olarak AkseBio-1 ve AkseBio-2 ticari adı ile , Almanya’da “Bitki Kuvvetlendiricisi = Pflanzenstaerkungsmittel” olarak BioZell-2000B ticari adı ile ruhsatlandırılmış olan preparatlar, tamamen organik ve birbirlerine benzer ürünler olup, içerisinde insan ve sıcak kanlı hayvanlara hiçbir toksik etkisi olmayan bitkisel eterik ve bitkisel yağlar ile bitkisel içerikler bulunur.
Bu preparatların bünyesinde bulunan özellikle eterik yağın FUNGİTOKSİK ETKİ’ si ile fungal hastalık etmenlerin etkilenip, sonuçta zararlarının azalmasının yanında, bu ürünler toprağa ve bitki yüzeyine yani yapraklara püskürtüldüğünde, doğada, örneğin bitki yaprak yüzeyinde veya toprakta, zaten var olan ve yine insan ve hayvanlara hiçbir zararlı toksik etkisi olmayan TR2000 ismi verilen faydalı bir bakteri tarafından karbon kaynağı olarak kullanılarak, bu ürünün uygulandığı bitki kökleri veya yapraklarında bu bakterinin artışının sağlandığı ispatlanmıştır.
Bu preparatların uygulandığı yerlerde (Toprakta kök çevresinde veya Yaprak yüzeyinde) bu bakterinin, bu preparatlarının içeriğinde bulunan bitkisel yağ ve içerikleri karbon kaynağı olarak kullanıp parçalayarak KİTİNAZ enzimi salgıladığı, bu enzimin de vücut yapısında KİTİN bulunan canlıları etkilediği de saptanmış ve bu husus 20-23 Eylül 2004 tarihinde Almanya’nın Hamburg Şehrinde yapılan 54.Alman Bitki Koruma Kongresinde poster şeklinde açıklanarak yayınlanmıştır.
Ascomycotina ve Basidiomycotina Alt Bölümü’ne dahil birçok bitki fungal hastalık etmenlerinin hücre duvarlarının ana yapı taşı KİTİN’ dir. Bu preparatlarının uygulandığı yerlerde bu preparat bünyesinde bulunan maddelerin mikrobiyal parçalanması sonucu oluşan KİTİNAZ, hücre duvarında KİTİN bulunan fungal yapıları (Misel veya Sporları) etkileyerek öldürmekte ve sonuçta, bu preparatların uygulandığı bitkilerde fungal etmenlerden dolayı zararın azaldığı görülmektedir.
Ayrıca KİTİN, böceklerin vücutlarının ve yumurtaların da çok önemli yapı taşıdır. Özellikle böcek ve nematod yumurtalarının kitin ile kaplı olması ve bu preparatların bakteriyel parçalanması sonucu oluşan kitinaz etkisi ile bu yapının bozularak böcek ve nematod yumurtalarının açılmaması ve yeni bireylerin oluşmaması sonucu, bu preparatların uygulandığı bitkilerde böcek zararının azalması şeklinde bir etki de ortaya çıkmaktadır.
Diğer taraftan bu preparatlarının doğada mikrobiyal parçalanması ile ilgili olarak yapılmış olan bilimsel çalışmalar, bu preparat bünyesinde bulunan eterik yağ ve diğer bitkisel yağların doğada bulunan bir bakterinin (TR2000) etkisi ile parçalanması sonucu İNDOLASETİKASİT oluştuğu ve bu maddenin de bitkilerde yeni kök ve yaprak oluşumunu teşvik ettiğini göstermiştir.
Bu konuda yapılmış olan bilimsel çalışmaların sonuçları da yine ilk defa 20-23 Eylül 2004 tarihinde Almanya’nın Hamburg Şehrinde yapılan 54.Alman Bitki Koruma Kongresinde poster şeklinde açıklanarak yayınlanmıştır.
