View Single Post
Eski 13-04-2009, 11:59   #4
denizakvaryumu
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Name:  ccccccccccccccccccccccccccvgyt.jpg
Views: 60159
Size:  60.7 KB

NEDEN KEÇİ SÜTÜ

Keçi sütü içerisinde bulunan bileşenler açısından son derece zengin bir besin kaynağı olmasının yanında yapılan araştırmalarda keçi sütünün içerik bakımından anne sütüne en yakın süt olduğu meydana çıkmıştır.

Sindirimi inek sütü ile karşılaştırıldığında daha kolaydır. Keçi sütündeki yağ küreciklerinin çapının inek sütündekilerden daha küçük olması ve insan midesinde daha küçük pıhtılar oluşturması bebekler tarafından daha kolay sindirilmesine yardımcı olur.

İnek sütü veya diğer sütlerle kıyaslandığında, keçi sütünün yapısal özellikleri, bir takım avantajlar sağlamaktadır. Bu avantajlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Besin ve biyoaktif maddelerin doğal kaynağı olması :

Keçi sütü her yaştaki insanın beslenmesinde önemli olan besinlerin doğal bir kaynağıdır. Keçi sütü yüksek kalitede protein, esansiyel yağ asitleri de dahil olmak üzere yağ, karbonhidrat (laktoz) ile çeşitli vitaminler ve mineraller ( kalsiyum, fosfor ve iyot dahil) içerir.

Keçi sütü ayrıca besinsel işlevlerden daha önemli işlevleri olan nükleotidler, serbest amino asitleri ve poliaminler gibi birçok biyoaktif bileşik içerir. Yeni Zelanda’da üretilen keçi sütünün inek sütüne kıyasla bu bileşikleri doğal olarak daha yüksek seviyelerde içerdiği yapılan araştırmalar ile ortaya konmuştur. Bu bileşiklerin keçi sütünde insan sütüne yakın seviyelerde bulunmaları nedeniyle de keçi sütü, bebek formüllerinin üretimi için son derece uygun bir alternatif oluşturmaktadır.

Daha Fazla Sindirilebilirlik:

Aşağıdaki faktörlere bağlı olarak keçi sütü inek sütüne göre daha üstün bir hazmedilebilirliğe sahiptir:

Orta zincirli yağ asitleri (Medium Chain Fatty Acids) : Keçi sütünde inek sütünden daha fazla MCFA bulunur. Lipazlar daha kısa zincirli yağ asitlerinin ester bağlarını hızla parçalayarak daha çabuk bir sindirim sağlarlar. MCFA’lar, diğer yağ asitlerine göre daha basit bir mekanizma ile emilebilmeleri nedeniyle metabolik olarak özeldir. Keçi sütünde inek sütüne göre daha fazla miktarda bulunan MCFA’lar insan metabolizmasına enerji sağlama konusunda kendilerine has bir yeteneğe sahip oldukları gibi, kolesterol kalıntılarını azaltma, engelleme ve çözme yeteneğine de sahiptirler.

Kaymak gücü : Keçi sütü kazeini, inek sütü kazeinine göre daha yumuşak ve daha gevrek bir pıhtı meydana getirir. İnek sütünün ana kazeini olan alfa-s1 kazein daha sert pıhtıya neden olurken, keçi sütü çok daha düşük seviyelerde alfa-s1 kazein içerir.

Alfa-s1 kazeinin keçi sütünde daha az olması, keçi sütündeki beta-laktoglobulin’in sindirilmesinde yardımcı olabilir. Bu da keçi sütünün alımı sonrasında bağırsaklarda daha az miktarda bütünlüğünü korumuş protein kalmasına sebep olur.
Daha Fazla Mikrobesin Emilimi :

Yapılan çalışmalar, keçi sütündeki mikrobesinlerin inek sütünden daha etkin olarak emildiğini göstermiştir. Murry ve çalışma arkadaşları, 1999 yılında keçi sütü ile beslenen büyüme dönemindeki deneklerin, inek sütüyle beslenenlere kıyasla daha yüksek demir, magnezyum, fosfor ve kemik mineral yoğunluğuna sahip olduklarını göstermiştir. Aliaga ve arkadaşları 2000 yılında, keçi ve inek sütlerinin sıçanlarda kalsiyum sindirimi ve kullanımına olan etkilerini kıyaslamış ve keçi sütünün femur, sternum ve longissimus dorsi kasları içeriğinde bulunan kalsiyumu arttırdığını ve keçi sütünün demir emilimi üzerine faydalı etkileri olduğunu bulmuştur.

