Bu konuda Mythbusters (Discovery Tv'de yayınlanan ve halk arasında inanılan şeylerin gerçekliğini deneylerle inceleyen bir program) araştırma yapmıştı. Bitkilerin hislere sahip olup olmadığını incelemeye çalıştılar elden geldiğince tabi. Yanlış hatırlamıyorsam kısaca şöyleydi:
Adam boyunda bir salon bitkisi bulup hertarafına insanlar için kullanılan ve biyolojik birkısım tepkileri ölçen yalan makinesi nevi'nden bir alete ait elektrotlar bağladılar. Sonra da bitkiye bağırıp çağırmaya ve ona vurmaya başladılar. İnanır mısınız bilmem ama o ana kadar sakin duran ibre kımıldamaya ve kağıdı karalamaya başladı. Hadi bu fiziksel etkiye verilen tepki diyelim. Peki şuna ne diyeceksiniz.
Adam bitkinin karşısına geçti ve onun hakkında korkunç şeyler düşünmeye başladı. Örneğin onu fırına atıp yaktığını veya parçalamaya başladığını hayal etti. Bu hayallerinin zamanını elinde bulunan anahtara basarak kaydettiler. Sonra da zaman çizelgesinde bitkinin verdiği tepkileri ve anahtara basılma anlarını karşılaştırdılar. Yine inanır mısınız bilmem ama bitki tam olarak adam kahredici şeyler düşündüğü anlarda ibre kağıdı karalamış, yani tepki vermişti, belki de korkmuştu.
Daha bitmedi, bir sonraki aşamada elektrotların bağlandığı bitkinin yanına başka bir bitki getirip ona işkence ettiler. Sonuçta bitki, bizim ölçebildiğimiz kadarıyla tabi, eziyet gören kardeşini kendince yine hissetti.
Çocukluğunuzdan hatırlarsınız, bir kabahatiniz olduğunda, babanızın bir bakışı bile size ne etkiler yapardı. Gözlerine baktığınızda onların yüreğini okurduk, seviyor mu, yoksa kızgın mı o anda. %100 ispatlanması mümkün olmasa da sanırım bitkiler de, tıpkı yüreği temiz bir çocuk gibi düşüncelerimizi okuyor, mutlu oluyor veya strese giriyor, üzülüyorlar.
Bitkileri seviyorum, onların canlı olduğunu hissediyorum, bu dünyada boşuna ve sebepsiz varolmadıklarına inanıyor, üzüldüğümü veya sevinçli olduğumu hissettiklerini düşünüyorum.
|