Rahibin biri bir gün kayığıyla ısız bir adaya çıkmış. Gezinirken birden biri ile karşılaşmış. Eh malum bizim rahip tanrının adamı kısa bir tanışma ve muhabet faslından sonra tanrı hakkında ain ve tapınması hakkında sorular sormuş. Adam ise topluma yabancılaşmış asocial şekli ile acaip hareketlerle nasıl taptığını ve tanrıya nasıl dua etiğini göstermiş. Rahip bunları görünce sıkılmış tanrıya böyle dua edilemiyeceğini ve doğrusunun şöyle ve böyle olacağı şeklinde öğretilerde bulunmuş.
O ısız adama uzun uzadıya dualar öğretmiş nasıl hareket etmesi gerektiği el ve duruş şakilleri üzerinde öğretilerde bulunmuş. Derken Rahibin vakti gelmiş ve adayı terketmek üzere adamla vedalaştıktan sonra kayığına binip asılmış küreklere.
Bir miktar denizde uzaklaştıktan sonra adamın aklı dualardan birinde bir soruya takılıvermiş. Rahibe son anda yakalayıp sorusunu sormak için koşmıya başlamış.
"- Rahip efendi rahip efendi bu dua nasıldı ne dememiz gerekiyordu nasıl yapıcaktık" diye bağırarak rahibin sandalına doğru koşuyormuş.
Rahip adamın birden denizin üzerinde koştuğunu farketmiş. Aniden heyecanlaşmış ve eli ayağına dolanırcasına ellerini göğe açarak Tanrısına tövbe edercesine dular ederken adama da sen nasıl biliyorsan... bu kadar zamandır tanrına nasıl dua ediyordunsa öyle yap... nasıl yapıyorsan öyle yap diyerek bağırmış ve irkilmiş.
Günümüz modern toplumda ise bir futbol maçında bir takım kurulur ve konstelasyona göre de bir strateji belirlenir.
Orada söylenen ise takım gol atığı sürece ellemeyin takımda değişiklik yapmayın.
Uzun lafın kısası sayın Nariel sizin durum da buna benzzeer bir durum.
Gol atmanız önemli, yani bitki hayatından menun olduğu sürece siz bildiğiniz gibi veya olduğu gibi devam edin....
