Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oyaman
Herkes kendi cebine oynuyor artık bu ülkede .Yıllarca kendi sütünü üretip tüketen annelerimizin 70 - 80 yaşından sonra bile anca rastladığı kemik erimesi acaba hangi yaşa indi .
Enteresan olanda adına sokak sütü denmesi .
|
Bu çıkışınızda çok haklısınız, çünkü bundan 20-30 yıl öncesine kadar bu ülkede suni gübre ve suni yemler bu kadar yaygın değildi; hormon takviyeleri, kimyasal katkılar ise hiç yoktu. O yıllarda hayvancıklara tümüyle doğal yolla elde edilmiş olan buğday kırması, arpa, yulaf, saman, kepek verilirdi, pancar küspesi yedirilirdi. Diz boyu türlü çeşit otu olan meralarda, yemyeşil yayla ve ovalarda otlatılırdı, gürül gürül akan pınarların yalaklarından su içerlerdi. Çobanlar kepenekleri omuzlarında her dertden azade, aşkın elinde biçare kaval çalarlardı. O yıllarda 'helal kazanç' diye yerleşik bir kavram, etkin bir toplum çekincesi vardı.
Şimdi, sokak sütçülerini ve onların beslediği hayvanları kim denetliyor? Ağustos ayında bile güneş tepedeyken 35-40 derece sıcaklıkta bütün semti dolaşan sütçünün pikabının üstünde bulunan tankerdeki süt neden hiç kesilmez?
Önlem olarak üzerinde sadece bir plaj şemsiyesi var!..
hayvanlarını Yerleşim alanları içindeki derme çatma ahırlarda suni gübre, yurda kaçak sokulmuş horman takviyeleriyle ve küflü ekmek artıklarıyla besliyorlar. Ne merası, ne yaylası...
Hayvanlar otoban kenarlarında egzos dumanları içinde otlatılıyor.
sıl benim dehşetle tanık olduğum olay şu: müşterileri olan hanımlar evlerindeki küflenmiş bayat ekmekleri poşetlere doldurarak bu sütçülere veriyor. Sözüm ona iyilik yapıyorlar. Hayvanlar bu ekmekleri yediklerinde o küf bakterileri süte geçmez mi hiç?
Hadi, minerallerin, enzimlerin heba olmasına, faydalı mikrop ve bakterilerin hepsinin ölmesi pahasına zararlılardan kurtulmak için sokak sütünü kaynattık da kaynatık diyelim. Peki içine katılmış olan kesilmeyi önleyici, yoğunluğu ve miktarını artırıcı kimyasalları hangi yolla yok edeceksiniz?..
Evet, sütümüz ve suyumuz yavaş yavaş yabancı tekellerin eline geçiyor. Ne Atatürk Orman Çiftliği'nin, ne de SEK'in sütü eskisi gibi değil artık. Yani diyeceğim, piyasadaki fiyat ve kaliteyi belirlemede devletin eli özelleştirme gerekçeleriyle geri çekildi... (Yorumumuzun bundan sonrası siyasete gireceğinden ve muradımız da bu olmadığından burada kalıyorum)
İşimize gelse de gelmese de artık fiyatı ve kaliteyi serbest piyasa koşulları belirleyecek!.. Siz, bu dev sermaye gruplarının sokak sütçülerinin rekabetinden korktuklarını mı sanıyorsunuz?
Yapmayın Allahaşkına.
Aslında boşuna tartışıyoruz gibi geliyor. Sokak sütçülerinin sonu eninde sonunda bakkallara benzeyecek.
Ferhan Şensoy yeni bir oyun yazar artık:
"Kahraman sokak sütçüsü, süper pastorize olmuş süte karşı"