Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi envor
bence sistem şöyle olmalı; Damacanadaki çıkışa bir vana takılmalı. Boruların içindeki çözeltinin, bitki küçükken haftada bir, bitki büyüdükçe beş günde bir, sonra üç günde bir suyunun değiştirilmesi, başarının temelini oluşturuyor*.
|
Sayın Envor,
Ben sistemi ilk kurarken hem damacananın altındaki çıkış hattına hemde her saksı arasına vana koymayı düşünmüştüm. Hatta damla sulama fittingleri ile yaptığım ilk çalışmada bu vanalarıda bağlamıştım ve forumada fotoğraflarını koymuştum. Ama tarlaya göre yapılmış malzeme balkonda sızdırma yapınca kullanmaktan vazgeçtim.
Pnömatik malzemelerde pahalı olduğu için vanaları almadım. Yalnız pnömatik malzemelerin bir özelliği hortumların dirseklere söküp takılması çok kolay olduğu gibi fittinglerin kendi orjinal özelliği gövdeye bağlantı noktalarından kendi ekseni etrafında dönebiliyor. Yani damacanadan sonraki ilk Te parçasından hortum çıkarılır ve damacana tarafına doğru yukarı doğru döndürülürse, yine birleşik kaplar kanunu devreye giriyor ve besleme tankının sistemle bağlanısı kopuyor ve damacanada boşalmıyor. Yani vanası üzerinde.
Diğer borulardaki su ise birinci Te' nin hortum çıkan kısmından tersine akarak boşalıyor. Yani sistemi temizlemekte kolay. Hatta her boruların altına saksı altlığı koyarak boşalan suyunda balkonu kirletmemesini düşünüyorum.
Sayın Kahyanur ile tartıştığınız konuya gelince, biz mekanikçi ve kimyacı beyin jimnastiği yapıyorduk sistemi nasıl besleriz diye. Henüz Sayın Kahyanur ile yeni başlamıştık. Laboratuar fantezisi üzerinde konuşuyorduk, krom kaplama tesislerinde banyo konsantrasyonlarının iyileştirilmesi için yapılan takviyelerden esinlenerek. Yalnız kaplama sanayi tarım sanayi kadar zor değil inanın ki.
Kaplama banyolarındaki çözeltileri oluşturan kimyasal sayısı çok fazla değildir. Nikel banyolarında ana sarf malzemesi Nikel Sülfat, krom banyolarında ise kromik asittir. Diğerleri taşıyıcı, nemlendirici gibi tamalayıcı malzemelerdir. Ve orada elektroliz kanunları geçerli olduğu için amperi belli akımlarda belirli sürede sistemin harcadığı Nikel miktarı teorik olarak bellidir.
Üstüne üstlük banyodan alınan çözeltide sadece Nikel miktarına bakmak için titrasyonlar yapıp sistemin konsantrasyonunu düzeltmek için banyoya sadece Nikel Sülfat ilave edilir. Yani banyo içeriğinin tamamını içeren bir eriyik takviye edilmez. Sayın Kahyanur ile bunları tartışamadan olay boyut değiştirecek gibi görünüyor.
Henüz besin kiti içindeki kimyasalların ismini tam bilemiyorum ama sadece örnek olsun diye yazıyorum. Örneğin Amonyum Nitrat bizim bitkinin çok tükettiği bir ana sarf malzemesi olduğunu varsayarsak, çalışan sistemden örnek sıvı alıp sadece amonyum nitrat için titrasyon yapıp, sadece amonyum nitrat ilave edilebilmeli. Yoksa daha konsantrasyonu yüksek tüm kimyasalları içeren ana besin çözeltisi hazırlayıp sistemi dengeye alalım derken belki Amonyum Nitrat seviyesi normale gelir ama buna karşılık Kalsiyum Nitrat' tan dolay Ca miktarı istenilmeyen miktarda fazlalaşıp bitkiye zarar verebilir. Saçmaladıysam kusura bakmayın. Kimyasalların adını kafadan atıyorum.
Bu yüzden Sayın Elektronik' in durgun su kültüründe yetiştirdiği örnekte yazdığı deneyimlerden ve sizin kavanozdaki domates deneyimlerinden yola çıkarak şu anda en uygun çözümün bitkiyi gözlemleyerek ana besin tankını (Damacanayı) sistemden ayırarak saksılar içindeki konsantrasyonu düşmüş besin sıvısını belirli periyotlarla boşaltmak en uygunu olacak gibi.
Ben sistemi kurarken Sayın Elektronik' in salatalık fidesi fotoğraflarında gördüğüm kök miktarını baz alarak temizlik aşamasında en az sıvıyı dökmek gayesi ile saksıyı minimum hacimde tutmuştum. Bunu yaparken de gerek sizin, gerekse Sayın Tezel' in mesajlarında her bir domates kökünün takriben 1 litre besin sıvısı emdiği varsayımından giderek kökler içinde takribi bir hacim hesabı yaparak 2,6 litrelik saksılar oluşturmuştum. Yani amacım fide hergün kendi saksısındaki sıvıyı içsin bitirsin, ana besleme tankından da günlük ihtiyacı kadar yeni sıvı besin gelsin. Buradaki risk bitkinin almak istemediği kimyasallar kökler üzerinde çökelme yapacak, onlardan nasıl kurtulmalı. Bununda tek çaresi kökleri bir şekilde içme suyu ile yıkamak herhalde. Aklıma başka bir çözüm gelmiyor. Benim buradaki tek düşüncem sizin bir önceki mesajınızdaki söylediğiniz domates kökü için gerekli minumum hacmi tesbit etmek, buna göre yine en optimum boru çapı ve yüksekliğini tayin ederek yeni saksıları oluşturmak.
Ama yinede bu besin takviye işi tonlarca sıvı besin kullanacak sera işletmeleri için araştırılması gereken bir konu. Çünki balkon yetiştiriciliğinde ortaya çıkacak atık sıvı evdeki diğer saksıların sulanması veya en kötüsünden bahçedeki diğer bitkilerin köküne dökülerek değerlendirilebilir ama tarım işletmelerinde çıkacak atık sıvılar çevre kirliliği yaratmayacak asgari düzeye indirilmeli ve en verimli şekilde işletme içinde kalmasının sağlanması gerekir diye düşünüyorum. Kimyasal maliyeti sebze maliyetlerinin en büyük girdilerinden biri olsa gerek.