Haa haa haaaaa, bu kadar yazacağımı düşündüyseniz, şaşarım.
Ben sazı elime alırsam hiç bırakır mıyım?
Sabah, saat 10.30 da Ferda ve çekirdekle buluşup, yola koyulduk.
Baraka Cafeye geldiğimizde bizden evvel gelen arkadaşlarımız vardı. Hava güneşli ve güzeldi. Masalarımız deniz kenarına kurulduğundan, hem denizin iyot kokusunu duyabiliyor hem de hafif hafif denizin kıyıya vurduğunda çıkarttığı sesleri işitebiliyorduk.
Zaman ilerledikçe kalabalıklaşmaya başladık.
Gelen dostlar, guruba yaklaştıkça ben ''agaclar.netten ..... Aliyim, Ayşeyim diyerek kendini tanıtıyor, daha evvel tanışmamış bile olsak bir sevgi yumağı içinde oluyorduk.
Sayımız arttıkça, masalarımıza ilave masalar ekleniyordu.
O kadar güzel, ahenkli bir grup oluşturmuştuk ki tahmin edemezsiniz. Kim demiş, Celal Sungur, Mahmut Leventoğlu, Erguvan Muhibbi siteye küs.... Hepimiz bir arada neşe içinde dostane sohbete dalmış, hiç durmadan konuşuyorduk.
Sanırım en geveze de bendim yine.
Agaclar.Netin toplantısı olur da tohum, fide dağıtımı olmaz mı?
Yine başladık tohum dağıtmaya. Hazırlıksız gelenler, yine başladılar sigara pakatlerinin şeffaf ambalajlarını söküp, içlerine tohumları koymaya.
Çaylar, kahveler içildi. Gözlemeler, kurabiyeler yendi. Sohbetimiz koyulaştıkça da koyulaştı.
Ağaçlardan, çiçeklerden, müzikten, resimden, fotoğraf çekme usullerinden uzun uzun konuştuğumuz gibi, nasılsa gelmediler diye sizlerin dedikodusunu da yaptık. (Eeee ne yapalım siz de gelseydiniz-gelenler paçayı kurtardı)
Daha sonra yemeğimizi yedik, biramızı içtik.
Bir ara baktım, gruplaşmalar olmuş, her kafadan bir ses çıkıyor. Ben bu gruplardan ayrı kalabilir miyim hiç? Teker teker her grubun yanına iskemlemi çektim oturdum. Kâh dinledim, kâh sobete katıldım.
Doğum günü olur da pastasız olur mu hiç?
Sağolsun, arkadaşımız çekirdek o işi halletti. İki tane güzel pasta yaptırmış.
Birinci pasta Agaclar.Netin ilk beş yılı içindi, ikincisi ise gelecek yıllar içindi.
Pastalar, Doğum günün kutlu olsun müziği eşliğinde geldi.
Sevgili Malina, mumları üfledi ve pastalarımızı dilimledi.
Arkadaşımız ayşemelike, ''arkadaşlar fotoğraf çektirmek için güneşi kaçırmayalım'' demeseydi, bizler halâ sohbet ediyor olacaktık.
Topluca fotoğraf çektirdik. Bazı arkadaşlarımız lavaboda olduğu için resme girememiş.
Zaman ilerlemeye, güneş yavaş yavaş çekilmeye başlamıştı, ama bizler birbirimizden ayrılmak istemiyorduk. O yüzden masalarımızı güneşin vurduğu yöne doğru taşıdıysak da, yine de kazaklar giyinildi, şallar omuzlarınızı sarmaya başladı.
Her güzel şey ergeç nihayete erecekti ya, bizler de istemeye istemeye de olsa birbirimize veda ettik, sarıldık, öpüştük ve en kısa zamanda yine toplanmaya söz vererek dağıldık.
Yeni yeni dostların katılması, Malina'nın ve hocalarımızın iştiraki, sevgili Aybala'nın toplantımızı şereflendirmesi mi acaba bu toplantıyı bu kadar güzel ve olumlu yaptı diye düşünmekten kendimi alamadım?
Sevgili Malina, bu güzel, nezih bilgi yuvasını kurduğun ve biz doğa severleri bu çatı altında buluşturduğun için size minnettarım.
Tekrar tekrar teşekkür ederim.
Düzenleyen Güler : 25-10-2020 saat 07:43
|