Hepimizin istekleri bir yerler de kesişiyor illaki. Öyle dönemler yaşıyor, öyle günler geçiriyoruz ki zaman zaman "ben artık gidiyorum şehirden" diyorsunuz. Diyorsunuz da, sadece laf ta kalmak zorunda kalıyor. O an ki şartlar ne kadar isteseniz de orda kalmanızı gerektiriyor.
Hayatımda ki en önemli yapılacaklar listesinde, ilk sırada yer alıyor şehirden kaçmak.
Ben kendi adıma yalnız bir yaşam sürmek isteyen biri olarak söylediğim gibi mecburen halihazırda bir ahşap ev **** müstakil tarzda bir yaşam alanı düşlüyorum. Eğer insanların arkasında güvenecekleri bir dayanakları yoksa,bu böyle olmak zorunda. Çünkü ne betonundan, ne ahşabından nede kullanılan malzemeden anlayan biriyim. Hangisi daha sağlıklı, hangisi daha dayanıklı bunları öğrenmemse yıllar sürebilir. Bu bölümün ilk mesajlarından itibaren okumaya incelemeye başladım ki, bir gün hayata geçirmeye kalktığım da hangi sürprizlerle karşılaşacağımı az çok bileyim
Sayın denizakvaryumu;
artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere. Elbette bir kaç kişi biraraya gelip birşeyler yapmak, biryerden başlamak daha kolay. Ama bunun ilerisini de düşündüğünüz de, siz kendi yaşamınıza çevrenize **** yaşadığınız yere ayak uydurmaya çalışsanız da bir kaç kişinin birlikte yapmaya çalıştığı şeylerde daha çok sorunlar çıkabilir. Elbette ki birlikten kuvvet doğar. Ama bu sizin yaşam standardınızla da alakalı değil midir?
Yine de söylediklerim benim kendi adıma düşüncelerimdir. Biz ortama ayak uydurmaya çalışsak da, dönem dönem ortam bizi çok gerebilir. Bu yüzden ben az ama öz kişilerle bir şeyler yapılması taraftarıyım...