cemal.S'nin mesajında sözünü ettiği Toros sediri ile ilgili tam da dün bir yazı okumuştum. Bir kısmını sizlerle paylaşayım.
Yazı, Bilim ve Tekniğin bu ayki sayısında, Eğirdir Orman Fidanlığından Cemal Gültekin tarafından yazılmış.
"...Katran (Toros sediri) çok eskilerden bu yana gelen uzun ve hazin öyküsüyle, tarihin akışı içerisinde önemli roller üstlenmiş. Doğu Akdeniz ve Mezopotamya "Eski Dünya" diye adlandırılır. Buradan uzaklaştıkça dünyanın sınırına varılacağı düşünülürdü.
İşte buralarda "Lebiderya" denen bir ırmak, çepeçevre dolaşarak her şeyin sınırını oluşturuyordu. Bu coğrafya içinde üzerleri geniş katran ormanlarıyla kaplı Lübnan Dağları, Anti-Lübnan Dağları, Hermon Dağı, Amanos Dağları ve Toros Dağları yer alıyordu. Bu konumu ile katran eski dünya ve tüm Akdeniz coğrafyasında bulunan uygarlıkların gelişimine olağan üstü katkıda bulundu. Tüm tapınaklar, mezarlar, tabutlar,mobilyalar, saraylar, lüks evler, donanmalar çoğunlukla ondan yapıldı.
Bu süreçte, diğer dağlardaki katranlar yok olduğu gibi; Toros Dağlarından Akdenize dökülen Dim çayı, Alara çayı, Kö
prü çay, Kargı çayı, Manavgat çayı ve Dalaman çayı havzalarındaki tüm katran ağaçları da kesildi ve su yolları kullanılarak Akdeniz'e, oradan da gemilerle dünyanın diğer merkezlerine taşındı. Binlerce yıl süren aşırı kesimler sonucu insanların ulaşamadığı Toros Dağlarının sarp yamaçları dışında katran ormanı kalmadı. Günümüzde Lübnan'daki katran ormanlarından geriye sadece 400 adet ağaç kalmıştır. Buna rağmen, katran ağacı Lübnan Devletinin bayrağı olarak kabul edilmiş bulunuyor. ..."
Yazının devamından; 1950'li yıllarda Toroslarda en kalın katranı kesebilen ormancıların övgülendiğini; Gılgamış'ın katran ormanları bekçisi Humbabayı bu katranlar için öldürdüğünü ( ve yanlış hatılamıyorsam Dünyanın sonunun gelme başlangıcı olarak o anın gösterildiği .Çkrdk.);
bu kadar büyük tahribat karşısında İmparator Hadrianus'un bu ağaçların kesimine sınırlama getirerek , bugün bile görünebilen sınır taşları koydurttuğunu;
fiziksel özelliklerini, fidanından ve tohumlarından üretim şeklini, Türkiye'deki bölgelere göre yayılış düzenini öğreniyoruz.
Çok güzel ve uzun bir yazı. Henüz bu ayın dergisi-sayısı olduğu için tümünü okumanızı öneririm.