View Single Post
Eski 27-12-2007, 11:56   #629
hassoman
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Nevsune demiş ki:Bu kadar uzun bir yazıyı okuma zahmetine katlandığınıza göre, gerçekten dilimize değer veriyor olmalısınız. Teşekkür ederim.


Asıl ben teşekkür ederim sevgili Nevsune,

Yazacaklarımdan dolayı kimse alınmasın demiyorum; sözüm ortaya olacak...
Alınması gerekenlerin alınması için yazıyorum zaten...

1980 sonrası bu toplumun çoğunluğuna ne olduysa oldu!..
Öğrenmeye karşı direnç gösteren, yanlış tutum ve davranışlarını umursamayan; kendisine, başkalarına, doğaya karşı, kısacası yaşama karşı özensiz bir çoğunluk şehirleri ele geçirmiş durumda...

Toplumsal değerlerin sadece tüketilen nesnelere göre anlamlandırıldığı ve yüceltildiği sancılı bir dönemi yaşadığımızın farkına varan ancak bir avuç insan var. Zaten onlara da bu çoğunluğun hangi aşağılayıcı ve dışlayıcı gözle baktığı belli.

Bazı kurum ve kuruluşlar, toplum içinde kültürel talebi yaratabilmek için çok uğraş verdiler, veriyorlar... Bu ülkede bedava, sigara fiyatına çok ciddi konserler, sahne oyunları halkın ayağına kadar gidiyor. Orada çalan, söyleyen, oyunlarını sergileyen sanatçıların kendilerini yetiştirmek için bir ömür boyu emek vermiş olmalarını umursamayanlar bir takım lümpenleri sanatçı diye alkışlamaktan geri durmamaktalar. Halkın içinden çıkarak kendi kültürümüze yaslanan ve ona göre kendine biçim vermeye çalışan sanatçılarımızı ise yoldan çıkararak yozlaşmalarına sebep olmaktalar. Ödün vermeden kültüre bağlı kalan bir avuç naif sanatçımız şükürler olsun var elbette. Ama sayıları giderek azalıyor, arkası yok!..

Daha dün gece bir yarışma programında üniversite mezunu bir kızcağımız ne Nasreddin Hoca'nın yoğurt çaldığı gölün adından, ne suyun kaldırma gücünden, ne Arşimet'ten haberi vardı. Kendini radyo programcısı olarak tanıtan bir başka eğitimli kızımız ise ‘Teşbihde hata olmaz' sözündeki teşbihin, ‘sanat’ olduğunu söyledi. Oysa dört seçenekli cevap anahtarında ‘benzetme’ vardı. Televizyon programlarında kullanılan dil kuralsız, yanlış, bozuk, akıllara ziyan … Haber spikerlerinin çoğu kelimeleri yanlış ünlüyor, yanlış söylüyor…,

Yapmayın arkadaşlar!..
Siz bari yapmayın…

Doğru konuşmak, doğru yazmak çok ama çok önemlidir… Siz istediğiniz kadar doğru düşünmüş olun. Bunu doğru anlatamadıktan sonra düşüncenizin doğru olmasının önemi kalır mı? Sadece özen bekleniyor sizden. Öyle aman aman bir çabaya da gerek yok üstelik.

Evet haklısınız biz öğrenme konularının hepsini sıkıcı bir ders konusu olarak algılamış ve öyle bellemişizdir. Okulu bitirdiğimiz an öğrenmenin sıkıntısını da üzerimizden attığımız için sevincimizden deli oluruz. Bu yüzden bir daha kitap ve defter yüzü açmayız. Ya böyle bir şey olabilir mi? Bu sitede yazım kurallarına gösterilen özene destek olmak yerine böylesi direnmenin başka bir anlamı var mı Allahaşkına!...

Evet konunun gereği uzun olan yazımı Konfüçyus’un şu sözüyle bağlıyorum:

“… Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk iş, hiç kuşkusuz dilini gözden geçirmek olurdu.
Çünkü dil kusurlu ise, sözcükler düşünceyi iyi ifade edemez.
Düşünce iyi ifade edilemezse, görevler ve hizmetler gereği gibi yapılamaz.
Görev ve hizmetin gerektiği şekilde yapılamadığı yerlerde âdet, kural ve kültür bozulur.
Âdet, kural ve kültür bozulursa adalet yanlış yollara sapar.
Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez.
İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir !.. “


Düzenleyen hassoman : 27-12-2007 saat 12:42
hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön