Kalan kır çiçeği fotoları. Hava kararmaya başlayınca daha fazla devam etmenin anlamı yok deyip geri döndüm. Döndüğümde Bekir bey uyanmış, hasretle kucaklaştık. Akşam yemeği sonra şömine başı muhabbet oldu ama artık göz kapakları isyanda, uyku çağırıyor. Ertesi gün kuru parkurda bulaşmak üzere ayrıldık.
Deliksiz bir uyku sonrası kuş sesleri ile uyandım. Sabah erken saatler, daha hareket yok. Aslında bu saatler kızılgerdan, ispinoz gibi kuşların cirit attığı saatler. Bende hemen giyinip aşağıya indim ama pek verimli geçmedi. Birkaç ispinoz fotosu ancak çektim. ispinozlar yuva yapmak peşindeler, ağızlarda ot parçaları var.
Tekrar odaya dönüp uykumun kalan kısmını da aldım. Bu sefer insan gürültüsü ile uyandım. Ekip aşağıda kahvaltıya bekliyor. Mükemmel bir kahvaltı ile ziyafet çektik. Artık zorlu parkura hazırız. Bekir hoca da zinde gözüküyor. Bu adamın 60 yaşında olduğuna inanmak ne zor...
Belli, uzun bir parkur olacak.. Gerçekten epey bir yükselme sonrası, inişe geçtik. Her zamanki gibi kaybolduk fikri doğuysa da biliyorum ki klasik bir Bekir bey kuru parkuru yaşıyoruz. Doğa cıvıl cıvıl. Şölen yaşananıyor. İniş sonrası çıka çıka derenin şelale kısmına çıkmıyalım mı? Bekir hoca "isteyen geri dönebilir, ben dereden geçeceğim" demesin mi? Çare yok onca yol geri gönülmez, ayakkabılar çıktı, eşortmanlar, pantalonlar sıyrıldı, dereye daldık. Al sana sulu parkur..
Bu kısmı geçtikten sonra eskiden hara olan bir düzlüğe geldik. Burayı bir türlü değerlendiremediler, çok büyük bir alabalık çiftliği vardı, oda işlevsiz artık ama bir alanı yeni sürmüşler. Belli ekecekler. O da ne ? Etrafta çok sayıda kuş geziniyor. Kıl kuyruklar dolu kaçmıyorlarda. Bastım deklanşöre, hiç bu kadar kıl kuyruk fotolamamıştım.
|