Şu anda pek çok İzmir'li ve hatta Gülbahçe'lilerin bile pek bilmediği antik bir kaplıcası vardır. Burası şu anda İYTÜ için yapılaşmaya ayrılmış ve tel örgü ile çevrilmiş arazinin içinde kalıyor ve kullanım dışıdır.
Bu köydeki yerli halk daha çok kendi içlerine kapanık, ayabncılara mesafeli ama hiçbir ard niyet taşımayan insanlardır.Şööyle bir gideyim deniz kenarında bir balık yiyeyim derseniz vazgeçin.Çünkü böyle bir işletme ve işletme kurabilecek ortamı yok bu köyün.
Şimdi yola devam.
Kaynarpınar
Gülbahçe'yi az geçince,hatta birleşik bile sayılabilir Kaynarpınar'a geliyorsunuz.Burası çok fazla incelemediğim biryer.Nedeni ise incelenecek çok fazla birşey yok.Eskiden beri oturulan bir köy değil.Osmanlı zamanında verilen Padişah tapularının sorunları halen devam eden,pekçok imar sorunu bulunan,sadece yazlıkçıların ve yazlıkların bulunduğu bir mevkiidir.Bu mevkiideki yapıların % 70 inde imar ile ilgili sorunlar bulunmaktadır.Tarım içi uygun arazisi çok azdır.Sadece Kocadağ üzerinden Barbaros köyü'ne bağlanan ve kışın akan bir derenin oluşturduğu vadi ve çevresinde biraz mandalin,biraz,zeytin ve sebzecilik yapılmaktadır.Buradaki tarım arazileri Barbaros ve Gülbahçe köylüleri tarafından işleniyor.
Balıklıova
Neyse yola devam.Kaynarpınar'dan ortalama 15 km sonra Balıklıova'ya geliyoruz.
Balıklıova adını okuyunca "haah işte balığın bol olduğu yer" diye düşünmeyesiniz sakın.Eskiden bu yörede var olan iki dere aynı yerden denize kavuşurmuş ve deniz, o azmaktan( derelerin denizle buluştuğu nokta) içeriye ekili tarım arazilerine dolarmış yılın belli zamanlarında.(Venedik gibi)Daha sonra deniz geriye çekilince bütün tarım arazisi balıklarla dolu olarak kalırmış ve herkes tarlalarından balık hasatı yaparmış.)))
Bu hikayeyi bize Kösedere Köyündeki bir ihtiyar anlatmıştı.Ancak bu hikayeyi Balıklıova'nın yerlileri pek anlatmazlar.Nedeni ise, Balıklıova şu anda tarım ve balıkçılıktan daha çok yerli turistlere hizmet sektöründen para kazanıyor.Balık lokantaları oldukça fazladır.Her zaman taze ve çeşitli balıklar bulabilirsiniz. Ancak bu lokantalardaki balıkların %60'ı İzmir'deki balık halinden gelir.Bilmem anlatabildim mi?
Balıklıova'nın kuruluş hikayesi de ilginçtir.Eski zamanda Barbaros ve şimdiki Balıklıova köylerinin arasında bir köy varmış.Bu köyün çok gelişmiş tarım konusunda ve büyük bir ticaret merkezi olmaya başlamışken köye gelen pekçok yabancı insan ve hayvanlardan dolayı bir hastalık çıkmış ortaya.Kısa sürede bu köyün insan ve hayvan nüfusu yok olurcasına azalmış.Ve bu köyden bir aile göç kararı alıp şimdiki Balıklıova'nın bulunduğu yerdeki bir çobanın yanına gitmiş.
Gel zaman git zaman aileler birbirine kız alıp kız vermişler ve nüfus yeniden çoğalmaya başlamış.Şu anda Balıklıova'nın yerli nüfusunun % 70'i akrabadır.Son 20 yılda yazlıkçı yoğunluğu oldukça artmıştır.Ancak İzmir'e olan yakınlığı (60 km.), köylü nüfusun ticarete olan yatkınlığı, hem tarım hem de yerli turizm konusunda yaz kış hayli hareketli bir köydür.Özellikle İzmir-Karaburun yolu bu köyün tam ortasından geçtiği için ticari faaliyetler çok yoğun bir şekilde köy merkezinde toplanmıştır.Ortalama 2000 m2 lik bir alan içinde yapılaşma,araç ve insan yoğunluğu m2'ye 3 kişi gibidir.Ancak o merkezden hemen 30 metre arkası hayalet bir tarım yerleşimi gibidir.Enginar,zeytin,zeytinyağı köyün tarım ürünlerinde ağırlılı olarak yer tutar.Balıklıova idari yönden Urla'ya bağlıdır.Peki buralardan arsa veya arazi alınabilir mi?
Evet Balıklıova'ya gittiğimizde çok eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen eski köy evleri,taş evler gibi nostaljik yapılar göremiyoruz.Çünkü şu anda Balıklıova'nın asıl köyünde kimse oturmuyor.Herkes deniz kenarına inmiş.Tüm evler ve ticari işletmeler deniz kenarına taşınmış.Balıklıova'nın asıl köyü şu anki merkezden hemen çıkışta sola ayrılan Ildırı Köyü yoluna girdikten sonra 1 km kadar içeridedir.
Eski köy tamamen taş evlerden kurulu ve bu evlerin % 75'i sağlam durumda bulunuyor.Bu köy hafif yamaca kurulmuş hemen arkasında yaklaşık 70-80mt yüksekliğinde sanki bir istinat duvarı gibi duran dimdik vaziyette bir tepe var.Bundan 50 yıl kadar önceki depremde bu tepeden kopan kayalar yuvarlanarak köydeki bazı evlere zarar vermiş.Köylü de aşağıya deniz kenarına yeni bir yerleşim yapmış.İnsan bu evleri görünce hemen bir tanesini alıp az bir masrafla restore edip oturmak istiyor.Ama olmuyor çünkü tapuları yok.Eski köydeki evlerin neredeyse tamamı tapu yönünden sorunlu.
Peki şu anda yaşanılan yerdeki evler ne durunda derseniz orada da aynı sorunlar var.Bakıllıova'dan yer almak isterseniz çok dikkatli olmanız gerekiyor.Hem tapu,hem de imar yönünden pekçok sorunu var.Bundan iki yıl kadar önce İstanbul'daki yalıları andıran bir malikane yapıldı deniz kenarına, yapılan masraf neredeyse 700.000 YTL civarında olmasına rağmen resmi statüsü gecekondu olarak görünüyor.Evi yapan kişi halen bu sorunları çözememiş durumda.
Ayrıca bir sorun daha var.O da şu.Diyelim ki bir arsaya baktınız, çok beğendiniz,araştırdınız ve hiçbir sorunu olmadığını gördünüz ve kesin kararlı olarak almak istediniz,pazalık sonunda 35,000 YTL. olarak anlaştınız.Balıklıova'da banka şubesi olmadığı için Urla'ya gidip para çekip gelinceye kadar arsanın değeri 40,000YTL' ye çıkıveriyor.
Balıklıova'da banka şubesi ve ATM yok.alışveriş merkezi yok(sadece bakkallar var.) hastane yok,lise yok,kıyıdan balık avlamak isterseniz o da yok."Eee ne var peki o zaman derseniz?" "Haydi daha fazla zaman kaybetmeyelim yola devam". derim.Unutmadan,Balıklıova'da içme suyu da, bahçe suyu da problemlidir.
|