View Single Post
Eski 18-07-2006, 14:28   #12
Yalnız Çınar
Yalnız Çınar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 103
Yanlış Hesap Bağdattan, ya Yanlış Bilgi Nereden Döner?

Sevgili Malina, tamamının Hürriyet gazetesinden alıntı olduğunu umduğum,(umduğum diyorum zira böyle bir yazıyı sizin yazmayacağınızı zannediyorum) yazıyı okuyunca ister istemez acı acı gülümsedim. Bir kez daha biz nasıl bir milletiz böyle diye içim içimi yedi ve gerçekten çok üzüldüm.

Mehmet Y. Yılmaz /Hürriyet imzası ile Biyodizeli Doğmadan Öldürdük başlığı altında yazılan yazı, benim fikrimce gazetenin bir köşesini bomboş karalama ile işgal etmiş. Boş bırakılsaydı her halde daha fazla işe yarardı. En azından zararı olmazdı.Zira ben bu tür yazıları gerçekten zararlı buluyorum. Yapılanların üzeri örtülerek, toplumumuza, işte yine kalkınmamız için bir fırsatı daha, bizleri yönetenler tarafından tepiyoruz düşüncesi aktarılıyor,yönetenler iş yapmayan herşeyi, herkesi, tüm girişimleri engelleyen unsur olarak gösteriliyor ve toplum umutsuzluğa itiliyor. Oysa gerçekler anlatıldığı gibi değil!

Araştırmacı(!) gazeteciliğin, ülkemizde ne boyutta olduğunun en acı, en keskin örnekleri böyle veriliyor. Yazıyı okuduktan sonra üzülmüştüm sadece, yazmayı düşünmemiştim. Sonra dedim ki; yazmazsan yazanların yazdıkları okunacak sadece ve bildiğin bir şeyler varsa başkalarına anlatmamış olacaksın.
Kolaycı bir yaklaşımla, yönetimi suçlamak, bu iş için çalışanları hiç birşey yapmıyorlar konumuna düşürmek, ortada olan bir sorun varsa, onu çözmüş olmak anlamına gelmiyor. Elbette gazetecinin görevi sorun çözmek değil ama,sorun üretmek de değil.

Yanlış bilgilenmenin, araştırmadan yazmanın sonucu olarak toplumumuzda, basın yolu ile bilgilenmenin sağlıksız olacağını düşündürüyor artık. Oysa çok küçük bir araştırma biyodizelde ÖTV olmadığı gerçeğini öğretecekti.

Biyodizel Gerçeği

Ülkemiz ve ülkemiz insanlarının yapacakları bir işi sonuna kadar planlamadan, tabir yerindeyse, kafasını gözünü yara yara ve de son derece hararetli bir şekilde başlamaları, dünya iş literatürüne ''Türk gibi başlamak'' haklı deyimini yerleştirdi. Araştırmadan bir işi yapıyor sonra da olan ya da olacak zararlardan korunamıyor, üstelik bunun sorumlusu olarak da başkalarını gösteriyoruz.
Çok aceleciyiz çok...
Enerji Bakanlığı Biyodizeli akaryakıt tanımı içine bile henüz almamışken,(geçen iki yıl öncesinden bahsediyorum) onlarca biyodizel tesisi kurulmuştu bile. Tıpkı erken gelen oturur düşüncesinde olduğu gibi sanayici(!)miz bir an önce başlarsa sanki de bütün pazarı eline geçirecekmiş gibi düşündü her halde. Bu kadar büyük bir pazara tekelci bir iştahla tek ben sahip olayım veya aslan payı benim olsun düşüncesi ile bakmak hem çok mantıksız, hem de insanı işte böyle hatalara ve zararlara sürükler.

