View Single Post
Eski 04-10-2006, 22:52   #3
Mine Pakkaner
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Tropik Meyve Yetiştiriciliği

TROPİK MEYVE YETİŞTİRİCİLİĞİ

Anamur Tropikal meyve yetiştiriciliği için oldukça uygun şartlara sahiptir. Bölgede yetişen tropikal meyvelerin çeşitleri aşağıdaki gibidir.

Çiku (Achras Sapota):
Anavatanı Batı Hindistan'dır. Bu meyvenin ağacı kendi haline bırakıldığı takdirde 20 m. yüksekliğe kadar büyüyebilir ise de kültür bitkiı olarak yetiştirildiği takdirde, budanma suretile boyu 3-6 m. arasında muhafaza edilir. Çiku ağacı düzenli taçlanan, çiçekleri beyaz ve kokusuzdur. Dalları karşılıklı oluşan, yaprakları aşağı doğru sarkık ve oval şekildedir. Meyvenin şekli hafif yassı bir şeftaliye benzer ve tulü ortalama 7,5 cm. çapı ise 5 cm. civarındadır. Dışında patates renginde ince bir kabuğu ve içinde sarı-açık kahve renginde, kokusu yasemine benzeyen gayet tatlı bir meyve eti vardır.
Genellikle marcottage yöntemiyle üretilen bu meyvenin fidanları asıl yerlerine 6 X 6 m. ara ile dikilir ve ekseriya dikimden bir sene sonra meyve verir. Ağaçlar, genellikle senede iki defa çiçek açarlar. Ancak bütün sene meyve verirler. Hafif eğimli sahaları seven Çiku ağacı yalnız yağışlı tropik ülkelerde yetişen bir bitkidir. Meyveleri ezilmemesi için biraz ham olarak toplanır ve hasırlar üzerinde korunarak ayrıca olgunlaştırılır.
Tohumları, yassı bir badem iriliğinde ve gayet parlak siyah-kahve rengi bir kabuğun içindedir. Diğer önemli cinsleri: Sapota lobata ve Sapota candollei'dir.

Mavun Meyvesi veya Keşu Cevizi (Anarcadium Occidentale):
Anavatanı tropik Amerika olup, yabani bir halde yüksekliği hiç bir zaman 5 m. yi geçmeyen, çalı şeklinde bir bitkidir. Ancak iyi bakıldığı zaman 15 m. ya kadar boylanan ve şemsiye şeklinde geniş taçlanan bir ağaç haline girmektedir. Yaprakları yuvarlak ve oval, çiçekleri sarı zemin üzerine kırmızı çizgili; meyveleri ise hoş ve asitli bir koku yaymaları nedeniyle bir çok içki ve şerbet üretiminde kullanılmaktadır. Meyveler; badem yağına benzer bir yağ çıkarılan şişkin bir meyve sapının ucunda oluşmuş, yassı ve ay şeklinde kıvrılmış, 1,54 cm. boyunda, kabuklu ve küçük bir cevizden ibarettir. Bu meyveler gerek ateşte kavrularak veya çiğ olarak yenebilir. Her iki şekilde de ağzı yakan ve tahriş eden kabuklarının ayıklanması lazımdır. Bundan başka ceviz içleri kurutularak Fransa'da şekerleme üretiminde de (Nougat) kullanılır. En iyi deniz kenarlarında ve 250 m. yüksekliğindeki kumsal topraklarda yetişen Kesu ağacı, tohumlarından gölgelik yerlerde fidan yetiştirmek ve bunları 9 X 9 m. aralıkla şaşırtmak suretiyle üretilir. Keşu fidanlarının altı aylık oldukları zaman, çalı halinde kalmamaları için budanmasına başlanır.
Diğer önemli cinsleri: anarcadium semecarpus, a. orientalis'dir.

Sursop (Annona muricata)-(Cherimoya):
Anavatanı güney Amerika olan ve çabuk yetişerek 5-6 m. yüksekliğe erişen bir ağacın meyvesidir. Yaprakları büyük ve oval şekilde, uçları sivri, üzerleri parlak ve koyu yeşil, altları ise mat ve açık yeşildir. Çiçekleri açık yeşil renkte, büyük ve geniş yapraklıdır. Bu çiçeklerden oluşan meyveler 1-1,5 kg. ağırlığında, dış kabuklarının üzerleri yumuşak ve kısa kabarcıklar ile örtülü, açık yeşil renkte ve böbrek şeklindedir. Meyvenin eti beyaz, biraz lifli, çok sulu, güzel kokulu, ve bir az da ekşidir. Bu sebeple taze olarak tüketimden çok, dondurmalara ve soğuk şerbetlere koku vermek için kullanılır. Sursop ağaçları, meyvelerinin içindeki siyah kabuklu tohumlarından, fidan yetiştirmek ve bu fidanlara iyi cinslerden göz aşısı yapmak suretiyle üretilir. Bununla beraber yabani anona cinslerine aşı yapmak suretiyle de yetiştirilebilir. Her türlü topraklarda yetişebilen sursop ağacı, en çok yaş toprakları sever ve bu gibi topraklarda 9 X 9 m. aralıkla dikildiği takdirde bir sene sonra çiçek açmağa başlayarak bütün sene meyve verir.
Diğer önemli cinsleri şunlardır: Custrad apple (anona reticulata), Bullock's Heart (anona squamosa) ve (anona cherimolia).

