Kahvaltının sonuna doğru hava değişmeye başladı, güneş bulutların arasına girdi. O sırada balkona doğru gelen kırlangıçlar dikkatimi çekti.
Çimler sulanırken onlarcası fıskıyelerin altında vals yaparak uçuşuyorlardı bu manzara hep hoşuma giderdi ama hiç bu kadar yakınımıza gelmezlerdi.
Başımı kaldırınca niyetlerini anladım, bizim balkona yuva yapmaya niyetlenmişler.
Dört beş sene evvel de ön kapının girişindeki sensörlü tavan lambasının hemen yanına yuva yapmışlardı. Yuva bitmiş içinde yumurtaları var nasıl dokunabilirsin, bıraktık tabii.
Kapı önü hiç temiz kalmadı, pislikeri, çalı çırpılar yüzünden hergün hortumu uzatıp yıkıyorduk, daha sonra lamba da yanmamaya başladı. Neyse yavrular büyüdü, yuvadan uçtular ve göçtüler.
Yuvayı yıktığımızda sensörlü tavan lambasının hali berbattı, mecburen yenisini alıp, tavanı boyatıp lambayı değiştirdik.
Şimdi bütün yazı geçirdiğimiz balkona niyetlenmişlerdi hem de beş altı yuvalık yerleri belirleyip ilk çamur temellerini atmışlar.
" Aman Oğuz buna müsaade edemeyiz, bütün yaz canımız çıkar, yuva yapmadan halledelim" dedim. Merdiveni alıp yapış yapış çamurları temizledim, hortumla yıkadım.
Öyle de inatçılar ki, ben mutfakta uğraşırken yine yuva inşaatına başlamışlar, yeniden hortumla yıkadım ama baktım ki olacak gibi değil, hareketli bir şey koymam gerekir.
Çocukların doğum günü partileri için aldığım süsler, balonlar vardı. Hemen on tane balonu şişirip onların belirledikleri yerlere astım. Merdiven tepesinde balonları asarken bir yanda da gülmeye başladım; köydekiler bana boşu boşuna deli gözüyle bakmıyorlar, şimdi bu balonları görseler ne düşünürler dedim.