DOĞADAN EZGİLER - 2
Çevremizdeki doğayı izlerken kar yağışının azlığına hüzünle şahit olduk. Yükseğe bakıldıkça kar yoğunluğu artsa da bulunduğumuz yerde çimler dahi rahatlıkla görülüyordu. Bu mevsimde bu kısır döngü nedendir diye anlatmayacağım. Kar mağarası veya İglo yapımı hayalim varken, içimdeki hüzün mağaralarında dinginleşmek zorunda kalıyorum.

Öğlen sonrası başlayan doğa yürüyüşümüz ile orman ekosisteminin olağan görselliğinde fotoğrafladığım güzellikleri çekerken, şehirden uzak doğamız ile iç içe yürüdüğümüz bu güzel atmosferin havasını ciğerlerimize dolduruyorduk.

* Kar Meleği
Yönümüzü köy marketlerine çevirip ahbaplık kurduğum sıcak yürekli bir ailemiz ile dostumu tanıştıracak ve akşam için eksik bir şeyler mevcut ise tamamlayacaktık. Markete girişimizde kalabalık bir kafilenin alışverişi dikkatimizi çekti. O gün doğacılar Abant'ı ziyaret etmişlerdi. Kafileden sorumlu olan arkadaşla tanışıp sohbete başlamak uzun sürmedi tabii ki.
Yakın zamanda yaşanan 10 doğa ruhlu varlığın çığda yaşamlarını yitirmesi ile herkes sürekli bir şeyler dile getirerek dikkate değer konuşmalarda bulunuyordu bizler gibi. Bağlı bulunduğum derneğin adından olsa gerek, turizmci arkadaşımızın ısrarlı bir tavırla, “ Siz kendi işinizi yapın, biz de kendi işini yapalım” “herkes kendi işini yapsın” sözünü sürekli olarak tekrarlaması dikkat çekiciydi. Sanırım ticari boyutun doğaya ulaşması da bu açıklamayı güçlü kılıyordu.
Bizler dernek olarak; doğayla kucaklaşmanın doğaya ait belirli bir eğitimi de zorunlu kıldığına inanıyoruz. Arkadaşımızın yaptığı mesleki işe saygı duymak gerekir. Paranın egemenliğinde zamanın güzelliklerini yaşadığımız doğaya da, bu kuruluşlar aracılığıyla ulaşabiliyoruz, değil mi? Geçen yıllarda yaptığım birçok yüksek irtifa dağcılığında, üzüntümü hep ulaştıramadığımdan yakınırdım. Madde olan para kazanılır bir şekilde ama doğaya sevgimizi vererek adımlayalım, ne dersiniz?

*Fotoğraf :Bolkar Medetsiz Kampı
Bu üzüntümü dile getirdiğim yer ise Toroslarda ki olağan güzelliği ile görülmeye ve yaşamaya değer katacak Bolkar Dağları'nın Karagöl mevkiinde yapılan doğa kirliliğiydi. Bunun gibi daha birçok bölgemiz kirletiliyordu ve bu üzüntümü bu satırlar aracılığıyla tüm doğaseverlerle paylaşma gereği duyuyorum. Doğa varlığı olarak hayat bulan Ben ve yaşam yolum bu güzellikleri anlatmak, yaşatmak ve ezgi oluşturmakla ilerler. Ruhun ve hayat bulduğu doğanın ezgisi arındırmak, şifa vermek içindir. Bolkar Dağları'nın endemik kurbağalarını duymuşsunuzdur. Dağ aralığındaki 2500 m yüksekliğinde bulunan Karagöl'de yaşayan sessiz canlılarımızın hali içler acısıydı. Göl kirletilmiş, içerisinde içki şişelerinden, su şişelerine, hazır yemek kaplarından, poşetlere kadar suda şehir çöplerinden birçok parçayı maalesef görmek mümkün.
Kartalların saldırılarından yorulan kurbağalar doğaya adapte olarak evrimleşmiş ve seslerini kısmışlardı sonsuzluğa. Sakin hallerine diyecek yoktu. Öyle ki ziyarete gelip çadırlarda konaklayanları da vardı bu güzel varlıkların.
Ticari kuruluşları kötülemek gibi bir niyetim yok. Sadece her parasını veren ve doğayı seviyoruz deyip üstüne pisliklerini bırakan insanlara izin verilmemeli isyanında bulunmak istedim. Doğaya çıkanlar bilinçlendirilmelidir. Biraz düşünelim isterseniz, doğa insan olmadan yaşamaya devam edebilir mi? Peki, insanlık doğa olmadan (ağaçlar, sular, bitkiler, hayvanlar) yaşamaya devam edebilir mi? Ya da nasıl bir yaşam olabilir?

Kızılderili kültüründe yıllardır yüreğimde taşıdığım bir Cree sözünü hatırlatmak isterim. Amerika'nın bozkırlarında kalan birkaç ağaç ve birkaç buffalonun ölüme yürüyüşünü bir Cree insanı bozkırlara bakarak şöyle ifade eder:
Son ırmak kuruduğunda,
Son ağaç kesildiğinde,
Son balık tutulduğunda,
Beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacaktır...
Turizmci arkadaşımızla sohbetimizi bitirip ayrıldıktan sonra sıra, sıcak yürekli ailemize geldi ve küçük kardeş İsmail'in tatlılığı yine üzerindeydi. Öyle ki müşteriler İsmail'in hikâyelerini duymaktan oldukça memnunlardı. Arkadaşım ve tanıştırdığım ailemizle birlikte yaptığımız kampın içeriğini, piknikçilerce kirletilen çevrenin durumlarını konuştuk. Güzelim Abant yorgun düşecek sanırsam. Sonbaharda sürekli geldiğim Abant'ı birçok defa orman içlerini temizleyerek geçirmiştim. Şimdi ki bu kirletiliş ise kar örtüsü kalktığında daha bir açığa çıkacak gibi...

Devamı...
www.trekking.com.tr