Jak Meyvesi (Artocarpus İntegrifolia):
Anavatanı doğu Hindistan olan bu meyve ağacının boyu 15 m. yüksekliğe kadar büyüyebildiği gibi, gövdesinin çapı da 1,20 m. ye ulaşabilir. Dalları yoğun ve yumuşak, yaprakları genç iken biraz tırtıllı, 10-20 cm. boyunda, oval şekilde olup, renkleri tatlı bir koyu yeşil, damarları ise açık yeşildir. Gövdenin alt kısımlarındaki kabuklar genellikle çatlamakta ve bu çatlakların altı pas renginde kızarmaktadır. Erkek çiçekleri yaprak aralarında, dişi çiçekleri ise kakao gibi ağaç gövdesinde ve yahut da kart dallarındadır. Meyvelerinin uzunlukları 50-70 cm., genişlikleri ise 25-40 cm. kadar olduğu gibi, ağırlıkları da bazen 50 kiloya ulaşabilir. Meyvelerin renkleri cinslerine göre sarı, kırmızı ve mor arasında değişir ve dış kabuklarının üzerlerinde kısa dikenler bulunur. Bu meyvelerin eti yağlı ve tatlı bir lezzette olup ortalarında beyaz bir muhafaza içinde, ortalama 50 kadar da çekirdeği vardır. Bu çekirdekler, uzunca ve üzerlerinde kuruduğu zaman sararan beyaz bir kabuk vardır. Denizden 1.000 m. yüksekliğe kadar yetiştirilebilen Jack ağacı, tropikler dahilinde kalmak şartıyla soğuğa karşı o kadar hassas değildir. En iyi, kuvvetli kumsal topraklarda yetişir ise de bazen çok zayıf topraklarda bile büyüdüğü görülür. Jack ağacının üretme şekli tohumunun asıl yerine dikilmesinden ibarettir. Tohumlar ekildikten sonra yetişen ağaçlar beş sene sonra meyve verirler ve ortalama 100 sene kadar yaşarlar. Bu ağacın meyvelerinden başka çekirdekleri de ezilerek veya kavrularak yenir. Ağacın dal, ve gövdesinde bir yara açıldığı takdirde bundan bir süt (lateks) akmaktadır ki, bununla da kuş tutmak üzere ökse yapılır. Jack meyvesinin biri yumuşak, diğeri sert meyveli olmak üzere iki önemli cinsi vardır.

Ekmek Ağacı (Artocarpus İncisa Non Seminifera):
Anavatanı henüz kesin olarak bilinmeyen bir meyve olup, ağacı 10-12 m. kadar büyür ve çevresi bazen 3 m. ye kadar çıkabilir. Dalları yatay ve kabukları kurşuni renktedir. Gövdesinde açılan yaralardan latekse benzer bir sıvı akar ve bundan da kuş tutmak üzere ökse yapılır. Yaprakları yıldız şeklinde, 25-50 cm. boyunda ve en genç dalların ucundadır. Meyvesi bir kavun iriliğinde, dış rengi sarı-yeşil, ağırlığı ortalama 1-3 kg. kadar ve üzerinde düzensiz serpili pullar vardır. Yetişmesi için tropik bir iklime ihtiyacı olan ekmek ağacı özellikle kuvvetli toprakları sever. İyi bakılırsa 700 m. yüksekliğe kadar iyi meyve verebilir. Üretilmesi köklerinden yayılan filizler aracılığı ile yapılır ve altı yaşına geldiği zaman 6 m. yüksekliğini bularak, bütün sene ürün verir. Meyvenin eti açık sarı olup içeriğinde % 25 kadar nişastalı maddeler içerdiğinden çeşitli şekillerde pişirildiği gibi nişastanın fermentasyonu ile biraya benzer içkiler de yapılır.
Diğer bir çok cinsleri de olan bu meyvenin özellikle A. apyrena, A. aravei, A. puern, A. roru, A. rorotoma cinsleri önemlidir.

