View Single Post
Eski 24-05-2008, 12:44   #11
Todor
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Şu aralar e-posta olarak dolaşan bir metin.Tartışma gruplarında uzmanlar tarafından anlatılanların doğru olduğu onaylanıyor.

Alıntı:
İçimizdeki Tehlike

Prens Charles'in Türkiye ziyaretini herkes başka bir açıdandeğerlendirdi. Kimi için cami ziyaretleri, kimi için Mevlana hayranlığı,benim için ise ayrılırken uçağına doldurduğu kasalar dolusu sebzeönemliydi.

Koca Prens Türkiye'nin domatesine muhtaç değildi herhalde. Öyleyse bir anlamı olmalıydı bu kasaların.Evet, Prens yanılmıyorsam Kaz Dağı'nda kendisi için yetiştirilen organik sebzeleri ülkesine götürüyordu. Meğer o civarda yaşayan birkaç aile sürekli kraliyet ailesinin sebzesini yetiştiriyormuş ve kraliyet ailesi sadece bu sebzeleri kullanıyormuş.

Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın Kuzey Kıbrıs ziyaretinde Cumhurbaşkanı Talat ile aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini hatırlıyorum;Cumhurbaşkanı Talat, Toptan'a bir yemek sırasında 'Türkiye'de en sonyediğim domateslerin tadı hala damağımda' demişti. Bu konuşma üzerine Toptan, Talat'a 'En kısa zamanda size hormonsuz Anavatan domateslerigöndereceğim' sözü vermişti.

Meclis Başkanı Toptan kendisinden sonra Kıbrıs'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hormonsuz domatesleri emanet ediyor, Cumhurbaşkanı Gül de Toptan'ın bu masum ricasını yerine getiriyordu.

Meclis Başkanı Toptan'ın Ankara'da ancak bir hafta araştırmasonucunda hormonsuz domates bulabildiğini de okumuştum o dönemde. Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?

Gelelim işin teknik meselesine. Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda 115 bin kişi çalışıyor. 70 taneüniversitemiz, 30 tane ziraat fakültemiz, 50 tane tarım araştırma enstitümüz, 10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var.
Buna rağmen Türkiyetohumda tamamen dışa bağımlı.Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail.

Domuz geni yerleştirilmiş domates, AIDS mikrobu bulaştırılmış kavunhaberleri biraz spekülatör olabilir ama İsrail tohumu olayının kesinlikle öbür madalyon tarafı da var.

İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından okumuştum. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bilebulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...

Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.

Gelelim başka doğrulara.

Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok.
Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz. Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu.
Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.

Genetik tohum o toprağ a da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız.

50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor.

Buna en güzel örnek Türkiye'nin patatesdeposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izinverilmemesidir.

Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava...

Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayedezirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor.

Bütün bu acı tabloyarağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.
Ne korkunç. Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak. Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak! Şu anda dünyada İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.
İkincisi de biz olacağız.
EY VATANDAŞ AKLINI BAŞINA DEVŞİR !!! SOR SORUŞTUR, BOŞ DURMA

BU E-POSTAYI KONU HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLMASINI İSTEDİĞİNİZ HERKESE YOLLAYIN

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön