550 metrekareye minik demeyelim ama

(Bize kocaman geliyor)
Ben çime hiç kafamı takmıyorum artık. Nasıl olsa en fazla ömrü 4 yılmış, doğalına dönüyormuş. Düzenli sulanıp, biçilip bakılan doğallar da çok güzel görünüyorlar. Ben artık maksat toprağı görmemek, toprağa basmamak, çamur olmaması diye düşünüyorum. Dünyanın ilacını, gübresini bilmemnesini aldım, yine de belli dönemlerde keyfinin kaçmasını engelleyemedim. Bu sene sadece baharda gübreledim, büyük dikenler dışındaki yabani otları, yoncaları sökmedim. Hatta arada açan küçük papatyaların, üçgüllerin daha bir güzellik kattığını düşünüyoruz. Artık biliyorum ki Temmuz sonu-ağustos ayı gibi keyfi kaçsa da sonbahar yağmurlarıyla beraber yeniden yeşerecek. Her duyduğum gübrenin, ilacın vs.. peşine düşmekten kurtulduğum için acaaaip huzura erdim. (çoğunun para tuzağı olduğunu düşünüyorum artık) Yok onu ona şu kadar miligram kat, yok onu onla karıştırma, yok bunu gece yarısı yap, yok bunu bundan iki gün sonra yap, yok bunu buzdabında sakla bozulur vs.. Ne büyük beyin yorgunluğuymuş, çok şükür hepsinden kurtuldum. Tüm huzursuzluğumun sebebi çimmiş meğer
Demek toprağın ısıtılmasını sizden duymuşum. "Şıracıya şıra satmak" deyimi tam uydu desenize.