Belimbing Buloh (Averrhoa Bilimbi):
Yüksekliği 5 m.yi geçmeyen ve aşağı doğru sarkık, çok dallı bir ağacın meyvesidir. Keskin dilimlere bölünmüş meyveleri gövde ve yaşlı dallarında oluşur. Renkleri sarı ile yeşil arasında değişir. Her türlü topraklarda yetişebilen bu ağacın tohumları gölge altında bambus saksılara dikilerek fidan yetiştirilmek ve bu fidanlar 6 X 6 m. mesafeler ile bahçelere şaşırtılmak suretiyle üretilir. Ağaçlar senede iki defa meyve verirler. Ancak bu meyveler çok ekşi olduklarından baharat ile pişirilmek suretiyle tüketilirler.


Belimbing Batu veya Karambol (Averrhoa Carumbola):

Aynı buloh gibi 5 m. ye kadar büyüyen bir ağacın meyvesi olup, 7-8 cm. boyunda, kenarları keskin dilimlere bölünmüş; tadı sulu ve ekşidir (Şekil 53). Meyvenin dış kabuğu ince ve sarı-yeşil renkte olup, yaprak aralarındaki dallarda ve ender olarak gövdenin üst kısımlarında oluşur. Tüketilmesi aynı buloh gibi pişirilmek suretiyledir. Üretilmesi tohumdan ve bir yaşındaki fidanlara göz aşısı uygulanarak yapılır.

Rambai (Baccaura Motleyana):

Anavatanı Malaya olan bu meyvenin ağacı çok düzenli olmadığı için, genellikle süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Ortalama 60 cm. boyunda, ve bir gövdenin üzerinde salkım şeklinde oluşan meyveleri, 3,5 cm. çapında, yuvarlak ve kahve renginde yumuşak bir ince kabuk ile çevrilidir. Meyvenin içinde ayrıca 2-3 tane yeşil renkte tohumu da vardır. Tohumların dışında bulunan etli tabaka meyvenin asıl yenilen kısmıdır. Lezzeti cinslerine göre bazen biraz ekşi ve bazen de tatlıdır. Tatlı cinsler ya taze olarak veya kurutularak tüketilir. Tohumdan üretilen Rambai ağacı, özellikle dere ovalarındaki geçirgen toprakları sevmekle birlikte her türlü toprakta da yetişebilir. Dikim aralığı 9-10 X 9-10 metredir.

Brezilya Kestanesi (Bertholletia Exelsa):

Anavatanı güney Amerika olan, geniş ve büyük bir ağacın çok sert kabuklu ve cevize benzeyen meyvesidir. Her meyvenin içinde 15-20 adet kestaneye benzer tohumları vardır. Kestaneler çiğ veya kavrulmuş bir halde yenildiği gibi çikolata üretiminde de kullanılır. Kestaneler ıslak kum ile doldurulmuş çimlenme sandıklarından, büyüme yastıklarına ve buradan da asıl yerlerine şaşırtılmak suretiyle üretilir. Ağacın bahçelerdeki dikim aralığı 10-12 X 10-12 m. arasında değişir.

Kundagan (Bouea Macrophylla):
Yabani olarak yetişen bu ağacın meyveleri sarı renkte olup, aynı eriğe benzerler ve çiğ olarak tüketilirler.

Rumendia (Bouea microphylla):
İsminde bir ağacın meyvesidir. Taze yenildiği takdirde lezzeti biraz ekşi ise de, şekerle karıştırıldığı takdirde çok lezzetlidir. Şekli yuvarlak, çapı 3,5 cm. kadar olan meyvenin kabuğu, olgunlaştığı zaman sararır ve dıştan küçük bir eriğe benzer. Meyvenin içinde kabuğu lifli, yassı bir çekirdeği bulunur. Rumendia doğrudan doğruya tohumdan üretilir ve ortalama 9 X 9 m. ara ile dikilir.

Papaya (Carica Papaya):
Anavatanı Güneydoğu Asya, Avustralya veya Güney Amerika olduğu tahmin edilmektedir. XVII inci asırda Hindistan'a getirilmiştir. Ağacı uzun boylu ve birkaç yıl ömrü vardır. Ağacın gövdesi odunsu değildir. Yumuşak bir dokuya sahip ve yaprakları direk gövdeden çıkmaktadır. Bitki bol sıcak ve sürekli nem ister. Kökünün derinliği 20-25 cm dir. Kökleri yüzeysel dağılır. Bitkinin gövdesinin içi boştur ve gövde iç yapısı fileli ve liflidir. Bitkinin yaprakları geniş ve koyu yeşildir. Ağacın taç kısmındaki gövdesinde daima dökülen yaprakların uzun sapları kalır. Yaprakları yıldızvari ve geniş, kenarları ise dişlidir. Bu yapraklar koparıldıkları vakit saplarından incir gibi bir süt akar. Uzun ve yuvarlak yapılı meyveleri veren yaygın iki çeşidi vardır. Uzun çeşidi daha tatlıdır. Bir ağaçtan yıllık 150-200 kg meyve alınabilir. Meyveleri besleyici ve vitamin deposudur. Meyveleri olgunlaşmadan önce koyu yeşil renkte, olgunlaşmaya başlarken sarı, tam olgunluğa erişince turuncu renk almaktadır. Meyvelerin ağırlığı yuvarlak cinslerde 600-800 gr, uzun cinslerde 1000-1600 gr arası gelmektedir. Papaya meyveleri içinde dilimlere bölünmüş, ortalama 30 cm. boyunda ve açık turuncu renkteki etinin ortasında kavun gibi bir kabuk içinde bir çok yuvarlak ve kahve renginde küçük tohumları (çekirdekleri) vardır. Bu çekirdeklerden üretim yapılabilir. Papaya tıpkı uzunca bir kavuna benzer ve kavun gibi dilimlere kesilerek çiğ olarak yenir. Ama tadı tatlı ise de kavun gibi sulu ve kokulu değildir. Bu tad daha çok tatlı bir bal kabağını andırır.

