Hava yine yağmurlu, sabah erkenden kalktım baktım hava açık yağmur yok, hemen bahçeye çıktım. Niyetim açmış gülleri kesmekti, saat henüz 06:00 olmuştu, eldivenlerimi giydim ne olur ne olmaz arı olabilir başım derde girmesin. Makasımı ve çöp torbamı alıp işe koyuldum.
Beyaz ve somon güllere geldiğimde meşhur dozdozlarla karşılaştım hemde yüzlercesiyle.
Bunlar güllerin belalıları; gül yaprakları arasından gülün ortasına kadar gelip erkek organlarını yiyor ve gül gonca ise açamıyor açmış gül ise delik deşik ve çok çirkin görüntüde oluyor.
Bildiğim kadarı ile topraktan çıkıyor, kanatları var uçuyor. Daha önceki senelerde de çok uğraştırdılar beni, bir kaç çeşit insectisit denedim ama çare etmedi. Bu konuda danıştığım kişiler ilaçla çare bulamazsın elle giriş demişlerdi.
Çocuklar, torunlar benim elle ve makasla mücadeleme şahit olduklarında " ayyy, nasıl yapıyorsun" diyerek yanımdan kaçıyorlardı. Ne yapayım güllerimi çok seviyorum, onlar da çok zarar veriyorlardı, tek tek avcılığa çıktım.
Bu seferkiler daha küçükler, ama en az beşli onlu gruplar halinde koloni gibi üşüşmüşler güllerime. Kimilerini gül üzerinde yakalayıp kafalarını uçurdum bazısını da gülle beraber koparıp yerde yirmili otuzlu gruplar halinde imha ettim.
Bu zararlıların ismini bilmiyorum, uçarken dozzz diye ses çıkarttıklarından adını dozdoz koydum.
Sizleri dozdozlarla tanıştırayım.