Sevgili Sanal Gezginler,
Geçen hafta Cuma-Pazar 3 gün süren bir kaçamak yaptım. Niyet Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden 1986 yılında mezun olmuş bir grup arkadaşla koyu bir muhabbet, eskileri anmak, ertesi sabah nasıl uyanırım demeden yemek ve içmekti. Benim için bu kısım da çok önemli ama bunun yanında biraz nefeslenmek, gözlerimin pasını silmek ve civarı belgelemek için de bir fırsattı.
Ev sahibimiz Devrek-Zonguldak da görevli bir doktor arkadaşımız olan sevgili Vedat'tı. Vedat arkadaşımız bize Zonguldak’da (Bakacakkadı-Gökçebey) Yüzüncü Yıl Hizmet Köyü’nde (
www.100yilataturkhizmetkoyu.com) yatacak yerleri ayarlamıştı. Ben Cuma sabah erkenden yola çıkmaya karar verdim. Böylece daha çok gezme-görme şansım olacaktı. Nihayi hedefim olarak Yenice Ormanlarını seçmiştim.
Yenice Ormanları, Dünya Ormancılık Örgütü FAO’nun Dünya üzerinde belirlediği Mutlak Korunması gereken alanlar içinde bulunuyor (100 adet sıcak noktadan 9 adeti Türkiye’de bulunmakta).
Gökçebey’e Bolu’dan, yeni açılan tünelden gitmek yolu zaman olarak kısaltacak ama yolun kısalmasını isteyen kim? Tek sıkıntım hava. Hava durumu kötü gözüküyor; bol yağış ve sağanak var. Yenice Ormanlarını gözüme kestirdim ama doğa ile oyunda olmaz. Yenice Ormanları ile ilgili olarak yaptığım araştırmalarla teori tamam da, pratik yok. 82.000 Hektarlık alana nereden girilir, nasıl çıkılır bilen yok. Bir haftadır çalışıyorum hala ne yapacağımı bilemiyorum.
Perşembe günü Yenice Orman İşletmenin telefonunu bulup, telefona çıkan görevliye derdimi anlattım ve yardım istedim. En sonunda Ahmet Şükrü Elbir isimli bir arkadaşa bağladılar. Ona da derdimi kısaca anlattım. Konuya çok hakim olduğu her halinden belli olan Ahmet Bey hayatımın teklifini yapmasın mı ? “ Biz Yenice Ormanlarında hayvan envanter çalışması yapıyoruz. Saat 05:00 gelmek şartı ile bize katılabilirsiniz. Böylece kendi başınıza gezme şansınızın olmadığı yerleri de görebilirsiniz” dedi. Haydi bakalım! Teklife bak. Hiç istemez miyim Ahmet Bey, hiç istemez miyim? Telefonun diğer ucundaki ben, şaşkınlıktan çabucak kurtulup “tamam” dedim. Tek sorun Cuma gününe yetişmek mümkün değil. Cumartesi günü için sözleşip, teşekkür ederek telefonu kapattım.
Yenice Ormanları tamamdı. Kısacık ama çok güzel ve özel olacağı kesindi. Yeni sorun Cuma günü tamamen boşa çıkmıştı, tüm gün ne yapacaktım. Toplantıya katılan diğer arkadaşlardan da yanıma arkadaş olan yok. Dahası en iyi yol arkadaşım, hanım da yanımda yok. Kaldık tek başımıza. Haydi bakalım, sabah ola hayrola…..
Cuma günü saat 07:00 da direksiyonun arkasındaydım. Bir tek rotam belli İstanbul’dan Düzce ve oradan da Akçakoca, Alaplı, Ereğli, Zonguldak üzerinden kalınacak tesise gideceğim. Haritada(
http://mercedes.infotech.com.tr/rtext.asp) 336 km ve 5 saat gösteriyor (resim 1). İstanbullu yeni yeni yollara düşüyor. Ne güzel ! birkaç gün bu kalabalıktan kurtuluyorum diyorum kendi kendime. İstanbul'dan Devrek'e üç günlük vardiya için yollardayım.
İlk durağı yaklaşık 150 km sonra Sapanca da vermeye karar verdim. Kararı vermemde gölü hiç bu kadar sakin görmemem etkili oldu. Güneş fotoğraf için en güzel zamanda, buradan mutlaka güzel fotolar çıkar dedim. Yağışlı denen hava da “Havayı Koklayan Adam’a” inat günlük güneşlik. Otobandan çıkıp hem kahve içebilecek ve hem de fototğraf alabilecek sahilde bir yer aradım. sonunda buldum. İşciler yeni yeni temizlik yapıyorlar. Bir çay istedim ama o saat için çay biraz lüks kaçmış gibi bir bakış sonrası kahveye de razı olduğumu söyledim. Garson kardeş gider gitmez de teşkilatı açıp fotoğraf çekmeye başladım.
Martılar, göçmen kuşlar havada turlamaktalar. Gölde balıkçıllar, karabataklar sanki tören geçidi yapıyorlar. Kuşlar bile en güzel halleri ile çevremdeler. Bastım deklanjore, zaman zaman da soğumuş kahveden yudumlar alıyorum (foto 1-4). Güzel başladı vardiyam güzel…