Üretilmesi: Tohumları ile çoğaltılır. Tohumlarının yastıklara dikilmesi ve fideleri bir iki aylık olduktan sonra ortalama 4,5 X 4,5 m aralıkla üretilen papaya, evcimen bir bitki olduğu için fideler ikişer üçer bir araya dikilerek, dikimden bir sene sonra da olgun meyve verir. Papaya ağacının içinde fazla dolgu olmadığı için, gövdesi çok yumuşak ve kabadır. Bu nedenle rüzgarlı yerlerde bir cam gibi kırılır. Bu zayıflığını önlemek amacıyla, papayalar daima diğer ağaçların koruması altında ve ya evlerin çevresinde yetiştirilir. Bir çok yerlerde papayaların ev çevresine dikildiği zaman sivrisineklerin ağacın kokusundan kaçtığı da iddia edilmektedir. Yıl boyu meyve veren bu bitkinin, bir yıl içinde verdiği meyve, ağaç başına. 60-100 adet kadardır. Meyvelerin içerdiği Papaine), hazmı kolaylaştırdığı için papaya uzak doğu ülkelerinde çok üretilir ve hemen hemen hiç bir köylünün bahçesinden eksik olmaz.
Meyveler ham iken afyon gibi üzerleri çizilerek sütü ile karışık suyu toplanır ve bu kurutularak tıbda kullanılan "Papaine" elde edilir.

Durian (Durio Zibethinus):
Anavatanı Malaya yarım adası olup, kokusunun biraz prasaya benzemesine rağmen, dünyanın en lezzetli meyvesi olarak nitelendirildiğinden, uzak doğu sıcak ülkelerinde de çok geçerlidir. Meyvenin ağacı oldukça yüksek boylu ve genç dal kabuklarının üzerleri kadife gibi yumuşaktır. Yaprakları düz ve üzerleri hafifçe tüylü olup çok bölümlüdür. Meyveleri yumurta şeklinde, dış kabukları yeşil ve üzerleri ise, uçları sivri konik dikenlerle örtülüdür. Beş göze bölünmüş olan bu meyvelerin her bir gözünde ayrıca 3-5 tohumu vardır. Meyvenin eti (kabukla tohumların arasındaki kısım) çok kokulu, beyaz veyahut sütlü kahve renginde ve yumuşaktır. Tohumları, krem rengindeki kabuklarının içinde bir embryo ve iki kotyledon'dan ibaret olup, badem gibi kavrulmak suretiyle tüketilir. Yalnız yağışlı tropik ülkelerin bir ürünü olan Durian'ın meyvesi ne kurutmaya, ne de konserve üretimine elverişli olmadığından, yalnız taze olarak tüketilir.
En iyi yetiştiği dere ovalarındaki alluvial arazide, ağacın yüksekliği 33 m. ye, kadar büyüyebilir ise de; zayıf topraklarda yetiştirildiği takdirde, hem ağacı büyümez, hem de meyve vermez. Durian'ın tohumları çimlenme kabiliyetlerini yalnız bir hafta kadar korurlar. Bundan başka fidelerinin kökleri zedelenmeğe de dayanıklı olmadıklarından; üretilmesi ağaçtan koparılan taze tohumların hemen gölge altına dikilmesi suretiyle yapılır. Dikim aralığı 15 X 15 m. kadar olan Durian ağacı, dikimden 8 sene sonra ilk ürününü verir. Meyvenin ağırlığı, cinsi ve gelişme şartlarına göre: 3-6 kg. arasında değişebilir ve senede biri büyük, biri de küçük olmak üzere iki defa ürün verir.

