Merhaba,
Sn eskimo örnekleriniz çok iç açıcı.
Ancak ülkemizin birçok kurumunda olduğu gibi, Adalet ve hukuk sistemimizde de bazı işlemeyen noktalar var. Bunu zaten kimse inkar etmiyor.
Ancak düzeltme vaadi ile her başa gelen parti önce hukuku eline alıp düzeltme yapma bahanesiyle hükmetmek istiyor. Ve başarılı da oluyor. Bu günlerde basından örneklerini çok sık izleyebiliyoruz.
Benim esas merak ettiğim, birçok konuda Amerika, İngiltere, Almanya, Belçika ve diğer gelişmiş ülkeleri yakalamışken, bir ülkenin gelişebilmesi ve varlığını sürdürebilmesi için en hayati unsurlardan biri olan hukuk ve eğitim de neden ortaçağı yaşıyoruz? Bunun sebebi nedir?
Hızla gelişen dünyayı yakalamakta ve anlamak için gerekli olan hukuk ve eğitim sisteminde değişim ne zaman yapılacak?
Birkaç münferit olay dışında halkın hukuğumuz ve adaletimize güveni kalmamıştır. Her ne kadar siyasilerimiz ve hukuğu kullanarak işlerini yürütenler, her sıkıştıklarında hukuğun üstünlüğüne güvenimiz tamdır deseler de, kendi menfaatlerine dokunulduğunda ne adalet ne hukuğu tanımamaktadırlar.
Hukuk sistemimiz insanı değil, önce devleti korumaya yönelik yapılandırılmış olduğundan, devlet kademelerine oturabilenler sanki hukuk üstü olmakta ve dokunulmazlıklarını sürdürebilmektedirler. Bu güne kadar makamlarında yaptıkları yanlışlıklardan dolayı yargılanabilen ve ceza alanların sayısı bu koruma zırhından dolayı yok denecek kadar azdır.
İşinizi yanlış yaptığından dolayı bir müdürü, müsteşarı
vb. gibi birini şikayet etseniz bile 4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlerinin yargılanması hakkındaki kanunda belirtilen safhaları geçip, işini yapmayan veya yanlış yapan görevliyi yargılatmak siyasi gücü ve parası olanlar dışında neredeyse imkansızdır.
Her kurum veya amir memurunu koruma ve kollama görevi üstlendiğinden yazışmalar ve soruşturmalar usulen yapılan işler haline gelir. Ve asla netice alamazsınız yaptığı yapanın yanına kar kalır. Birçok memurun yaptıkları işi savsaklamaları, adam kayırmaları, kanunların uygulanmasını engellemeleri ve küstahlaşmaları bu yüzdendir.
Hantal, adalet dağıtabilmekten uzak, ayrıca, dağıtılan adaletin geç ve pahalı olmasından dolayı hakların kaybolduğu bu karışık ve anlaşılmaz hukuk düzeninde vatandaşımızın büyük bir bölümünün hak aramaktan vazgeçtiği de bilinen bir gerçektir. Bu gerçeğe rağmen mahkemelerimiz talebe cevap vermekten çok uzaktır. Hele işi yargıtaya düşenler bazen davanın konusunu bile unutmaktadırlar.
İnsan devlet çekişmesinin en çok yaşandığı alan olan Tapu dairelerinde ve ormanlarımızda da kesin bir devlet baskısı sürmektedir. İstatistikler de bunu doğrulamaktadır.
Kendi verdiği tapuya geçersiz birkağıt muamelesi yapar hale gelen devlet, gelişen dünya düzeninde insana ve haklarına saygı ve insani hakların dağıtımınını yapamamasından ötürü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde en çok ceza kesilen ülkelerden olmamıza sebep olmaktadır.
Saygılar