Forumla ilgili bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum: " qitted
Doğasever" yukarıdaki nicki kullanan arkadaşın yani "gitted" in nickinin altında "doğa sever" yazıyor. Sanırım forumda mesaj atanların attıkları mesajların çokluğuna veya azlığına göre verilen bir ünvan bu. İlk bakışta çok sempatik görünüyor ama uygulamada pek öyle olmuyor sanıyorum. Çünkü bu nicki kullanan arkadaş doğasever falan değil bana göre.
Bu nasıl bir doğa severdir ki; " (Benzer şeyleri siyanürlü altın olayı için de söyleyebilirim. Zırt pırt yürüyüş yapan bergamalı köylülere liderlik yapanlara almanların ödediği meblağları artık köy kahvesinde bile konuşuyorlar. Necip Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu'nun kitaplarını okumanızı öneririm) " türünden sözler ediyor. Bu arkadaş Hablemitoğlunun etkisinde çok kalmış galiba: topraklarını siyanür liçiyle "linç" ettirmek istemeyen ve bence son zamanların en kahramanca mücadelesini veren, yaptıkları bütün itirazların (en yüksek yargı organları dahil) kabul edildiği Bergama Köylülerini
haksız yere itham edebiliyor.
Ya bu ne biçim uslubtur böyle söyler misiniz? "Ancak nükleer santrallerin olası bir kaza sonucu nasıl tehlikeler doğuracağını bu teknolojiyi üreten (dolayısıyla salak olmayan) gavur bilim adamları da biliyor."
Nükleer silahları, atom bombalarını yapanlar da "O salak olmayan gavur! bilim adamları" değil mi?
Başka bir alıntı: "öğrenmeden (en azından iyi bilen birilerine sormadan, okumadan) bu kampanyalara sadece iyi niyeti ile katılan ve imza veren halkımız, barlarda rakı-hıyar eşliğinde her bir haltı bildiğini sanan tatlısu aydınları ve (her nedense) gerçeği halka anlatmayı bir türlü başaramayan devlet organları/hükümet."
Ben hükümetin ne yaptığını söyleyeyim: Nükleer santral yapımına gereken parayı bulmak için sokak aydınlatmalarının faturasını elektrik abonelerine yükleyecekler!! yani size, bana ödetecekler.
Çok güzel değil mi? uyanın artık !!! hişssstt uyansan be kardeşim uyan beeee
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
-demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
1947
Nazım Hikmet Ran
|