Peki küçük esnafı semtlerdeki bakkalı, manavı, kasabı diğer hipermarketlerdeki gibi hem hijyen açısından hem fiyat hem de kalite açısından denetleyen oluşumlar var mı?
Bendevi Palandöken: Bu olaylar 5-6 yıllık olay. 5-6 yıl önce belki bu kadar hastalık da yoktu. Bizim müşterimiz ağız tadını, hijyeni kontrol eder. Vatandaş en büyük hakemdir. Şimdi bizim dükkanlarımızı hem yerel yönetimler yani zabıta marifetiyle, sağlık bakanlığı, tarım bakanlığı denetimiyle denetlenen yerler ancak oraları denetleyemezler. Çünkü oralarda denetleme gücü yok. O erke sahip olamazlar. Şimdi artık bunlar sermayenin kayrımıyla birlikte bu yasanın bugüne kadar çıkmamasının kuralların koyulamamasının bir sebebi olacak.
Bunlar uzantılar mahalle aralarına kadar girdi zaten. Onlar koşullanacağı kadar koşullandılar. O yasada da şehrin dışına çıkılacak diye bir şey de yok. O yasayı siz okuduğunuz zaman perakende sektörünü düzenleyen yasa tasarısı yani esnaf da bir noktada korunacak, kollanacak.
Almanya, İtalya, Fransa’da ne şekilde ise ülkemizde de bu yasa teklifi perakende sektörünü düzenleyen yasa teklifi olacak. Yani aynı sokağa 6 tane pastane, 8 tane kahvehane, 4 tane simitçi dükkanı, 12 tane bakkal vs olmayacak. Esnaf da gelişmiş ülkelerdeki gibi olacak. 1 tane terzi olacak ama ekmek parasını rahat kazanacak. Böyle bizdeki gibi haksız rekabet olmayacak.
Yani bu yasanın bu saatten sonra çıkmasının çok önemi yok ama ben neden ısrar ediyorum. Bundan sonra da yaşayacağız. Türkiye hızla gelişiyor. Gelişmiş ülkelerin seviyesine neden çıkmayalım. Neden o ülkelerin yapmış olduğu düzenlemeler bizim ülkemizde olmasın?
Bu bakkalı, manavı, kasabı kayırma politikaları değil. Bu ülkenin perakende sektörünü düzenlemeye yönelik yasa tasarısı. Ama bunlar bu yasaya itiraz ediyorlar. Biz nasıl olsa 13 senedir yerleştik. Şimdi nasıl bunları vurabiliriz diyorlar.
Bir kere biz toplu alıyoruz diyorlar. Toplu almıyorlar. Şimdi küçük kobilerin hepsi bitti. İstanbul’da Rami piyasası bitti. Ankara’da Gimat bitti. Aldıkları ürünü sadece o standta koydukları, raf kirası olarak aldıkları üretici de bitti. Şimdi artık kendileri de bitmek noktasına geldi. Ben bunların hiçbirini tavsiye etmiyorum.
Keşke kurallar olsa aynı kulvarda beraber koşabilsek. Her yapılan alışveriş merkezinin içinde binlerce metrekarelik alışveriş merkezi. Ve haksız rekabet. Ürünler aynı. Bir tane ürün aldığınız zaman neden ucuz vermiyorlar. 3 tane süt alırsanız 1 tanesi bedava diyor ya da 4 gömlek alırsan kravatı benden diyor. Yani satılmayacak temel gıda maddeleriyle entegrasyonu olmayacak tuzak ürünleri oraya koymak suretiyle, ithal gelen o Çin mallarının geldiği, sadece bir seferde kullanabileceğiniz eşyaların Türkiye’ye gelmesine itiraz ediyoruz.
Esnafın haklı serzenişine kulak tıkayanlara sesleniyoruz. Ama bir türlü muvaffak olamıyoruz. Derdimizi anlattığımız zaman siz de organize olun diyorlar. Biz zaten organizeyiz.
Ben bu yasal düzenlemenin çıkması konusunda umudumu hala koruyorum. Biz hala üstümüze düşen her görevi yapıyoruz. Biz gelişmişliğin getirdiği yeniliğe, alışveriş merkezlerine karşı değiliz. Haksız rekabet olmasın. Bir kanun olsun. Şimdi bizim dükkanımızda hangi kurallar uygulanıyorsa onlarda da aynı şekilde kurallar uygulansın.
Yazının tümü için:
Küçük esnaf hipermarkete karşı