Oysa geçen süre içerisinde neler gelişti şöyle bir inceleyelim:

* Enerji Bakanlığı öncelikle biyodizelin EPDK tarafından tanımlanarak akaryakıt olarak belirlenmesi çalışmalarını yürüttü. Dikkat çekmek isterim.Yakıt katkı maddesi olarak değil.(bioethanol gibi değil)
* Tarım Bakanlığı Biyodizel üretebilecek yağların elde edilebileceği yağlı tohumların araştırılması ve teşvikini programladı.(Kanola-Soya- Aspir gibi ülkemiz koşullarına uygun türler seçildi.) Buna rağmen sanayici(!)miz yurt dışından Palm yağı ve kanola yağı ithalatı yaparak biyodizel üretimi çabası içine girdi. Sorarım Petrol için döviz harcıyacağız da yağ ithalatı için harcamayacakmıyız? Geçtiğimiz aylarda, Türkiyenin yemeklik yağda bile 900.000 ton civarında açığı olduğunu yazmıştım. Bu kadar açığa rağmen biyodizel üreten tesislerin kesintisiz üretim yapabilmesi mümkün mü sizce? Pekala biyodizel üreteceğimiz yağı ithal ederek mi çiftçimizi desteklemiş olacağız?
ÖTV, ithal yağ kullanarak üretilen biyodizelde var. Yerli tarımdan elde edilmiş yağla biyodizel üretiminde ÖTV uygulaması yok.
Birde Maliye bakanı olsanız biyodizel üretimi ile akaryakıttan elde ettiğiniz verginin kaybını hesap etmeyecek misiniz? Elbette bu girdi bir taraflardan telafi edilmek zorunda değil mi? Kaldı ki; son açıklamalarla böyle bir uygulamanın olmadığını da görüyoruz.
Dikkatli olmak zorundayız. Biyodizel üreteceğiz diye Malezya, Brezilya, Ukrayna gibi ülkeleri zengin etmek zorunda değiliz.
* Çevre Orman Bakanlığı lisans işlemlerinin kolaylaştırılmasını ve atıklarının çevreye olan etkilerinin çalışmasını tamamladı.Yeni çevre atık yönetmelikleri çıkartıldı.
* TSE Akaryakıt ve ısınma amaçlı tüketilecek biyodizel standartlarını belirledi. EN standartı ile eşleştirip, Avrupa standartı olan, motorlu araçlarda yakıt amaçlı tüketilecek biyodizeli EN14214, ısınma amaçlı yakıt olarak kullanılacak biyodizeli de EN14213 nolu standartlar olarak belirledi.
*Elektrik İşleri Etüd idaresinde sadece biyomass programı ve biyolojik yakıtlar çerçevesinde araştırma grupları oluşturuldu ve çalışmalar hızlandırıldı.
* Bu arada üniversitelerimiz de boş durmadılar ve takip edenler mutlaka bilirler, neredeyse her üniversitemizde temiz enerji kaynakları üzerine çok önemli çalışmalar yapılamaktadır.Sadece biyo enerjiler üzerine değil, rüzgar, güneş,dalga enerjileri ve daha birçok dalda araştırmalar uygulama aşamasına geldi. Biyodizel konusunda, İTÜ, Boğaziçi, Uludağ, Konya Selçuk, Ege, ODTÜ,gibi ülkenin en saygın kurumları sürekli konferanslar düzenlediler bu işin öncülüğünü, bayraktarlığını yaptılar. Ayrıca bir çok üniversitemiz de enerji tarımı üzerine çok büyük araştırmalar yaptılar.Çalışmaları halen devam etmektedir.
* Bağımsız bilim kurumumuz olan TÜBİTAK çatısı altında Temiz Enerji Vakfı tarafından halen araştırmalara, çalışmalara devam edilmektedir.Dünya üzerindeki tüm konferans programları, tüm enerji hareketleri ve çalışmaları takip edilip üyeler bilgilendirilmektedir.

Ülkemizin çok önemli kurumları zannedilenin veya aktarılanların tam aksine bütün gücüyle çalışmakta ve üretmektedir

Lisans işlemleri durdurulmadığı gibi lisans başvuruları arttı. 28 Şubat tarihi o güne kadar lisanssız olan işletmelerin lisanslarını alabilmeleri için son gündü ve bu tarihten sonra lisanssız üretim yapılamayacağı kararlaştırıldı. Yine soralım kendi kendimize lisans ile kayıt altına almaz iseniz kaliteyi, standartı nasıl oturtacaksınız? Lisanssız üretimle asıl merdiven altı imalatı desteklemiş olmuyor musunuz?
Dağıtım işini herkesin kendine bırakırsanız, herkes fabrikasının önüne bir pompa koyup biyodizel (**** standartı belli olmayan benzeri ürünleri) satmaya kalkarsa çok daha iyi mi olacak dersiniz? Her yerde mantar gibi biyodizel istasyonları bitmeye başladığı gün, yurt dışından giren kaçak mazotla bile mücadele etmekte bu kadar zorlanırken üretimi ülkemizde yapılan biyodizelin kaçağı ve kalitesizliği ile nasıl mücadele edeceksiniz?
Kontrol altında tutulması gereken, sadece hammadde, tesisin yapısı, üretim kalitesi değil, aynı zamanda kullanılan yan ürünler, katkı maddeleri ve üretim parelelinde gelen yan ürünler ve bu ürünlerin kalitesi de olmalı. Sadece, kullanılan methanolün bile kontrolsüz olması beraberinde birçok sorun getirecektir. Bu işle ilgilenenler bunu çok iyi bilirler. Methanolün, şimdi doğru olduğuna inandığım kapasite ölçümleri ve raporlarıyla kullanılması gerekmektedir.
Bence asıl feryad-ı figan, her zaman meydanı boş bulmak isteyen, kendini sanayici olarak kategorize eden ama asla sanayici olamamış fırsatçılardan yükseliyor olsa gerek diyorum. Gerçek sanayicinin bu güne kadar biyodizel konusunda, köklü bir yatırım yaptığına şahit oldunuz mu? Elbette bu yatırımlar yapılacaktır.Hatta çok daha büyük yatırımları önümüzdeki dönemlerde büyük bir ihtimalle petrol üreten şirketler yapacaktır ama onlarda yapılanmanın tamamlanmasını beklemek durumundalar. Hem bir de şöyle düşünmek gerek, topraktan atmosfere kadar olan bu serüvende pek çok kimse farklı alanlarda kendisi için bir uğraşı ve kazanç dilimi bulacaktır. Herkes biyodizel üreticisi olmak zorunda değil. Bu iş kolunda daha birçok alan sahipsiz beklemektedir.
Girişimci olmakla, fırsatçı olmak arasında çok büyük farklar var. Bu farkı ayırt edebilecek bilince toplum olarak ulaşmış olmamız lazım.
Yazıda ard arda kapatılıyor diye ifade edilen biyodizel tesisleri hiç incelendi mi acaba? Evimizin mutfağında bile uygun araç gereç temin ederek yapabileceğimiz biyodizele, herkes gerektiği hassasiyeti gösterdi mi zannediyorsunuz? Benim tanıdığım eli yağa bile değmemiş olan bazı kimseler, yağı esterleştirip yakıt yapabileceğini zannediyorlarsa aldanıyorlar, aldandılar da zaten.
Yapmamız gereken ülkemizin kalkınmasının yanı sıra, dünyamız için çok büyük önem arz eden temiz enerji kaynaklarını, verimli ve devamlı olması gerektiği şekilde planlayıp biran önce hayata geçirmektir. Kolaycılıkla bu işler olmuyor. Her şeyi devletten beklemek de gerekmiyor. Önceki yazımda belirtmiştim yineliyorum. '' Çok çalışmamız lazım çooooook''

Bu arada küçük bir notu iletmem gerekiyor. İlgilenenler için ve de araştırmacıların bazı sorularının cevap bulması için iyi bir fırsat olur diye düşünüyorum. Ayrıca iyi bir haber kaynağı olacaktır.
14 - 16 Ağustos tarihleri arasında İstanbul Hilton'da AOCS (American Oil Chemists' Society) tarafından, World Conference and Exhibition on Oilseed and Vagetable Oil Utilization: Processing, By-Products, Biodiesel, Specialty,and Functional Oils and New Applications & Technologies adı altında çok önemli bir Dünya Konferansı toplanıyor.Bu toplantıları ülkemize kazandıran insanlar da hiç bir şey yapmıyor mu sizce?

Herkese saygılar sunarım.

Hoşçakalın


Düzenleyen Yalnız Çınar : 18-07-2006 saat 19:11
Yalnız Çınar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön