Bir süre önce bir gazete haberi ile bu heykelin Atatürk’ün ve Cumhuriyetin ilk heykellerinden olduğunu öğrenmiştim. Bu onu diğer heykellerden farklı olarak bir başka yere koyuyordu. En azından benim için. Bu nedenle onu görüp fotoğrafını çekmeyi planlıyordum.
Pazar günü Sarayburnu sahilinde tam da bulmaktan ümidi kesmişken tesadüfen yerini fark ettim. Etrafındaki bakımsız ağaçlar ve çalı türü bitkiler heykeli öyle kapamıştı ki adeta gizlenmiş gibiydi. Ön kısımdaki şantiye alanının kargaşası ise onun fark edilmesini engelliyordu.
Heyecanla heykelin olduğu tarafa geçtiğimde ise gözlerime inanamadım. Etrafı plastik şişe, gazete kağıtları, çöpler doluydu ve etrafta burunların direğini kıracak derecede sidik kokusu vardı. Hatta mekan oldukça güvenliksiz görünüyordu. Neyse ki yalnız değildim ve her şeye rağmen heykelin denize bakan ön kısmını görebileceğim bir yere geçtim. O zaman buradaki pisliğin ve bakımsızlığın birkaç günlük veya haftalık değil uzunca bir süredir olduğunu anladım. İşte o an şaşkınlığım öfkeye dönüştü.
Bir heykel,
bir Atatürk heykeli,
hem de Atatürk’ün ilk heykellerinden,
hem de Cumhuriyet ideolojisinin ilk görsel eserlerinden...
ama harabe halinde!
Gördüğüm manzara ne Atatürk’e, ne Cumhuriyete, ne sanata, ne tarihe saygı ile bağdaşmıyordu. Aslında bu ve benzer görüntüler karşısındaki algım uzunca süredir açıktı. İstemesem de görüyor, sorguluyordum bunları. Bunun ülkenin geçirdiği süreçle doğrudan ilgisi olduğunu düşünüyor; her sokağa çıktığımda bu tür manzaralarla yüzleşip, bunları dert ediniyordum kendime. Ama artık bu bir patlama noktasıydı.
Bu konuda bir şey yapmak Cumhuriyet değerleri ve Atatürk sevgisi ile büyümüş bir Türkiye vatandaşının görevidir düşüncesinden yola çıkarak bu konuda bir şeyler yapmayı kendime görev edindim.
Ne yapılabilir?
Öncelikle bu heykeller kimin sorumluğunda olduğunu öğrenip, ilgiliye ulaşacağım. Eğer bu sorumlu Büyükşehir ise yol aralarına konulan sayısız çiçek, lalelerden bu heykelin hissesine hiç mi düşmediği ve peyzaj çalışmasını neden hak etmediği sorusuna yanıt isteyeceğim.
Bana dönüşlere göre konuya hassasiyeti olduğunu düşündüğüm basın yayın organlarına konu ve görüntülerle alakalı bir mail yazıp gelişmeleri takip edeceğim.
Bu neye yarayacak?
Bu ilk başta bireysel olaral kendi fikirlerimize olan samimiyetimizle tekrar yüzleşmemiz olacak. Belki yazılan, yaşanan ve mevcut durum karşısında benzer duyguları hisseden başka kişilere ulaşıp Cumhuriyet ideolojisini ilk görsel sembolüne yeni anlamlar kazandırılacak.
Sizlerden ne bekliyorum?
İsteyenler fotoğrafın altına yorum ya da önerileri ile katkıda bulunabilir. İlgili yerlere yollayacağım mailde bu sayfanın linkini vereceğimden bu mesajlar etki sağlayacaktır.
Şunu fark etmek lazım; bu bir taş ve beton yığınını değil geçmişi, Cumhuriyeti, onun uğruna yapılanları ve Atatürk'ü sahiplenmektir.
Kalmışsa eğer onlara olan vefadır.
Şimdi değilse ne zaman ve bu heykeli değil de neyi sahipleneceğiz?