Gerekirse Balkonumuzda Tohum Yetiştirebiliriz
Merhaba,
ABD,AB,NATO,G7, vs.
Kim, bu Dünyanın nimetlerini elde ederek kendi halkına sunmak istemez ki. Adamlar da onu yapıyorlar.Kızmamız gereksiz.
Globalleşelim,Küreselleşelim diye kimsenin karşı çıkamayacağı insancıl laflarla ortaya çıkarak sömürünün alasını yapanlara karşı her zaman uyanık olmamız gerektiğini zaten bilmiyormuyuz? İşte bu da bir başka türlüsü
Hayat tekerrürden ibarettir. Her yüzyılda başka objeler,malzemeler,madenler,
eşyalar,cisimler,bitkiler,yiyecekler vs.ler öne çıkmıştır. Ve bu güçleri ellerinde bulunduranlar ile ele geçirmek isteyenler arasında kıyasıya bir yarış başlamıştır.
Soğuk savaş dönemlerinde casuslar ile, sıcak savaşta ise askeri güç ve modern silahlar ile bu iş sürüp gitmiştir.
Elinizde kıymetli bir malzeme varsa tehlikedesiniz demektir. Bir düşünün güçsüz biri ,karanlık bir sokakta elindeki altın dolu bir çuvalı ne kadar koruyabilir. Mutlaka daha güçlü olan çuvalı ele geçirmek için uygun zamanı kollayacaktır.
Zamanımızda ise petrol,silahlar ve diğer malzemeler önemini yitirmiş durumdalar. İnsanlar bir sürü silaha sahipler ama yiyecek yemekleri ve içebilecek suları azalmakta.
Türkiye Cumhuriyeti her zaman kendine yetebilen ülkeler sınıfında yer almıştır. Birtakım dış oyunlar ve spekülasyonlar ile bu gerçek kullanılarak aleyhimize durumlar yaratılmışsa da. Bizim suyumuz da var yiyeceğimizde.
Yiyeceğimiz, köylümüzün içine düşürüldüğü en kötü kriz durumlarında bile kendimize yetmiştir.Buna hayret eden dış güçler elimizdeki kıymetli toprağa sahip olmanın yollarını aramaktadır. Bu sefer de tohumlarımızı yok edip tüketerek tohumculukta da kendilerine bağlı bir duruma gelmemizi ummaktadırlar.
Ama yine farkına varmadıkları bir husus var. Yedi cihanın ordularını sadece kuru ekmekle yenmeyi başaran bir ulusun evlatları olarak, bu krizin de üstesinden geleceğimizi bilmiyorlar.Bu anlatacağım gerçek bir hikayedir.
Anneannem Saniye Dursun 1940 larda yiyeceği bitince önce tanelerini kullanarak mısır unu yapmış taneleri de bitince,mısırın koçanını öğütüp un haline getirmiş ve ortaya çıkan un ile ekmek pişirmiş ve çocuklarını beslemeyi başarmış.. Anneannem öldükten sonra tahta sandığında tülbentlere sarılı değişik tohumlar bulmuştuk. O zaman bizim için bir önemi olmayan tohumların değerini şimdi idrak edebiliyorum.
Ülkemizin bir zenginliği de herşeydeki çeşitliliğidir. Bildiğim kadarıyla, Meyvede,
sebzede,ağaçta,bitkide,kuşta,böcekte tüm avrupadaki ülkelerde bulunan çeşitlerden daha fazla çeşidimiz var.
İşte şimdi biz Anneannelerimiz gibi, Dedelerimizden kalan bazı çeşitler ile ilgili tohumları temin edip saklayarak, bu görevi yerine getirebiliriz. Mesela Çanakkale yöresinde yaşayanlar o sulu muhteşem domatesin çekirdeklerini bir bezin üzerinde kurutup saklayabilirler. Tekirdağdakiler o tatlı kavunlarının ve ayçiçeklerinin.İzmirdekiler Üzüm ve İncirin. Kayseridekiler kayısının,
Trabzondakiler Fındığın ve hurmanın. Amasyadakiler elmanın, Vatanımızın her yanı zenginliklerle dolu.
Hiç de zor bir iş olmadığını, uygulamaya başladığınızda anlayacaksınız. Ben balkonumda fıstık çamı ve diğer birsürü çeşit ağaç yetiştirebildiysem. Eminim, siz çok daha fazlasını yapabilirsiniz.
Hiç olmayacakmış gibi bir proje değil. Çok zamanınızı da almayacak .Sadece birkaç dakikanızı ayırmanız bile birçok tohumun bir dahaki seneye verdiği ürünü görmenize yetecektir.
Peki bu kadar büyük olan bir ülkede birkaç kişinin çabası yeterli olacak mı? Tabi. Önce her şehirde veya bölgede belli insanlar öne çıkacak. Mesela ilk başta,Çanakkale Domatesi için Önder'e, Amasya elması için Mustafa'ya müracaat edilecek. Sonra talep çoğaldıkça, zaten herşey keniliğinden gelisir. Talep oldukça Devletin kurumları ve özel sektör de işin içine girecektir.
Bu gün büyük marketlerde sırf üzerinde hormonsuz veya arılı yazdığı için iki üç katını ödeyerek aldığımız domatesler acaba ne kadar sağlıklı ?
Kısaca, hem ülkemiz eski tatlarını kaybetmeyecek, hem de dış güçlere karşı işbirliği yaparak tohum varlığımızı kaybetmeyeceğiz. İstediği kadar kanun çıkarsınlar. Balkonuma kimse karışamaz.
Saygılar
|