Dünyada ağaçlarla ilgili mitler
Dişi olanın kutsallığına dair...
AĞAÇ VE ORMANIN KUTSALLAŞTIRILMASI
Eski Cermenler tapınak bilmezlerdi. Onlar için tapınak, koru ve orman aynı şeydi. Genellikle tapınaklara kutsal orman da denirdi. Burası halkın törensi, genel ayininin kutsanmış yeriydi.
Cermenler, yüce tanrıları duvarlar arasına kilitlemeyi ya da hiç bir biçimde insan figürüne göre kopyalamayı uygun bulmuyorlardı. Onlara açıklıklar ve korular sunuyorlar ve yalnızca dindar bir saygı içerisinde görebildikleri sır dolu yaratığı tanrısal bir adla adlandırıyorlardı.
"İnsan elinin dokunmadığı, doğal olarak büyümüş ağaçların kucakladığı ve koruduğu bir oluşum şeklinde düşündüğümüzde, inşa edilmiş, duvarlarla örülmüş bina kavramı geçerliliğini yitirmektedir. Orada tanrı yaşıyor ve resmini dalların hışırdayan yapraklarında gizliyor...." diye yorumluyor Grimm.
Orada ormanda tanrılara sunaklar hazırlanmış, dinsel törenler yapılmış, armağanlar sunulmuş; ama halk toplantıları ve mahkemeler de yapılmıştı. Zaman zaman bezlerle örtülü Tanrı resimleri ağaçların önüne konuluyordu ya da onların dallarına yerleştiriliyordu.
Bazı tanrılara, belki de hepsine; korular, korularda özel ağaçlar atfediliyordu. Böyle bir koruya dünyeviler adım atamazdı; böyle bir ağacın dökülen yaprakları, dalları alınamazdı ve hiçbir zaman o kesilemezdi. Bazı cinler, elbeler, orman ve ev ruhları için de ağaçlar adanıyordu.
En eskilerde, kutsal korudan bir yaprak koparmak, alçaklık olarak kabul ediliyordu. Gölgesi yettiğince bir çilek bile almıyorlar; bazıları gizlice ölülerini oraya gömüyorlardı.
Düzenleyen Müjgan : 21-08-2009 saat 16:31
Neden: konu kör kalmış.
|