Mangosteen (Garcinia Mangostana):
Anavatanı Malaya yarım adası ve Sunda adaları olan bir meyve olup, Durian gibi yalnız yağışlı tropik ülkelerin bir ürünüdür. Bu itibar ile yetiştirildiği sahaların sınırları da kuzey ve güney yarımkürede 6° cı enlem dereceleri ile sınırlanmıştır. Buna rağmen Mangostinin 17° arz derecelerine kadar yetiştirilmesine girişilmiş ise de; iyi sonuç alınamamıştır. Mangostin'de Durian gibi, ne konserve üretimine ne de kurutmaya dayanıklı olmadığından, yalnız taze olarak tüketilir. Dünyanın en lezzetli meyvelerindendir. Boyu 25 m. yüksekliğe kadar büyüyen ağacının gövdesi siyah kabuklu ve çok düzenli bir şekilde oluşmuş yatay dallarıyla biraz çam ağacına benzer. Yaprakları büyük, düz-oval şekilde, uçları sivri ve ağaç üzerinde toplu bir halde bulunur, Bunlar irilik yönünden normal olarak 18 cm. boyunda ve 8 cm. genişliktedirler. İnce dal filizlerinin uçlarında açılan koyu kırmızı renkteki çiçeklerden gelişen küçük bir portakal iriliğindeki meyveler, kırmızı şarap renginde, üzerleri parlak ve bir deri kıvamında kalınca bir kabuğun içinde olup, biri daima kalın, diğerleri gittikçe incelen 5-7 dilimden oluşur. Renkleri şeffaf bir beyaz olan bu dilimlerin içlerinde ayrıca üzerlerindeki kabuğun yumuşak lifleri ile meyve etine yapışık, ve genellikle çimlenme yetenekleri olmayan, birer de büyücek çekirdekleri vardır. Meyvenin eti ekşi-tatlı ve keskin kokuludur. Bu koku biraz üzüm ve ahudutuna benzemekle beraber meyve ilk defa yendiği zaman insanda gül yağı gibi ağır bir lavanta kokusu hissi verir.
Mangosteen ağacının en iyi yetiştiği topraklar, organik maddece zengin olan dere ovalarındaki geçirgen topraklardır. Kökleri yüksek düzeydeki yer altı sularından rahatsız olduğundan yetiştirileceği bahçelerin iyi bir şekilde drenajı gereklidir. Bahçelerdeki ağaçlar 5-6 m. den daha fazla büyümemeleri için, düzenli budandıktan başka gölgelenmek üzere bazen kauçuk ağaçlarının altında da yetiştirilir. Bir çok yerlerde fidanlar yalnız küçük iken gölgelenerek büyüdükçe aşamalı olarak gölgelik ağaçlar kesilir ve Mangosteen'lerin 15-18 m. yüksekliğe kadar boylanmasına müsaade edilir. Dikim aralığı 7,5 X 7,5 m. dir.
Dikildikten 8 sene sonra ilk ürünlerini vermeğe başlayan Mangosteen ağaçları, yirmi yaşında iken en fazla meyve verirler. Meyveler senede iki defa toplanır. Diğer önemli Mangosteen cinsleri şunlardır: Garcinia Pendonculata, G. İndica, G. Paniculata.

Mundu (Garcinia Dulcis):

Mangosteen'e benzeyen lezzetteki meyvesinin rengi sarı ve bundan bir az daha ekşidir. Yetiştirilme şekli aynı Mangosteen gibidir.

Langsat (Lansium damesticum):
Anavatanı doğu Asya olduğu tahmin edilen yüksek boylu bir ağacın meyvesi olup yağışlı tropik ülkelerin sahil bölgelerinde yetiştirilir. Gövde ve dallarının yaşlı kısımlarında sarı renkte çiçekler açar ve bunlardan yuvarlak ve oval şekilde açık sarı renkte, 3,5 cm. boyunda ve 2,5 cm. çapında bir sap üzerinde salkım halinde meyveler oluşur. Ağaç gövdesinin kabuğu, kahve rengi-kırmızı renkte ve gövdede bir yara açıldığı takdirde bir süt akar. Tatlı ve çok lezzetli olan meyve etinin içinde, yeşil kabuklu 2-3 tohumu vardır. Langsat ağaçları tohumdan üretilir ve bunlardan elde edilen fidanlar 10X10 m. aralıkla asıl yerlerine dikilir.

Duku (Lansium Domesticum Var):
Langsat'tan ıslah suretiyle yetiştirildiği zannedilen bu ağacın Langsat'tan farkı; ağaç kabuklarının bundan daha kalın olması ve kesik yaralarından süt akmamasıdır. Çapı 3,5-5 cm. olan meyvelerinin etleri daha tatlı ve kaliteleri Langsat'tan daha üstündür. Duku ağaçları senede bir defa ürün verirler. Yetiştirilmesi aynı Langsat gibi yapılır ve meyvelerin tatlılaşması için tamamen olgunlaşıncaya kadar ağaç üzerinde bırakılır.

