Şimdi gelelim güç olma sebebine bir hayli eğlendirici bir kısımdı bizim için. Evden çıkabildiğimizde saat 15:00'i geçiyordu. Bir an önce Yemyeşil'e varmak istiyoruz fakat hiç levha göremeden geçmişiz. Cam ocağını görünce geçtiğimizi anladık ve geri döndük. Köyde bir abiye sorduk; Yemyeşil hobi bahçesi diye yok bilemediler. Sonra bir abi
-Haaa dedi.
-Siz " ekim dikim işleri davası " onu mu arıyorsunuz?
-Hah dedik aynen budur.
-Alaattin'in yeri orası dedi ve tarif etti sağolsun. Tabi ekim dikim işleri davası bizim dilimize takıldı.

Yemyeşil'in tüm levhaları birer birer kırılmış kaldırılmış vs. En sonuncusunu da geçen gün İski devirmiş.Tam kapıda girişte olan yalnızca tek bir yönden gelenlere gözüküyor. O da malesef bizim geldiğimiz yön değildi

)
Yeni gidecek olanlar bizim gibi görmeden geçmeyin. Köylülere bol bol sorun hatta "Yemyesil hobi bahçeleri" diye değil "ekim dikim davası yapılan yer" "Alaattin'in yeri" falan diye sorun. Daha kolay cevap alırsınız
Evet kocaman olmuş cherry fidelerimi sonunda toprakla buluşturabildim. Bir tanede mısır fidesi diktim. Yine papağanımın yemlerinde olan mısırlardan çimlendirmiştim. Tohumlara cesaret edemedim. Ne yalan söyleyeyim; yerine bile karar veremedim. Düzeninizi bozar mıyım diye biraz korktum. Bu arada Meryem abla çok yardımcı oldu yeri seçmemde. Bir gün önce de Vildan hanımlar geldi dedi (sanırım biber) fidelerini ektikleri yerleri gösterdi. Çardağın arkasıda bayağı ekilmiş durumda, az bir yer kalmış boş olarak.
Tüm tohumları çardaktaki kutuya koydum. Tüm gidecekler haberiniz olsun!
Soğan ve sarımsaklar resimlerdekinden biraz daha boylanmışlardı. Çilekler pembe pembeydi ama yine de en pembelerinden iki tanecik dayanamayıp yedim. Öyleyken bile çok lezzetli geldi.
Ama orası farklı enerjisi olan ve çok bereketli bir yer Sevgili Gece kesinlikle haklı! (Artık Gece abi diyebilir miyim?) Meryem abla elinde taptaze yeni toplanmış marullarla geldi, koca bir poşet dolusu marulumuz oldu. Ve bu akşam yediğim için; tadının hayatımda yediğim en lezzetli marul olduğunu hiç abartmadan söyleyebilirim.
Bereket kısmı marullarla bitmiyor.

Alaattin abi de; Kafeteryanın orda bulunan ( Adını bilmediğim ama hani sarkan ve yolları kaplayan arsız bir çiçek var, mor mor bir sürü açan.) onun ucundan azıcık kopartabilir miyim diye sorunca, bana tüm kökleriyle öyle kocaman bir parça verdi ki keyfime diyecek yok doğrusu.
O yüzden ben derim ki bu bereketli topraklara sizler de uğrayın..

Hep birlikte olursak orası çok daha eğlenceli olur..
Bayağı uzun bir yazı oldu. Aslında bitmedi ama papağanım uyumak için beni bekliyor. Devamı yarına artık. Fotoğrafları da yarın eklerim. Bu kadar uzunluğa sürç-i lisan ettiysem de affola.
Hepinize sevgiler..