İnadına kaçmak için kalplerimizdeki umut tohumlarını yeşertmeye, büyütmeye devam edelim.. Siz, dostlarımın tüm mesajlarını tekrardan okudum.3-4 aydır iş değişikliğinden dolayı forumu takip edememiştim. Söze, sizlerin bıraktığı yerden devam etsem aynı akıntıda yol alan bi dal parçası gibi olabilirim, varsın olsun.. Burada her bir can arkadaşın söylemlerine kalpten katılıyorum. Biz de emekliliğini beklemeden kırsal yaşamın dinginliğinde(!?) olmak isteyenlerdeniz.
"Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ............'sıyız." diye bi reklam spotu vardı yıllaar önce.. Özlem ve isteklerimiz belli, bi farkımız yok. Yüreğimizde coşku yaratan betimlemeler birbirine benzer, bi farkımız yok. Niyet ve girişimlerimiz aynı, bi farkımız yok.. Örneğinimiz de çook:
"Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında."
"Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor."
Sn.Tenar, Zeytinci, efe-can, ahmeter, aliş, Minem, caucasus, seyyah17, aaylin, rohlfs, denizakvaryumu, aslan_k, hosseda, cemo, nurcanaybay ve diğer isimlerini yazamadığım arkadaşlara somut anlamda sesleniyoruz:
UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki.
İşi bilen usta bulamıyorsak biz önce araştırıcı-amatör çırak edasıyla, aklını profeyonel işleten ustalar olalım. Önce kendimiz asgari müşterekte kafa dengi insanlar olalım.
"artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere." Genel geçer psikolojik halimize göre konuşanlar yerine farklı tad,anlayış ve duyarlılığı özümsemiş kararlı, azimli insanlar olalım.. Önce biz olalım, derim.. Önce biz 'günaydın, iyi günler, hoşgeldiniz' diyenler olalım.. Önce biz emin ve güvenilir olalım yaşamsal değerlerimizin devamlılığı için.. Eğer 'değilsek' bu sözler fazla bize..
İstanbul-Anadolu yakasında Üstbostancı'da yaşıyorum. Çalıştığım firma YDudullu sanayinin içinde.. Gözlerim ağacı, toprağı, suyu göremiyor.. Ereğli ve Menderes'teki dostların doğaya yakınlıkları imrendiriyor..
Türkiye'nin bi çok yerinde tanıdığım arkadaşlarım, benzer taleplerini(köye-kırsala yerleşmek) imkanları ölçüsünde yaşama geçirmek için ferdi çabalarını sonuna kadar kullanıyorlar.. Birisi Antalya-Kemer'de, birisi Küçükkuyu'da, birisi Gümüldür'de, birisi Ödemiş'de, birisi Bursa Ürünlü'de ve daha başka yerlerde.. Sizlerle aklınızın ve kalbinizin bi yerinde yeşermiş bu umutlarla bir araya gelelim, diyorum.
Sevgi ve Esenlikle kalın
)