Diğer taraftan, kurutularak saklanacak bitkisel ürünlere (Kırmızı Biber gibi Baharat bitkilerine, Üzüm, İncir, Kayısı, Fındık gibi ürünlere), kurutma işleminin başında bu preparatının uygulanması ve bu preparat bünyesindeki eterik ve diğer yağların, doğada bulunan, insanlara ve sıcak kanlı hayvanlara hiçbir negatif etkisi olmayan bir bakteri (TR2000) tarafından parçalaması sonucu oluşan oldukça yüksek KİTİNAZ ENZİMİ sayesinde, kurutulmak üzere hazırlanıp serilen bitkisel materyalin, dışarıdan özellikle fungal etmenler tarafından istila edilerek kokuşması ve bu fungusların çıkardığı salgılar olan MİKOTOKTİN’lerle kirlenmesinin de önlenebildiği saptanmıştır. Hasattan hemen sonra kurutma işlemi başında AKSEBİO-2 uygulanarak kurutulan ürünlerde kesinlikle AFLATOKSİN dahil hiçbir Mikotoksin oluşmamakta ve söz konusu bakteri ve kitinaz enzimi de işlevini bitirip ortadan kaybolmaktadır.
ZİRAİ MÜCADELE İLAÇLARINA ALTERNATİF OLABİLECEK YÖNTEMLERDE HANGİ ÖZELLİKLERİN BULUNMASI İSTENİR ?
Sentetik zirai mücadele ilaçlarına alternatif olabilecek tekniklerde aşağıdaki özelliklerin bulunması istenir :
1) Alternatif teknik, sentetik zirai mücadele ilacı uygulaması kadar, bitki hastalık etmenleri ve zararlılarına etkili olmalıdır.
2) Alternatif teknik, faydalı mikroorganizmaları korumalı, sıcak kanlılara zehir etkisi yapmamalıdır.
3) Alternatif teknik, özel donanım gerektirmeden ve sentetik zirai mücadele ilacı uygulamasından daha kolay uygulanır olmalıdır.
4) Alternatif teknik, birim tarım alanı başına yapılacak uygulama maliyeti hesaplamalarında sentetik zirai mücadele ilacından daha pahalıya çıkmamalı, ekonomik olmalıdır.
5) Alternatif teknik için gerekli materyale üreticiler, kolaylıkla ve her zaman sahip olabilmelidir.
Türkiye açısından bakıldığında, yukarıda sayılmış olan bu özelliklerin yanında alternatif teknik için gerekli materyalin yurtiçinden temin edilmesi halinde, sentetik zirai mücadele ilacı ithali için yurtdışına ödenen döviz de tasarruf edilmiş olacağından ve ayrıca bu teknik için gerekli materyalin yurtiçi üretimi sırasında ek istihdam olanağı da yaratılacağından, ek bir fayda sağlanabilecektir.
SONUÇ :
Yukarıda özetlenmeğe çalışılan hususlar göz önüne alındığında, zirai mücadele ilaçları, insan ve hayvan hastalıklarında kullanılan ilaçlar kadar dikkatlice incelendikten sonra ruhsat almış olsalar da, hastalık etmenleri ve zararlıların yaşayışları dikkatlice takip edilip, bunların populasyonlarını en düşük düzeyde tutulmasını sağlayacak gerekli kültürel önlemler alındıktan sonra kimyasal mücadele kararı verilmelidir.
Bitkisel üretimi kalite ve kantite yönünden arttırmak için belirli bazı durumlarda kimyasal mücadele kaçınılmaz hale gelmektedir.
Bu durumda, bu ilaçların, insan ve hayvan hastalıklarında kulanılan ilaçlar gibi tedavi edici değil, büyük ölçüde bitkiyi hastalık ve zararlılardan koruyucu etki yaptığı göz önünde bulundurularak, en uygun etkili maddeyi içeren ilaç, en uygun zamanda, en uygun dozda ve en uygun aletle uygulanmalı ve zirai mücadele ilacı uygulanan bu ürünler belirli bir bekleme süresi sonunda tüketiciye ulaştırılmalıdır.
|