Mango (Magnifera İndica):
Hindistan'ın bu meşhur meyvesi hakkında Avrupa'lıların düşünceleri çok değişiktir. Bunlardan bazıları kokusunun neft yağına benzediğinden, Mangodan hoşlanmadıklarını ve bazıları da Mango gibi koktuğu için neft yağını sevmediklerini söylerler. Gerçekten, ilk defa yendiği zaman keskin kokusu insanda meyvenin üzerine gaz dökülmüş hissini bırakır ise de; alışıldıktan sonra bu koku hissedilmemektedir.
Anavatanı Hindistan olan Mango ağacının gövde kabukları kahverengi-kırmızı renkte, yüksekliği ise ortalama olarak 15-20 m. Arasındadır. Mango ağacı genellikle çok düzenli gelişmiş bir taca sahip olup yaprakları, uzunca, kenarları dalgalı ve üzerlerinde 22-30 sarı damarı vardır. Yeni fışkıran genç yaprakların rengi kırmızı-sarı ve sonradan açık yeşildir. Meyvelerin irilik ve renkleri cinslerine göre bir tavuk yumurtasından bir kiloluğa ve sarıdan kahve rengine kadar değişebilir. Şekilleri genellikle yassı ve uçları bir az sivri ve bir az da kıvrık olup yüreğe benzer. Meyvelerin üzerindeki ince kabuklar bazı cinslerde el i1e kolaylıkla soyulabilir. Meyvenin eti sarı veya açık turuncu renkte, gayet sulu, lezzeti bir az ekşi ve bir az da trebentin kokusunu andıran keskin bir kokusu ve aynı zamanda meyvelerin içinde dış kabuğunun elyafıyla meyve etine yapışık bir de büyük çekirdeği vardır.
Bir az kurak iklimi seven Mango ağacı yalnız tropik bölgelerde yetişebilen bir bitki değildir. Nitekim kuzey Hindistan'ın subtropiklerinde başarıyla yetiştiği gibi uzun sürmemek şartıyla sıfırın altında bir kaç derecelik soğuklara da dayanabilmektedir. En ivi Mango ağaçları, 400 m. yükseklikte, derin tabakalı ve kuvvetli topraklarda yetişir, bununla taban su seviyesi yüksek olan araziden zarar gördüğü için bu gibi yerlerin drenajı gereklidir. Su geçirgenliği iyi olmayan topraklar da Mango için elverişli değildirler.
Mango ağaçları, genellikle tohumdan fidan yetiştirmek ve bunları aşılamak şekliyle üretilir. Sayıları bilinmemekle beraber bir kaç çeşit doğrudan doğruya tohumdan da üretildikleri durumda da özelliklerini korurlar. Bu durumda tohumlar önce yastıklara dikilerek fidan yetiştirilir ve bunlar 8-12 aylık oldukları zaman 7,5-10 X 7,5-10 m. aralıklarla bahçelere şaşırtılır. Aşılanmak şekliyle yapılan üretmelerde ise; tohumlardan elde edilen fidanlar, ortalama 2-3 yaşına girdikleri ve yahut da gövdelerinin çapları 2,5 cm.e geldiği zaman aşılanırlar. Ağaçların kabukları kalın olduğu için göz aşılarının sıkıca bağlanması gerekir. Mango ağaçları 5-6 yaşından itibaren meyve vermeğe başlayarak tropik ülkelerde yılboyu; sub-tropik ülkelerde ise cinslerinin özelliklerine göre yılın belirli aylarında yalnız bir defa meyve verirler. Kuzey Hindistan'daki köy bahçelerinde, köy ve büyük transit yolları kenarlarında çeşitli zamanlarda olgunlaşan çeşitler yan yana dikilmek suretiyle, mart ayından temmuz sonuna kadar olgun meyve elde edilir. İş aramak üzere yaya olarak uzun yollar giden işçiler, çoğu zaman bu meyve ile geçinirler.
Mango hem taze olarak tüketilir hem de baharat ile bir çok turşu, reçel, pekmez ve yemekler yapılır. Bundan başka ham meyvelerden kurutulmak suretiyle nişasta ve kurumuş çekirdeklerin döğülmesiyle de unu çıkarılır. Diğer önemli Mango cinsleri şunlardır: Magnifera coesia, M. foetida, olup bunların çeşitli isimler ile anılan bir çok çeşitleri vardır.

