Doğamızı kirleterek, yaşam alanlarımıza ve çocuklarımıza ne kadar zarar verdiğimizin ve önümüzdeki birkaç yıl içinde hepimizi bekleyen tehlikelerin büyüklüğünün farkında mıyız?
Küresel Isınma grubuna merhaba.
Gruptaki mesajları başından sonuna okudum. Son mesajın üzerinden 1 yıl geçmiş. Konu hala aktif mi? bilemiyorum ama Gümüşlük Çevre Koruma Derneği aktif üyesi olarak çok önemsediğim bu konuda bir iki cümle de ben yazmak istedim.
Sayın Malina ve Mine Pakkaner konu ile ilgili bilgileri çok güzel derlemişler, emeklerine sağlık. Syngnathidae ve Volkan değerli katkılarda bulunmuşlar. deHera’nın gündeme getirdiği ‘eti azaltın küresel ısınma yavaşlasın’ görüşü de doğru. Oğuz Sağlam değişik bir bakış açısı ile yazdığı mesajının sonunda ‘panikten uzak duralım’ demiş ama bence insanoğlu’nun tehlikenin farkına vararak işi ciddiye alması ve acilen yapması gerekenler var. Küresel ısınmayı geri döndürmek veya durdurmak mümkün değil ama acilen alınacak önlemlerle hızını kesmek mümkün.
Küresel ısınmanın bir hayal ürünü olmadığı, hayatımızı tehlikeli bir şekilde etkilemeye başlamasıyla anlaşıldı. İklimdeki değişimleri şu anda dünyada gözlemleyebiliyoruz. Mevsimler kayıyor, ciddi boyuttaki fırtınaların ve kuraklıkların sayısı artıyor.
(Endonezya 2004- Tsunami'den önce ve sonra - satelite görüntüsü)
Buzullar eriyor, deniz yaşamı ölüyor, türler yok oluyor, birçok hayvan ve bitki yaşam alanlarının dışına çıkmak zorunda kalıyor. Susuzluk, toprakta verim kaybı, açlık, salgın hastalıklar, orman yangınları, altından kalkılamıyacak ekonomik kayıplar kapıda.
Yerkürenin ve insanoğlunun bu olumsuz gidişata ne kadar dayanabileceğini hiçbirimiz bilemiyoruz.
Isınma belirtilerinin bazıları iklimin doğal ritmiyle açıklanabilir.
Ancak gezegen genelinde ateşi yükselten önemli bir etken daha var,
İnsan eli
Biliminsanlarına göre, bu tehlikeli küresel ısınma ile gündeme gelen,
insanlar ve ekosistemler üzerinde büyük etkiler yaratması beklenen iklim değişikliği; doğal süreçler kapsamında bir iklim değişikliğinden ziyade, çağımızın açgözlü tüketim ve üretim döngüsüne şartlanmış bilinçsiz insan davranışlarından oluşmakta.
Sanayi devrimi, seri üretim, çılgınca tüketim derken, mega kentlere, arabalara, uçaklara, roketlere, çukulatalara, parfümlere, modaya dönüşerek herşeyi hızla silip süpüren – gelişim - olarak adlandırdığımız bu yolda;
kömür, gaz, petrol gibi fosil yakıtları aşırı tüketerek ve ağaçları kesip ormanları yakarak dünyanın atmosferindeki karbon dioksit oranını yükseltmiş durumdayız ki, bu da sıcaklıkların sürekli yükselmesine neden oluyor.
İzlenen yolun nihayetinde; insanlığın “ilerlerken” kendisiyle birlikte Dünya’daki yaşamın büyük bölümünü de yok ediyor olabileceği ve kendi sonunu fütursuzca izlemekte olduğu gerçeği hepimizi ürkütüyor.
Paniğe gerek yok ama kaybedecek vakit kalmadığı da çok açık. Çevrenize bir bakın.., kontrolsüz ve gereksiz tüketim çılgınlığı dünyayı felâkete sürüklerken, insanlık geleceği ile mi oynuyor?
İnsanlık olarak içinde yaşadığımız üretim/satış ve kârı temel derdi olarak gören düzenimize rağmen, açgözlü ve çıkarcı anlayışdan vazgeçmemiz, hükümetlerin üretimi azaltması için gereken baskıyı yaratmamız, küresel felakete karşı tüm dünyayı kapsayacak radikal ve akıllı çözümler üretmemiz gerekiyor. Politikaların hemen değişmeye başlamasını sağlamakta tereddüt edersek, yaşanan doğa felaketlerinin daha sert hissedilecek bir sürecin başlangıcı olduğunu çok acı bir şekilde anlayacağız.
Çağımızın felaketi, küresel ısınmaya karşı; insanoğlu'nun tek çözüm yolu olduğuna inanıyoruz:
"Yaşam anlayışımızı ve tarzımızı değiştirip, bireyler, kurumlar, devletler bazında gereken önlemleri almaya -ısının yükselmesine sebep olan sera gazlarını arttıran; kömür, petrol gibi fosil yakıta dayalı üretim, tüketim ve yatırımlara HAYIR diyerek güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının kullanımına- ve bilinçli tüketim'e yönelmeliyiz."
Bunu yapmak için insan olarak ahlaki bir zorunluluğumuz da var.
Yaşantımızda alacağımız küçük önlemler bile küresel ısınmayı durdurmak için büyük farklar yaratabilir. Kendine, ailesine ve yaşam ortamına saygılı herkesin, sorumlu bir dünya vatandaşı olarak; küresel kirliliğin büyüklüğünün farkına vaması, ‘çevre dostu’ anlayışını benimsemesi ve yönetimler tarafından gerekli önlemlerin acilen alınması ile, tehlike altında olan yaşam alanımızı koruyabilir, sürdürülebilir kalkınma ile çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.
Mesaj, 2007 yılı Çevre Haftasında, Gümüş Çevre Derneği adına çıkardığım broşürden derlenmiştir. Broşür kaynakça: cevreorman.gov.tr, iklimlerdegisiyor.info, iklimkrizi.net, ekolojistler.org, kuresel-isinma.org, Greenpeace, Yeşiller Küresel Isınma eylem grupları, Ömer Madra.