Öncelikle sevgili malina'nın teorisine ekleme yapmak istiyorum.
Atık yağlardan sabun yapma fikri mantıklı ancak neden lavabo aç? Lavabo aç kendisi çok da masum olmayan bir kimyasal malzemedir. Hatta bilirsiniz üzerinde solunması tehlikeli vs gibi bir ibaresi de vardır.
Evlerde kullandığımız bazı ürünler küçük kimyasal atıklar diye gruplandırılan bazı maddelerdir. (KCA) Bunlar:
Piller
Enerji tasarrufu sağlayan lambalar/ampüller
Floresan ışıkları
Sıvı lavabo-aç ürünleri
Lamba için kullanılan gaz yağı
Petrol
Sineksavarlar ve benzeri ilaçlar
İlaç dolabı
İlaçlar
Cıvalı termometre
Enjeksiyon iğneleri
Kendin-yap malzemeleri (‘Doe-het-zelf’)
Boya, vernik, cila, koruyucu boya, ahşap için kullanılan bakım maddeleri
Boya veya badana işlerinde kullanılan terebentin, boya incelticisi ve benzeri boya
malzemeleri, fırça temizleyici, fırça yumuşatıcı ve temizleme benzini
Cıva içeren elektrik düğmesi veya şalter (mesela dijital olmayan kalorifer termostatları
gibi)
Hobi malzemeleri
Fotograf makinesi malzemeleri
Fotograf geliştiricisi
Asit içeren maddeler, mesela nitrik asit (kezzap) veya sülfürik asit gibi.
Tuzruhu
Ulaşım
Akü
Benzin
Motor yağı, işlenmiş
Normalde bunların evsel çöplerin içine atılmaması ve ayrı olarak Belediye'ler tarafından toplanması gerekiyor. Şu anda Türkiye'deki durum eğer çevreye duyarlı bir firma iseniz, fabrikanızda çevre yönetim sistemi 14001 gibi gönüllü bir sistem kurmuş iseniz, bu atıkları ayrı toplayıp onları alabilen lisanslı kuruluşlara veriyorsunuz. Bunu firma bazında bile yapmak bazen çok zor ve masraflı oluyor. Çünkü bunların bertaraf edilebileceği yeterli sayıda kuruluş yok. Bu nedenle evsel bazda bunların evlerden ayrı toplanması için sanırım daha çook yolumuz var.
Gelelim günlük kullanımda değil de katı olarak atılmasına. Kulağa daha masumane gibi gelse de aslında, bu şekilde sabun üretimi ile daha masum bir ürün olan atıkyağı hem kimyasal madde ile kontamine hale getiriyor hem de katı atık ortamına atıyorsunuz. Ülkemizde genel olarak katı atıklar deponi şeklinde. Karışık şekilde gömülüyor, daha sonra üstü toprak, sonra çöp, sonra toprak şeklinde dolana kadar depolanıyor. Metan baca gazı çıkışı yapılıp daha sonrasında o alan terkediliyor ve yeni bir yer atık sahası olarak seçiliyor. Bizde geri kazanımlar maalesef çok az olduğundan bu şekilde en fazla kirlilik yaratan yöntemi uyguluyoruz. Oysa ki ne kadar az katı atık o kadar az kirlilik. Katı atıklardan cam, plastik, kağıt karton geri dönüşebilir. Evsel çöplerden, bitki vs artığı kompost yapılabilir. Ekonomik ve çevre anlamında hepimizin yararına olur ama durum böyle değil. Çöp yığınları gömülüyor. Altındaki mikrobiyal faaliyetler oldukça yavaş. Çöp dağları şeklinde bırakılıyor bizde. Japonya'da buraları park olarak düzenliyorlar bir süre sonra ama bizde böyle bir uygulama yok. O yüzden katı atık arttırımı da yararlı değil.
Atık sular en azından şehir arıtma tesislerine gittiğinden, bir arıtmaya maruz kalıyorlar ve %100 arıtılamasalar bile kirlilik yükü daha az olarak doğaya veriliyor. Ha bu atık yağları çeşmeden dökün demek de değil. Çünkü yağ hafif bir madde olduğundan suyla oksijen arasında tabaka oluşturuyor, kolay ayrıştırılamıyor bu nedenle arıtma tesisine büyük bir yük getiriyor. Yani çeşmeye dökmek de çok yararlı değil.
Ancak atıkyağ oldukça iyi bir geri-kazanım maddesi. Biyodizel yapımında kullanılabiliyor. Gittikçe yaygınlaşmakta olan atıkyağ toplama firmaları var. Kapınızdan bile teslim alabiliyorlar. Kg sınırlaması olmayanlar da var bildiğim kadarıyla. Burada dikkat etmeniz gereken şey mutlaka lisanslı firmalara vermeniz. Böylelikle o yağların çeşitli şekillerde, çeşitli işlemlere maruz bırakılıp hazır yemek olarak bize dönmediği konusunda içiniz rahat olur. Eğer çalıştığınız yerde yemekhane varsa oraya da sorabilirsiniz. yemek firmaları yasal olarak atıkyağlarını lisanslı yerlere vermek zorunda. Atık yağları varillerde biriktiriyorlar. Dolduğu zaman firmalar alıyor ve aldığına dair Ulusal Atık formu dolduruyor. Ben fazla kızartma yapmadığımdan fazla yağım olmuyor. Olanı da kavanoz içinde firmaya getirip atık yağ variline döküyorum.