Rambutan (Nephelium Lappaceum):
Anavatanı Malaya yarım adası olduğu tahmin edilen bir ağaç olup 9 m. yüksekliğe kadar boylanır ve meyveleri salkım halinde oluşur. Meyvelerin dış kabuklarının rengi, sarı ile kırmızı arasında değişir ve üzerlerinde uçları sivri ve yumuşak dikenleri bulunur. Kabuğun altındaki meyve eti açık sarı renkte ve kolaylıkla ısırılamıyacak kadar sert olduğundan meyve emilmek suretile tüketilir. Rambutan'ın büyüklüğü bir küçük elma kadar olup, lezzet ve kokusu cinslerine göre tatlı, ekşimsi ve ekşi arasında değişir. Bu meyve ağacı, yetişmesi için yağışlı ve homojen bir hava nemi gösteren, yani tamamiyle tropik bir iklim istemektedir. Ancak Antalya ili Gazipaşa ilçesinde de rahatça yetiştirilmektredir. En tutulan cinslerinde, meyve etinden kolaylıkla ayrılabilen çekirdekleri olan Rambutan ağaçları, senede biri büyük ve biri ufak olmak üzere iki ürün verirler ve iyi işlenirse her türlü toprakta kolaylıkla yetişebilir. Rambutan genellikle marcottage yöntemiyle üretilir; ancak bununla beraber, tohumdan fidan yetiştirmek ve bunlara göz aşısı yaparak da üretilebilir. Dikim aralığı 10 X 10 m. dir.

Pulasan (Nephelium Mutabile):

Rambutan'dan daha küçük olmasına rağmen, Rambutan'a çok benzer. Meyvenin bundan farkı yalnız dış kabuğunun dikenli olmayıp iriliğinin daha büyücek olmasından ıbarettir. Meyve eti bir az daha kalın ve rengi kahve rengi, lezzeti değilse de kokusu Rambutan'dan daha üstündür. Yetiştirilmesi aynı Rambutan gibidir.

Liçi (Nephelium Litchi):

Anavatanı güney Çin olup yatay dallarıyla 6-8 m. yüksekliğe kadar büyüyen ve gövdesinin çapı 80 cm.ye kadar ulaşan, tacı düzenli gelişen, orta boylu bir ağaçtır. Uzunlukları 10-25 cm, kadar olan yaprakları 6-8 parçadan oluşmakta, oval şekilde ve uçları sivridir. Yeşil çiçeklerinden ortaya çıkan yuvarlak ve küçük bir ceviz iriliğindeki meyvelerinin, dış kabukları sarı ile kırmızı renkte ve aynı zamanda üzerlerinde ufak kabarcıklar vardır. Meyvenin asıl yenen kısmı tatlı, sulu ve kokulu eti içindeki çekirdeklerin etrafındaki parçadır.
Liçi ağacı yalnız yağışlı ve homojen bir hava nemine sahip tropik ülkelerde yetişebilir ve tohumlarından elde edilen fidanların aşılanması ile de üretilir. Dikim aralığı 6 X 6 m. kadardır.

Canavar Gözü (Nephelium longanum):

Anavatanı Liçi gibi güney Çin olup, ağacının boyu 15 m. ye kadar büyüyerek sarı beyaz çiçeklerinden Liçi'ye benzer, ama bunlardan daha küçük meyveler oluşur. 12 yaşından sonra meyve veren bu ağacın yetiştirilmesi aynı Liçi gibi olmakla beraber, boyunun yüksekliği nedeniyle dikim aralıkları 8 X 8 m. Olmalıdır.

Baobab yemişi (Adansonia digitata):

Şekli düzensiz ve geniş bir gövdeye sahip olan "Maymun ekmeği ağacı" adı verilen bir ağacın meyvesi olup tropik ülkelerin kuru bölgelerinde genellikle yabani olarak yetişir. Büyük meyveleri uzunca bir armut veya yumurta şeklinde ve üzerleri deriye benzer tahtalaşmış yeşil tüylü bir kabukla örtülü olup ince bir zar ile 10-14 bölmeye bölünmüş ve her bölmenin içinde üzerleri bir meyve etiyle çevrilmiş çekirdekleri vardır. Meyve eti biraz ekşi olduğu için çok sevilmez. (Şekil 63). Baobab taze veya kurutularak yenir. Ağacının bir kaç asır yaşadığı iddia edilir. Bu ağaç en çok Afrika tropiklerinde bulunmaktadır.

