Benim fikrim. Devlet şehir merkezlerinde özellikle büyük şehirlerde alışverişin yapılabileceği büyük alanlar tahsis etmeli ( Mesela Salı pazarı gibi ) Burada satıcıları kayıt altında tutmak ve vergilerini noksansız tahsil edebilmek şartıyla ticaretin yapılmasını sağlamalı. Bir anlamda halleri düzenli bir şekilde şehre dağıtabilmeli.
Atıyorum Ege bölgesinin narenciye üreticileri. İç piyasaya sunacakları ürünler için kooperatif haline geldikten sonra tırlara yükledikleri ürünlerini doğrudan oldukça ekonomik fiyata bu alanlarda halkla buluşturabilmeli. Bunu pirinç üreten, meyve sebze üreten, atıyorum temizlik malzemesi üreten , tekstil ürünleri üreten herkes yaparsa en doğrusu olur. Böylece tüketiciler dükkanların ödedikleri fahiş kiraları, elektrik, su masraflarını, vergileri fiyat yoluyla yüklenmek zorunda kalmazlar. Hatta bu tırlara ( ya da başka araçlara ) gezici olarak (belli kurallar dahilinde) satış yapabilme imkanı da verilebilmeli.
Esnaf ne mi yapsın ? Esnaflık yapmasın ve zanaatkar olmaya çalışsın. Ne bileyim hizmet sektörü haline gelsin. Bir kafeterya açsın, bir güzellik merkezi açsın, iyi bir kuaför-berber olmaya çalışsın atıyorum çok iddialıysa terzilik yapsın abiye kıyafetler diksin, dekoratif ürünler-sanat ürünleri üretip satsın. ( Sayın Hassomana yazdıkları konusunda katılıyorum. Bu arada alıntıladığınız cümle Sayın Balıkçıya aittir

)
Büyük alışveriş merkezlerinin yabancı kökenli sahipleri son derece fahiş fiyatlarla kiraya verdikleri mağazalar nedeniyle hem orada satış yapmaya çalışan esnafı krize sokuyor hem de kafasını pek fazla çalıştırmayan, reklamlar yoluyla kandırılan, biraz da özenti peşinde olan bir kısım tüketiciyi bir şekilde hortumluyor...
Sayın Meyvelitepe hangi hedefe ulaşmaya çalıştığınızı bilmiyorum ama başarılı olacağınızdan adım gibi eminim

Yazılarınızı takip ediyorum...