15 ocakta sevgili İklimsiz'den gelen, yolda hırpalanan üç yaprağını döken, kalan minicik tek yaprağı ile kuru görünen çelik gövdesinden ibaret Hoya'mdan umudu kesmiş koyduğum yerde bırakmıştım. Hatta açı ile dikildiği için çeliğin tepesi saksıya değiyor diye söküp, dik olarak dikmiştim birkaç hafta önce.
Bugün o cansız, kuru çeliğin tepesinde bir kıpırtı gördüm, iki tane minnacık yeşil nokta.
Şunu bir kez daha anladım ki; kendi hallerine bırakılmak istiyor çiçekler. Neredeyse hiç sulamadım. Geçen hafta içinde yumurta kabuğu biriktirdiğim iğrenç kokulu su verdim biraz.
Yaşadığını görmem kötü oldu, artık sudan, sevgiden öldürürüm ben onu