Guava (Psidium guajava):
Anavatanı güney Amerika ve Batı Hindistan olan bu meyve, boyu 7 m. yu geçmeyen, geniş taçlı, bodur bir ağacın ürünüdür. Konik şekilde aşağı doğru genişliyen gövdesinin kabuğu parlak ve incedir. Kabuğunun rengi, kırmızıya bakan, tatlı bir yeşil renkte olup genç dallarının kesiti dört köşedir. Yaprakları gövde üstünde karşı karşıya dizili, kenarları düz, ve oval şekilde, altları açık renkte ve üzerinde düzensiz biçimde dağılmış şeffaf gözenekleri vardır. Çiçekleri güzel kokulu, açık penbe renkte ve yaprakların gövde ile birleştikleri noktalardan yayılır. Meyveleri altın sarısı renginde, armut şeklinde ve ortalama bir limon iriliğinde olup, içinde bir çok çekirdekleri vardır. Guava'nın meyve ağırlığı 60-65 gram arasında değişir ve bunun ortalama % 85 meyve eti ve kalanı ise çekirdekten oluşur. Meyve etinin rengi, beyaz, hafif penbe ve yahut yeşil gibidir. Aynı zamanda çok güzel ve keskin kokuludur. Bu nedenle bir çok ağaç arasında, Guava meyvesinin bu kokusu ile ağacını kolaylıkla bulmak mümkündür. Çekirdekleri meyve etinin ortasında gömülü ve serttir. Guava ağacı 700 m. yüksekliğin üstündeki yaylaların ve dağ yamaçlarının, killi kumlu topraklarını sever ise de; ağır killi ve bilhassa volkanik topraklarda da iyi yetiştiği görülür. Guava'da Avokado gibi yetişmesi yalnız tropik iklimlere bağlı bir bitki değildir.
Üretilmesi hem tohumdan ve hem de kök filizlerinden yapılabilir. Tohumdan üretildiği takdirde, uzun zaman kuvvetli çimlenmelerini koruyan çekirdekler 20'şer m. Aralıklarla yastıklara dikilir ve bunlardan yetişen fidanlar, 2-3 çift yapraklı olduktan sonra 7,5 X 7,5 m. Aralıklarla asıl yerlerine şaşırtılır. Bundan başka çelik olarak ince dalları da kullanılabilirse de; daha kolay ve çabuk yetişmesi bakımından daima kök filizleri tercih edilmektedir. Bahçelerde meyvelerin kolaylıkla toplanabilmesi için ağaçlar bodur kalacak şekilde budanır. Guava çabuk yetişen bir bitki olduğundan, dikildikten 2-3 sene sonra meyve vermeğe başlar ve meyveler çiçek açtıktan ortalama üç ay sonra tamamen olgunlaşır. Meyvelerin kokularını muhafaza etmek için toplama işi sabahları erken yapılır. Bir ağacın ilk senelerde verdiği meyve 6-8 Kg. kadar ise de bu ürün ağaçlar yaşlandıkça aşamalı olarak 20-25 kiloya kadar yükselebilir.
Meyveler ya taze olarak ve yahut da pişirilerek tüketildiği gibi reçel, tatlı ve turşu üretimine de yarar. Bundan başka Java'da Guava ağacının yaprakları pirinçle birlikte pişirilerek yenir. Ağaç gövdesinin kolaylıkla soyulan kabukları 27-30 '% kadar tanin içerir.
Diğer önemli cinsleri şunlardır: Çin Guava'sı, P. CattLeyanum, .P. Pyriferum, P. Aromaticum, P. chrysophyllum, P. grandifoli2ım, P. lineatifolium, P. araça.

Jambu (Eugenia malaccensis):
Anavatanı Malaya yarım adası olan bu meyve ağacının boyu 4 m. kadardır. Yaprakları kısa saplı ve oval şekilde, 30 cm. boyunda ve ortalama 10 cm. genişliğindedir. Pembe veya cinsine göre kırmızı olan çiçeklerinden oluşan meyveler ufak bir elma iriliğinde, beyaz renkte ve güle benzer bir kokusu ile, ortasında bir de yuvarlak çekirdeği vardır. Özellikle kurak bölgeleri seven bu meyve, çok kuvvetli topraklarda iyi yetişemez. Meyve lezzeti çok iyi değildir. Diğer cinsleri içinde E. unifLora, E. aquea, E. Javanica önemli olup, bunların ayrıca bir çok çeşitleri de vardır.

Demirhindi (Tamarindus indica):

Bir çok tropik ülkede yetiştirilen ve baklagil türü olan bu ağacın anavatanı Hindistan'dır. Kalın gövdesinin kahve rengi kabukları ve zümrüt rengindeki parlak yeşil yaprakları ağaca çok güzel bir görünüm verir. Meyveleri, fasulye gibi uzunca bir kabuğun içinde (kapsül) oluşan yassı fasulyelerden ibarettir (Şekil 67). Meyvenin kabukları siyah renkte, eti yumuşak ve ekşi bir tadı olup, çok besleyici ve ferahlık vericidir. Bu nedenle bir çok yemekle pişirildiği gibi, bazen üzerine toz şeker serpilerek çiğ olarak da tüketilir. Bundan başka bir çok içkinin üretiminde de kullanılır. Üretilmesi tohumları ile yapılır.

Kaynak: http://www.anamur.bel.tr/muz_tropik.php

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön