Konu: Tema
View Single Post
Eski 18-05-2006, 11:09   #25
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
K A M U O Y U N A

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Bursa Barosu ve TEMA Vakfı, verimli tarım arazilerimize yönelik vahim bir saldırıyı kamuoyuna duyurmak üzere 12 Mayıs 2006 Cuma günü İstanbul’da 1907 Fenerbahçe Derneği’nde bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çelik KURTOĞLU, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal YAVUZ, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan GÜNAYDIN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet ATALIK ve Bursa Barosu Çevre Komisyonu’ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. İsmail İŞYAPAN katıldı. 4 kurum bu konudaki ortak görüşlerini kamuoyuna duyurdular.

Toprağı koruma sürecinde toplum yararını savunan
SİVİL TOPLUMUN YASAL YETKİSİ ELİNDEN ALINIYOR.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Bursa Barosu ve TEMA Vakfı, toplumun geleceğinin en önemli güvencesi olan ülke toprak kaynaklarının amaç dışı kullanımlarla talan edilmesi girişimlerine, her koşulda inançla bilinçle karşı durmayı, ulusal ve toplumsal sorumluluk ve ödev bilmektedir. Bu kuruluşlar ülkemizin çağdaş yönetimi açısından; sivil toplum kuruluşlarının kamu yönetimi sürecine sorumluluk anlayışıyla katılımlarını, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin olmazsa olmaz temel koşulu saymaktadır.

TEMA Vakfı girişimi ile ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Üniversiteler, Hukukçular, her düzeyde Bürokratlar gibi geniş bir katılımla hazırlanan ve bilinen adıyla TOPRAK YASASI bunun en son örneğidir.

Kamuoyuna üzüntüyle duyurmak isteriz ki: kısa bir süre önce bize ulaşan ve bir örneği Ek’te bulunan yazıdan da anlaşılacağı üzere, Anayasa’nın 44 ve 45’nci maddelerinde “Devlete ülke topraklarının korunması” görevi verilmesine rağmen, Devleti yönetmek için seçilenlerden oluşan Hükümet ve onun atadığı üst düzey yöneticiler, bu görevin gereğini yapmak yerine, adeta verimli tarım arazilerinin talanına hukuksal kılıf hazırlama ödevini yüklenmiştir.

Üstelik; devlet adına Başbakanlık bu süreçte kamu yararını savunan sivil toplum kuruluşlarının sorumluluk taşıyan çabalarını talihsiz bir yaklaşımla “bertaraf edilmesi gereken olumsuzluklar” olarak nitelenmektedir. Bir yandan “bu engelin(!) aşılması”, bir yandan da “5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun Geçici Madde-1’i ile izinsiz yatırımlar için getirilen af süresinin uzatılması yönünde değiştirilmesi” açıkça bu yazı ile emredilmektedir.
Bu Yasanın toprağı koruyucu hükümlerine rağmen “Bu ülkenin fabrikaya da ihtiyacı var” türünden çarpıtmalarla, verim yeteneği düşük niteliksiz geniş araziler dururken, esasen ülkemizde son derece sınırlı olan verimli tarım arazileri, giderek artan bir talan saldırısıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Toplumun yaşam güvenliği için zorunlu olan üretimin, ancak verimli arazilerden sağlanacağı gerçeği görmezden gelinmekte ve kamuoyu aldatılmaya çalışılmaktadır.

Bilinmelidir ki; Toprak varlığımızın ancak üçte biri tarıma uygundur ve bu alanın da ancak üçte biri verimli tarım arazisidir.

Bilinmelidir ki; toprak yoksa sanayi yoktur, üretim yoktur, kalkınma yoktur, yaşam yoktur.

Ve yine bilinmelidir ki; bir avuç toprak üretilemeyen bir kaynaktır.
Cargill Firmasının yatırımına olanak sağlayan İznik Gölü Çevre Düzeni Planı Danıştay 6. Dairesinin 26.11.2002 tarih ve E:2002/4839.K:2002/5652 kararıyla iptal edilmiş ve bu karar İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca onaylanmıştır. Plan yargı tarafından iptal edildiğinden, Cargill Firması yatırımının hukuksal dayanağı da ortadan kalkmıştır.

Danıştay’ın KESİNLEŞMİŞ İPTAL KARARINA rağmen, söz konusu yatırıma hukuksallık kazandırmak amacıyla; 4737 sayılı Özel Endüstri Bölgeleri Kanununda 22.6.2004 tarihli ve 5195 sayılı Kanunla gerçekleştirilen değişiklikle Cargill firmasının yatırım yaptığı arazi Bakanlar Kurulunun 5.7.2005 tarih ve 2005/8944 sayılı kararıyla “Özel Endüstri Bölgesi” ilan edilmiştir.

Bu karar üzerine açılan yeni davada; “hukuka aykırılığı belirlenmiş imar planlarının geçerli sayılması yolunda yargı kararlarını etkisiz kılacak yasal düzenlemelerin de yapılamayacağı” gibi gerekçelerle, Danıştay 10. Dairesi tarafından 8.2.2006 tarihinde Cargill Firmasının yatırım yapmasına olanak sağlayan Bakanlar Kurulu Kararının yürütülmesinin durdurulması kararı verilmiştir.

Başbakanlık tarafından Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderilen yazı ile Anayasanın 44 ve 45’nci maddeleriyle ülke toprağını korumakla ödevli kılınan Hükümetin en üst organının, toprağı talan ettiği yargı kararıyla belgelenen bir yabancı yatırımın sürmesi amacı ile bu firmanın da katıldığı toplantılarda çözüm arama çabası içine girdiği açıktır.

Anayasanın 6’ncı maddesinde dile getirilen “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.” temel ilkesine rağmen, Hükümetin yabancı bir kuruluşun yararı için ve o kuruluşla birlikte hukuk dışı çözüm arama çabası, kanımızca açık bir ANAYASA İHLALİ girişimidir.

T.C. Başbakanlığının ;
- yabancı bir firmanın ofisi anlamına gelecek biçimde kullanılması,
- yabancı firmalara verimli arazileri pazarlayan bir konuma düşürülmesi,
ULUSAL EGEMENLİK İLKESİ bakımından da kanımızca ürkütücü ve ibret vericidir.

Bu ülkede ulusal doğal varlıklarımızın korunmasını toplumsal bir görev sayan yurtsever yetkililerin, görevlilerin ve siyaset insanlarının, her koşulda var olacağına içtenlikle inanıyoruz.

Kuruluşlarımız ulusal egemenlik ilkesine, demokratik sorumlu sivil katılımcılığa ve ülke yararlarına aykırı bu girişimlerin geriletilmesi ve gündemden çıkarılması için, demokratik olanaklarını kullanmakta kararlıdır.

Kamuoyunu toplumsal sorumluluk yaklaşımımıza, omuz vermeye ve çabalarımıza destek olmaya çağırıyoruz.

Saygılarımızla,


EK : Başbakanlığın Yazısının Fotokopisi

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön