View Single Post
Eski 11-09-2007, 16:32   #8
mcege
Ağaç Dostu
 
mcege's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-08-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 112
İkinci bahsetmem gereken yer ise Eşendere'de.

Eşendere

Eşendere aslında çok güzel yerleşim alanı olabilecekken harap edilmiş bir koy. Derme çatma beton yığınları neredeyse denizin içine kadar girmiş hatta bunlar iki ve üç katlı şehir tipi yapılardır. Yerleşilebilecek alanı çok uygun olmasına rağmen sadece kıyı çizgisine yapılmış 30-40 tane kadar içiçe bir yapı yığını vardır. Sadece yazları açık olan bir bakkalı ve çay bahçesi bulunur. Bir de sadece yazlıkçıların ve birkaç balıkçının kullandığı küçük bir limanı vardır.

Ancak Eşendere'den anlatmak istediğim şey asıl bunlar değil. Dağlardan gelen yeraltı suyu burada tam limanın içinden denize kavuşur. Limanın üzerine çıkıp dikkatlice suya bakarsanız tatlı ve tuzlu suyun bir süre birbirine karışmadığını izleyebilirsiniz. Eğer denize girmek isterseniz zaten limanda girmek zorundasınız. Çünkü plajı yok denebilir. Ancak limandan denize girmenin de güzel bir yanı var, duş almanız gerekmiyor.:)))

Eşendere'den yola çıktıktan yaklaşık 7 km. sonra artık Karaburun ilçe sınırına iyice yaklaşmış oluyoruz.

Ambarseki


İlk yerleşim, yolun sol tarafında küçük bir tepeye kurulmuş olan Ambarseki Köyü. Tarihi oldukça eski olan köyün yazlıkçılar tarafından rağbet görmemesinin nedeni deniz ile pek ilgisi olmadığındandır. Kendine ait bir sahili, hatta pek deniz manzarası bile yoktur. Ancak Ambarseki köyü kendine has ilginçlikleri ile yine de yerli ve yabancı turistlerin mutlaka ziyaret ettikleri bir yerdir.

Bu ilginçliklerin başlıcası köydeki eski bir yağhanenin tiyatro ve sanat merkezi haline getirilmesidir.

Bu sanat merkezini köye yerleşen adını bilmediğim sanatçı biri oluşturmuş. Çoğunluğu kendi maddiyatı ve uğraşları ile ortaya harika bir yapı çıkarmış. İki katlı taş bina restore edilmiş, çevre düzenlemeleri sanki bir müzeyi andıran, yakınındaki dev çınar ağaçlarını gölgelendirdiği görülmesi gereken bir yerdir. Ambarseki köylüleri misafiri çok severler, sokakları dolaşırken 5 dakikalık yolu 1,5 saatte gidebilirsiniz merhabalaşıp sohbet etmekten. Hatta zorlama ikramlar bile olabilir. Limonata, ayran gibi.(Ne ilginç değil mi Cola veya Fanta ikram etmiyorlar.)

Köyün gelir kaynakları çeşitlilik taşır. Zeytinyağı ( harika bir zeytinyağı vardır.), nergis çiçeği, defne yaprakları ( fabrikası bile vardı ama halen işliyor mu bilmiyorum), gibi değişiklik gösteren dallarda geçim sağlanır. Köyün halen yarısı taş binalardan oluşmakla birlikte son yıllarda giderek modern yapı teknikleri de kullanılıyor ve 2-3 katlı binalar görülüyor. Köy nüfusunun % 90'ı halen köylülerden oluşur.

Ambarseki ile Saip köyü birbirlerine çok yakındır. Ana yoldan gidilirse aralarında 1 km. mesafe vardır ancak Ambarseki'nden Saip'e bağlanan eski yoldan gidilirse mesafe 200 metreye iner.

Saip

Saip köyü, Ambarseki köyüne göre denize daha yakındır ve kendine ait 1 plajı bir de limanı vardır. Aynı zamanda Karaburun merkezine 2 km. mesafede oluşu Saip köyünü sanki Karaburun'un bir mahallesi haline getirmiştir. Son zamanlardaki gelişmeye paralel olarak, aslında Saip'li balıkçılara hizmet vermek için kurulmuş olan liman şu anda daha çok Karaburun'daki yazlıkçılara hizmet verir haldedir. Ancak bu pek sorun yaratmıyor çünkü Saip'li balıkçılar da Karaburun limanını kullanabiliyorlar.

Saip köyü son zamanlarda betonun işgaline uğramış gibidir, yapıların ancak % 30'u halen taş evlerden oluşur ve pek bakımlı değildir. Sanki yıkılsın da yerine iki katlı bir apartman yapalım dermiş gibi kullanılıyor.

Köyün bir kısmı deniz manzarasını görür. Deniz manzarası gören bir yapı da köy kahvesidir. Çınarların gölgesinde, tahta masa sandalyeleri olan şirin bir kahvedir.
Saip köyünün de asıl geçim kaynağı zeytinyağıdır, buna ek olarak balıkçılık, ve nergis çiçeği de önemli mktarda yapılır.

Saip'in plajına Olcabük adı verilmiştir. Daha bir yıl öncesine kadar çok az insanın bilip gittiği küçücük bir koydur. Ambarseki ile Saip köyü arasında ana yolun sağına giren toprak bir yolu vardır. Yaklaşık 300 metre olan yol topraktır. Biraz bozuk ve virajlıdır. Ancak her zorluğa rağmen gidilmesini tavsiye ederim. Burada şimdilik hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Sadece denize girmek amaçlı kullanımdadır. Plajda ve denizin içinde kum bulmanız imkansızdır, küçük çakıl taşlarından oluşmuştur. Sadece denizin içinde 50m2 kadar bir alan (koyun sağ yanında denizin kıyısından başlar ve denize uzanır ) kumluktur. Kayalardan denize atlama merakınız varsa burada gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca dalma merakınız varsa, denizin içindeki kumluğu, deniz içinden kıyıyı takip ederek sağa doğru giderseniz yaklaşık 60 metre sonra dipten denize karışan tatlı suyu görebilirsiniz.

Denizin içini nereden biliyorsun derseniz!? Ağabeyim dalgıçtır ve kendisi Karaburun'da dalgıçlık okulu da işleten bir eğitmendir aynı zamanda. Bir de 11 metrelik bir gezi teknesi var. Karadan ulaşamadığımız bazı koyları da bu sayede keşfediyoruz.

Şimdilik bu koydan çıkalım ve yola devam edelim. 1 km kadar sonra yolun sağ tarafından Karaburun'un Bordum mahallesi ve koyu'na giriş yapabilirsiniz. Veya soldan ana yola devam edip Karaburun merkezine çıkabilirsiniz. Yolun bundan sonrasını bir dahaki mesajımda anlatacağım.

Ancak Ambarseki ve Saip'teki arsa ve ev fiyatlarına değinmedik. Bu iki köyün de içlerinde yeralan taş evlerin fiyatları çok değişken olmakla birlikte son zamanlarda emlakçıların buraları keşfetmeleri nedeniyle artık ucuz bir yer( 15-20,000 YTL) almak hayal gibi birşey. Genel olarak büyük parselli zeytinlikler iyice yamaçlarda ve ulaşımı zor olan yerlerdedir. Düzlük yerlerde ise daha çok nergis ve enginar dikimi yapıldığı için buralarda zeytinlik yok denecek kadar azdır. Bu yörede ister 300m2 imarlı arsa, ister 4 dönüm zeytinlik, isterseniz yıkık bir taş ev almaya kalkın en az 30-35000YTL. vermeyi göze almalısınız.

mcege Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön