View Single Post
Eski 27-10-2008, 16:37   #100
berduray
Ağaç Dostu
 
berduray's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-04-2007
Şehir: bodrum
Mesajlar: 3,153
Gülüyorum bu insanoğluna, bıraksalar ben ve ağaç dostlarım onların yaşlarının katlarını görürüz biz. Ama insan zaafına her zaman yenik...

Anlamaya çalışmalı herşeyi, kendini onun yerine koymaya çalışmalı. Onlar isterler mi kollarını bacaklarını koparsınlar, olur olmadık işlerde kullansınlar.

Bazen benim diğer ağaç dostlarımın başına geliyor, duyuyorum, bazen de görüyorum.

Oysa herkes geçen bahar yanıma gelen küçük kız çocuğu gibi duyarlı olsa...

Pıtır pıtır ayak sesleriyle irkildim geçen bahar, her günki gibi sıradan bir bahar günü vermişim tatlı güneşin kollarına gövdemi, üzerimde geçen koca bir kışın mahmurluğu şekerleme yapıyorum.

Saçları iki yanından tokalı, pespembe bir etek üzerinde dünya şekeri bir insancık. Hemen badem dostum geldi aklıma o da böyle olur zaman zaman.

Neyse uzatmayayım yaklaştı koca gövdeme; vay canına sen ne kadar da büyüksün diye inanmaz gözlerle baktı baktı dallarıma, yapraklarıma.

Kalın gövdeme dokunarak döndü durdu etrafımda, derken annesinin sesi duyuldu ;Beni bekle yavrum, düşeceksin!

Korkma anne, dedi ufaklık ağaca tutunuyorum.

Annesi sordu;

Bu nasıl? Sabahtan beri geziyoruz yoruldum, artık seç te eve gidelim.

Yüreğim ağzıma geldi yeni bir tehlikeyle mi karşı karşıyaydım, oysa ne kadar da masum görünüyordu bu şirin kız.

Demek kaderim bu ufaklığın elindeydi, demek o seçecek annesi de uygulayacaktı...

Ah köklerimden sular çekildi sanki, kurudu, ne yapacaklardı bana, yakacaklar mıydı? kesecekler miydi yoksa..

Yalvarsam yakarsam annesine "benim de yavrularım var büyütmem gereken beni ancak sen anlarsın" desem duyar mı? kulak verir mi bana?

Bırakın beni asırlarca yaşarım, senin görmediğin nice atalarını bilirim desem, saygı duyarmı yaşama hakkıma, ah bir dile gelsem...

Ben kendi kendime düşünürken küçük kızın sesi duyuldu "bu harika anne, gördüklerimin en güzeli, bu olsun...

İşte o an çaresiz yavrularıma baktım, naparlar ne ederler bensiz diye endişelendim, yine sıkışınca toprak anam imdadıma yetişir, ona emanet ederim dedim, kendi kendime.

Demek beni beğenmişti, neden ben, toprak ana neden ben, yetmedi mi çektiklerim? bıçakla bile deldiler gövdemi.

Annenin yumuşacık sesiyle kendime geldim, kulak kabarttım onlara...

Önce ondan izin almalısın tatlım, dedi anne.

Bir de izin alacaklar; bile bile beni öldürün mü diyeceğim yani, böyle şirin bir kız napacak şimdi bana...

Güzel, ulu çınar bana birkaç yaprağından verebilirmisin, okulda yaprak baskısı yapacağız da ,öğretmenim kırlarda dolaşıp, beğendiniz yapraklardan bir kaç tane getirin, dedi de.

O tatlı başını yana eğmiş gözlerinin yetmediği ulu dallarıma bakıyordu...

Derin bir oh çekip, rahatlamanın eşliğinde öyle bir titredim ki istemeden de olsa bir sürü yaprağım düştü.

Küçük kız; yaşasın, yaşasın bana bir sürü yaprak verdi, diye hoplayıp zıpladı etrafımda.

Bildiği şarkıları söyledi neşeyle. Bense sevinç ve şaşkınlığı bir arada yaşıyordum, sen böyle tatlı istersin de ben sana yaprak vermez miyim hiç tatlı kız.

Bu insanlar beni vesveseli mi yaptı ne herkesten şüphelenir oldum, iyileri de var işte aralarında beni incitmekten korkan, nazik.

Keşke hep öyleleri gelse, tomar tomar yaprak versem, gölgemle korusam onları, uyusalar köklerimin üstünde.

Biliyorum onlar var, bir yerlerde...


Düzenleyen berduray : 27-10-2008 saat 20:14
berduray Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön