İnsan hayatında yolunda giden her şey bir sağlıklılık halidir. Bu durum insanın kendi bedeniyle, çevresiyle ve diğer canlılarla ilişkisinin her zaman iyi olması şeklinde de açıklanabilir. Bu ilişkiler içerisinde iyi olandan sapma ya da aksama hastalıklı olma durumunun da başlangıcı haline gelir. Sürekli ve hızlı bir gelişme gösteren teknoloji, çevre kirliliği, stresle iç içe olan yoğun çalışma ve iş ortamları, günün bitiminde yorgunluktan perişan olmuş bir bedenin eve sürüklenmesini neredeyse kaçınılmaz kılıyor. Bu hengamenin içinde adeta yoğrulan insan vücudu da elbette bir takım hastalıklara davetiye çıkartmakta gecikmiyor Kendi vücudumuzla ve çevremizle olması gereken ilişkinin dışına çıkıp, yabancılaştığımız ölçüde yakamıza yapışacak olan hastalıklardan kurtulmamız imkansız hale geliyor.
Amacımız hastalıkların tedavisinden ziyade bize bahşedilen imkanlarla tabii dengeyi ve iç dengemizi bozmadan hastalığa yakalanmamak. Yani bir anlamda koruyucu hekimliğin de temel mantığı.Tanıdığımız ve hakkında bilgi sahibi olduğumuz şeylerin bizi asla korkutamadığı açık bir gerçek. Çünkü bilmek, imkan dahilinde durumu kontrol edebilmeyi de beraberinde getirir. Tanıttığımız ve hiç birinize asla yabancı olmadığını düşündüğümüz bitkiler ve yiyeceklerin vücudumuzda nelere yarayacağını bildiğimizde, bünyemizin ihtiyacına göre o gıdalardan kimi zaman yoğun olarak, kimi zaman aralıklarla yararlanma yoluna gidebilecek ve bu bitkileri ve gıdaları tanıyarak, giderek çok daha bilinçli bir beslenme düzenine geçmek suretiyle sağlığımızı korumada çok önemli bir adımı da atmış olacağız.
Dünya halk tıbbında, bir yörede görülen hastalığın mutlaka o yörede ilacı olduğuna inanılır. Dört mevsimin neredeyse aynı zaman diliminde yaşanabildiği ve her çeşit bitkinin yetiştirilebildiği ülkemizde her türlü hastalığa iyi gelebilecek bitkilerin bize bahşedildiğini bilmek bu topraklarda yaşayan insanlar için bir güven ve sevinç vesilesi olmalıdır..
http://www.minyaturk.com/