View Single Post
Eski 16-09-2006, 16:18   #48
saka
Ağaç Dostu
 
saka's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-05-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 378
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi memet
.....ilgili sorunu hakkında düşünürken aklıma takıldı.
paludaryumda bitkilerin beslenme ihtiyacı nasıl sağlanıyor. Bunlar ortamda yaşayan diğer canlılar için zararlı olmuyor mu?.....
Güzel bir soru sormuşsunuz ve Sn. Sağlam'da doyurucu bir cevap vermiş, bende kendimce bir iki ekleme yapmak isterim...

1.) Bitkiler kendi-beslek oldukları için, malum besinlerini sentezleyebildikleri ölçüde gelişim gösterebiliyorlar. Bunun içinde kütlelerine indirgeyecekleri, elementleri düzenli ve elden geldiğince kararlı bir ortamda hazır tutmak gerekiyor. Ancak malesef sucul bitkiler için iş burada bitmiyor!!. Sucul bitkiler, her ne kadar karasal bitkilerden farklı olarak bazı elementleri yaprakları vasıtası
ile de alabilse de sonuçta ortamın sunduğu ara-besinlerin bitki tarafından kullanılabilir formlara dönüşmesi veya en azından emilimi için asidik bir ortam gerekebiliyor. Co2'li sistemler aslında sanıldığının aksine ortama sadece karbon kaynaklarını kazandırmak için değil, ortamın daha asidikleşmesi sayesinde (karbonik asit etkisi) ilave edilecek gübrelerin alımını kolaylaştırması açısından iş görmektedir.

2.) Beslenen hayvansal canlıların sudan difüzonla sürekli bünyelerinden su süzebildiklerini veya geçirdiklerini de düşünürsek aslında ortama ilave edilecek gübrelerin niceliksel önemi tamda can alıcı sorunuzda sorduğunuz soru gibi çok önemli bir hal alıyor. Zaten bu sebeple, hayvansal ve bitkisel ortamların bir arada bulunduğu ortamlarda, mümkün olduğu kadar stabil su şartları sağlamak önemli olduğu kadar, ilave edilecek gübrelerin doz aşımına da (over-dose) ayrıca dikkat edilmesi gerekir.

3.) Elimizde mutabık olunan ve bazı labaratuvar çalışmaları ile destek bulmuş genel kabul gören bazı veriler mevcut, buna göre referanslar tesbitleyerek makro veya mikro elementlerin olması gereken azami sınırlarını öngörebiliyoruz. Bitkileri çok daha hızlı büyütmek her ne kadar mümkün olsada, aynı otobanda seyahat etmek zorunda olan diğer araçlarında (hayvanlar) sağlığını düşünerek bazı elementlerde azami sınırlar belirleyebiliyoruz. Bu sınırlar, bitkiler açısından optimum denebilecek gelişme hızlarına yakın eşiklerde iken hayvanlarında aslında rahatlıkla gelişebilecekleri ortak buluşma noktalarında dengelenebiliyor.

4.) Gübreleme disiplini için çeşitli yöntemler söz konusu olabilir, ve bu ortamda bulunan bitkilerin seçim anından başlayarak bir dizi karar alma süreçlerini temelden etkiler nitelikte olabilir. Ancak pekte ürkülecek kadar, dar bir bantta ortak payda yakalandığını akla getirmemek sanırım uygun olur. Hayvanlar ve bitkiler terli at gibi koşturulmadığı sürece, değişen ortam şartlarına adapte olacak mekanizmalarını yüzyıllarca yıldır geliştirmişlerdir. Bizim anlamaya çalıştığımız ve başından aczimizi kabul etmememiz gereken durum; bu sınırları bilmek ve o sınırlara sadık kalarak ortam hazırlamaktan ibaret olmalıdır.

Yeri gelmişken konu ile ilgili belki de biraz mikro ölçekte hayal gücümüzü çalıştırmamızı vurgulamak faydalı olacaktır. Paludaryumlarda kullanılacak yapay ışık kaynakları sayesinde suda çeşitli fito-planktonlar oluşacaktır. Bu fito-planktonlar göllerde zaman zaman gördüğünüz ve suyu koyu yeşil renge boyayan mikro bitkisel yapılardır. Bunlar su yeşile boyanmasa bile suda kendiliğinden gelişebilecektir. Fito-planktonların gelişmesi ile bunlardan beslenebilecek pek çok türde zoo-planktonda sura üreyebilecektir. Bu serbest yüzen zoo-plantonlar, ışık sayesinde sürekli çoğalan fito-plantonlardan beslenip, suda oksijen bulmaları durumunda popülasyonlarını arttıracaktır. Zoo-plantonların cesetleri veya nihai ürünleri yeniden fito-plantonların üremesi için teşvikçi olacak hatta ortamda bulunacak organik yüke bağlı olarak belkide suda küçük kurtçuklar larvalar gibi bazı serbest yüzen veya tutunucu algleri gözlemleyebilmek mikroskopsuz bile mümkün olabilecektir....İşte bu mikro canlılık aslında sucul sistemlerin kanı-canı gibidir. Sistem pek çok dengeyi bu sayede sağlar veya beklenmedik en kestirme virajları bu sayede popülasyon yönetimi mekanizmaları ile dönmeye çalışır. Gübreleme paludaryumlarda sadece
gözle görünür hayvanlarda ve bitkiler de (bitkilerinde bazı elementlerin doz aşımı durumunda lethal etkilere maruz kaldığını biliyoruz) değil aynı zamanda
sistemin asıl sahipleri açısından kritik önemi sözkonusudur. Sucul yaşam alanlarında biyolojik çeşitlilik bilhassa mikro-biyoçeşitlilik beklenmedik ölçüde zengindir. Gözle pek gözlemlenemese de, mikro-fauna aslında koruyup-kollanılması gereken belkide en birincil canlılığı teşkil eder. Bakteriler vs. için düzenli oksijen saturasyonu, ışık gibi konular hayati önem taşır... Aslında suyun diğer canlılar için sağlıklılığınıda gözle görünmez pek çok işçi üstlenir... Bunları pet gibi ele alamasakta, gübreleme sözkonusu olduğunda aklımıza getirmemiz gerekir.

5.) Paludayumlar yekpare bir yapı içerisine inşa olabileceği gibi unutulmamalıdır ki, bitkilerin veya hayvanları tecritlendiği ancak ön taraftan bakıldığında yekpare izlenimi veren bir tür ilizyon unsuru olarakta kullanılabilir. Paludaryumdaki bazı bikilerin suyu, havuzun suyu olmaya bilir. Bu bir zorunluluk olmayabileceği gibi pek çok durumda tercih sebebidir. Birden fazla dönegelen su döngüsü kullanılabilir. Bu durumda bağımsız saksılar veya su kulvarları akla getirilmelidir. Hayvanların veya bitkilerin suyu her durumda birbirine karışmalıdır gibi bir fetva vermek veya kural tanımlamak zorunluluğumuz yok. Yaratıcı fikirlere ardına kadar kapı aralayan bir oyun alanı ile karşı karşıya olmanın keyfini çıkarmakta fayda vardır...

saygılarımla,

saka Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön