|
Sayın sukranayalp, herzaman bekleriz buyrun.
Saksı adamın oturduğu ağaç, salkım söğüt. Yamadaki yarımdaireler lavantin ve içlerinde bordo mineler-gerçi onlar da verbenadır- var. Yukarı teras yolundaki taşları dereden tek tek topladım ve betona gömdük, oturma ünitesindeki taşları da öyle topladım. Serayı kışın kullanıyorum. Yazın çok sıcak oluyor, yan pencereler açılmasına açılıyor ama yine de çok sıcak-termometre koymuştum sıcaktan patladı-
Sarı yaseminin kokusu bana da pek gelmiyor doğrusu, ama müştemilatın duvarını boydanboya kaplayan ve herdem yeşil olan beyaz yasemin enfes kokuyor. Siz hangi resimden bahsettiniz gül kurusu diye anlayamadım.
Şimdilerde güller ve clematisler coştu, sanki onlara inat edercesine nergisler de açma yarışındalar. Kısa zamanda devreye lillyumlar ve dahliyalar girecek gibi. Ama akşam üzeri iğde ve filbahrinin kokusu o kadar yoğun geliyor ki bilemezsiniz.
Bu renk cümbüşü ve yoğun çiçek kokuları içinde hayattaki salıncaklara uzanarak bülbülleri ve sessizliğin sesini dinlemek büyük keyif. Tabii siz dostlarla beraber paylaşmak daha da keyifli.
|