Ali Bey,
Az önce evinizin olduğu yeri sanalda olsa görmüş bulundum. Göle çok yakınmışsınız. Zaten eklediğiniz resimlerdende belliydi. Denizde pek uzak sayılmaz. Güle güle oturun tekrar. Yazdıklarınızdan merak ettim acaba su sorunumu var köyde. Sizin bulunduğunuz evde durum nedir? kuyu mu var acaba?
Ben ilk kaçışım derken biraz yanlış izah ettim sanırım. Bahsettiğim evde 7 sene geçirdim. Yani 12 km uzaktaki bir patikadaki kekiğin bile hangi ayda, ne kadar aromalı olacağını bilecek kadar uzunca bir süreydi. Şikayetçi gibi gelmeyeyim, bundan haz duydum hatta övündüm. Bir üniversiteden gelen endemik türleri araştıran akademisyenler sorduklarında, yanımda 3-4 köy gencine rağmen kaya koruğunun nereden bulacaklarını tarif edende bendim. Sonra kaya koruğunun ne olduğunu o gençlere anlatanda ben. Akdeniz fokunu sorduklarında mağarısını gösterende. Her tepesini her taşını ezberledim. Cemreleri saydım, karıncalara baktım, arılar mı onlarmı önce çıkacak piyasaya diye. Akrebine, faresine, yılanına mecbur kalmadıkça bende zarar vermedim. Ben evlerine onlardan sonra geldim. Keklik biberi nerede bulunur, nasıl kurutulur. Hangi oltaya hangi balık, hangi yemle gelir...
İnternet yoktu, Tv'de ilk zamanlar. SchaubLorenz radyomda Fm istansyonum yoktu ama kısa dalga zengindi. 11 Eylül'ü 2 gün sonra öğrendim. Gazetede gelmezdi, postada. En yakın market 24 km. uzaktaydı. Günlük tuttum, hepsini yazdım, resimledim; isim verdim "Resimli Hayat Bilgisi"
Ama zamanla günlük, oduncunun günlüğüne döndü.
11 mart pazartesi: Bu gün odun geldi kestim.
12 mart salı: Bu gün odun geldi kestim.
12 mart çarşamba: Bu gün odun geldi kestim.
14 mart perşembe: Bu gün odun geldi kestim.
...
25 mart pazartesi: Bu gün odun gelmedi.
Bu rutin bana hep keyif verdi aslında. Seneye dikmek için domatesden tohum saklamak, insanı hayata kredi kartı borcunu ay be ay ödeyebilmekten daha çok bağlıyor. Ama zamanla köydeki dünyam çok değişti. Bazılarını ben yaptım ama evin önüne asfaltı ben dökmedim. Telefon hattını çekip, aydınlatma direklerini ben dikmedim. 80'lerde elektrik gelmiş olan köye mobil atm'yi ben getirmedim vs..
Belli bir zaman sonra şehri alışkanlıkla yanımıza çağırıyoruz. Tv geliyor, uydu geliyor, dial-up yetmiyor adsl geliyor. Sobada kaynayan çaydanlığın yerini kattle alıyor. Yazlar daha sıcak olmasada nedense daha katlanılmaz oluyor, hemen klima taktırılıyor. Banyoda su ısıtmak için soba yakmakda zor geliyor kışın, güneş enerjisi damda yerini alıveriyor. Köydeki evler yavaş yavaş kendince köyün teknoloji üssüne dönüyor.
Köylüler konusuna gelince. İnsan insana benzemez tabi ama kültür çok önemli. Bu bakımdan benim bulunduğum yer gerçekten bence şanssızdı. İkinci ayda muhtar ayakbastı parası istemeye geldi. Kimse kimseye yardım etmez halde, köyde ortak bir işte kim nasıl kaçarım diye uğraşıyor. Orman yangınında bile yöredeki turistler onlardan daha canla başla mücadele ediyor. Varabildiğim teşhis 2-3 nesil önce göçerlikten (yörükler) yerleşik düzene geçmelerinden dolayı sosyal hayatın değil bireyselliğin öndeliğinden bu durumda olduklarıydı. Yinede birbirlerini neden sevmediklerini anlayabilmiş değilim. Hakkını yiyemeyeceğim kişilerde var. Bana pekçok şey öğreten. Ama ne zamanki benim evime 4 ayda 3 kere hırsız girdi. Ben camlara demir, kapıma kilit taktım, o zamandan itibaren şehre dönüş yolu açıldı. Bu bakımdan demiştim orada yerel halk nasıl diye. Sadece sizin niyetinizle ilgili değil bence bu durum. Zira böyle olsa imece altın madalyası alabilirdim sanırım.
Şimdiye kadar Ege'de böyle birşey görmedim. İnsanı daha bir insan bence.
Belki merak eden vardır bu kadar şeyden sonra şehirde hayat nasıl geliyor diye. Az önce bahçeden topladığım kızılcıkların üstüne toz şeker döktüm. 1 hafta fermante olacaklar sonra alkole boğulacaklar. Mutfaktayken, haftalığına gittiğim köyde topladığım koruklardan yaptığım turşudanda atım ağzıma. Fena olmamış
Bu arada Aziz Bey
Birebir aynı fikrileri paylaşıyorum komin yaşam konusunda. sanırım bizi şehirden kaçıran şey şehir değil, insanları. Ben rakımın yanında şalgam severim. Hepimiz su içeceksek olmaz, ben gelmem o köye

Zamanında da demiştim, sizde sevmiştiniz zaten tekrarlamak isterim:
"Bu kadar deneyimden elde ettiğim tek sonuç ise aslında zor olsada yalnızlığın güzelliğidir, insandan korkarım."
Saygılarımla
Kerem AKYAR