Benzer bir şekilde, Park ve arkadaşları 1986’da ve Alferez ve arkadaşları da 2006’da anemik sıçanlarda yapılan deneylerde keçi sütünün daha fazla miktarda biyoyararlanılabilir demir içerdiğini göstermişlerdir. Malabsorbsiyon belirtileri olan hayvanlarda yapılan bir dizi çalışma, inek sütüne kıyasla keçi sütü ile daha fazla kalsiyum, fosfor, demir, bakır, çinko, magnezyum ve selenyum emilimi olduğunu göstermiştir. ( Barrionuevo ve ark.,2002; Alferez ve ark., 2003; Campos ve ark. , 2003; Lopez-Aliaga ve ark., 2003)

Gastro-İntestinal Sağlığın Korunması :

Yeni Zelanda’daki çalışmalar, keçi sütünün düzenli olarak tüketilmesinin gastro-intestinal sağlığın korunmasına yardımcı olduğunu göstermiştir. Gastro-intestinal epitel önemli bir bariyer işlevi üstlenerek mikroorganizmaların kana geçişini engeller. Bu bariyerin kırılması sonucunda geçirgenlik artar, ki bu durum çeşitli sorunlara neden olabilir. Yapılan araştırmalar, keçi sütü tüketiminin ısı veya diğer kaynaklarla meydana gelen bağırsak bariyer kaybını engelleyebileceğini göstermiştir.

Azalmış Alerjik Yük :

Keçi sütü, sindirim sorunları olan ve inek sütü ürünlerine hassasiyeti olan kişiler tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, doğrudan kana katılan inek ve keçi sütü proteinleri arasında benzer çapraz reaktiviteler gösteren testler ( örneğin RAST veya cilt prick testleri) sıklıkla keçi sütünün inek sütü ile aynı alerjenik özelliklere sahip olduğu şeklinde yanlış bir şekilde yorumlanmaktadır.

Keçi sütü üzerine yapılan çalışmalar, sinerjistik olarak etki eden, inek sütüne göre daha düşük allerjik yüke sahip olmasını sağlayan ve bu süte özgü olan birkaç özelliği ortaya ortaya koymuştur:

Keçi sütü alfa-s1-kazein : Keçi ve inek sütleri aynı proteinlere sahip olmalarına rağmen, bunların miktarları farklıdır. Alfa-s1-kazein, sütte bulunup allerjiyi tetikleyebilen proteinlerden biridir. Yeni Zelanda keçi sütündeki alfa-s1-kazein seviyesi çok düşük olup inek sütünden çok daha az miktardadır. Bu durum, alfa-s1-kazein nedeniyle oluşan allerjik yükün keçi sütünde az olduğu anlamına gelir.

Keçi sütü beta-laktoglobulin : Sindirime karşı dirençli olmaları, bazı proteinlerin allerjik reaksiyonlara neden olmalarında anahtar sebeplerden biridir. Keçi sütü, inek sütüne yakın miktarlarda beta-laktoglobulin içerir, ancak keçi sütündeki beta-laktoglobulin daha etkin bir şekilde sindirilir. Bunun sonucunda barsak içinde daha az miktarda beta-laktoglobulin kalır. Beta-globulin nedeniyle oluşan alerjik yük keçi sütünde inek sütüne göre daha azdır.

Keçi sütü kaymak oluşumu : Süt içindeki kazein proteinleri kazein kaymağının oluşumunu belirler. Düşük seviyelerde alfa-s1-kazein proteini içermesi nedeniyle keçi sütünde daha yumuşak ve kırılgan bir kaymak meydana gelir. Yeni Zelanda keçi sütünde alfa-s1-kazein miktarı çok düşüktür. Yeni Zelanda keçi sütünde oluşan yumuşak kaymağın beta globulinin sindirilmesine yardımcı olabileceği düşünülmektedir.

İnek sütü biyoaktifleri : Keçi sütü doğal olarak nükleotidler, nükleosidler ve poliaminler gibi birçok biyoaktif madde içerir. Nükleotidlerin bağışıklık sistemini düzenlediği ve besinsel allerjenlere karşı yanıtı baskıladığı birçok çalışma tarafından gösterilmiştir. Poliaminler de besinsel alerjenlere karşı duyarlılığı azaltmada rol oynarlar. Bu, alerjenlere karşı olan bağışıklık yanıtını azaltma olasılığının keçi sütünde daha yüksek olduğunu gösterir.

Keçi sütü ve bağırsak hastalığı : Keçi sütünün sürekli kullanımı bağırsaklardaki kaçakları azaltır. Sağlıklı bir bağırsak sayesinde besinsel alerjenlerin bir bütün halinde kana geçişi azalabilir. Keçi sütü bu nedenle bağışıklık sisteminin alerjenlere maruziyetini azaltır.

Bu araştırma aynı zamanda keçi ve inek sütlerinin alerjenite açısından farklarının mekanizmasını ve bağırsak içinde farklı bileşenlerin nasıl etkileştiğini ortaya koymaktadır.

Buna rağmen, inek sütüne alerjisi olan her kişi keçi sütünü tolore edemeyebilir. İnek sütüne cilt veya ağız yoluyla temastan çok kısa bir süre sonra şiddetli bir deri döküntüsü veya şişme ile tepki veren kişilerin az bir kısmı keçi sütüne karşı da alerji riski taşımaktadırlar. İnek sütü proteinlerine karşı yüksek derecede duyarlılığı olan bireyler, keçi sütü kullanmadan önce alerji uzmanlarına başvurmalıdır.

http://www.goldengoat.com.tr/keci_su...lari.htm#Besin

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön