Sayın Hassoman, verdiğiniz bilgiler olaya daha net yaklaşmamı sağladı.Bunun için de teşekkür ederim..
Şirket ismi kullanmadım ilk mesajı yazarken çünkü şirket yetkililerini tanıyorum ve firma olarakta kişisel kötü bir bakışım yok doğal olarak.Fethiye 'nin de önde gelen bir firmasıdır.
Yalnız; senelerce belki de Türkiyenin en büyük firmalarından birinin çimento fabrikasının çok yakınında yaşadım.
Normal şartlar altında gece filtre takmaları gerekir bu bacalara..Türkiyenin en zengin insanları listesinde ilk beşe girebilecek isimler arasında bulunan o firma yetkilileri bile o filtreyi çok maliyetli bulduklarından o fabrikaya takamadılar..Gündüz takılan filtre (çünkü yasal denetimler gündüz yapılabiliyor) gece açıldığından kimse başedemedi onlarla İstanbul gibi bir yerde.
Biz çocukken daha geceleri çamaşır asılmayacağını bilirdik orada çünkü gece ıslak astığınız bir çamaşır sabahleyin kazık kesmiş bir halde olurdu..Yani diyelim ki bir gömlek astınız sabahleyin kolları açık ve betonlaşmış gibi olduğundan gece astığınız çamaşırı gündüz tekrar yıkamak zorunda kalırdınız.Pencerelerimizi de gece açmazdık yazın bile..
Evlerin damındaki kiremitler kırmızı değildir o civarlarda, hepsi gridir..Soluyup yuttuklarımızı düşünmek bile istemiyorum..Tek fark şu olabilir orası deniz kenarında deniz rüzgarlarına açık bir yerdi..Üzümlü bir ova, hem de her tarafı dağlarla çevrili bir ova.Bacadan çıkan her duman yayılana kadar direk Üzümlü ve çevresinin üstüne çökecektir.Artık gelecekte İngilizlerin dava etmesinden tutun,Fethiye' nin turizm konusunda gerilemesine kadar bir sürü problem olacaktır. Nasılsa orada bir fabrika var diye de devamı geleceğini de düşünüyorum..
Ben bunu İstanbulda yaşadım.Ne yazık ki turizm değerleri yüksek olan böyle bir yerde böyle bir başlangıç görmeye içim elvermiyor.
Organik tarım ya da turizm yapılabilecek güzellikte bir potansiyele de gidip fabrika kurmayı hangi ekonomik bakışla yaptıklarını da anlayamıyorum
