Japon tarımcı 'Fukuoka' nın kitabında; hiç toprak ellenmiyor, (atıyorum) bakla ekiyorsun, ürünü topluyorsun kalanlara dokunmuyorsun bakla havadan aldığı azotu toprağa geçiriyor, onun yerine az su isteyen patates ekiyorsun, sonra yonca ekiyorsun komple bırakıyorsun vs. Bunu uygulayıp memnun kalmayan da var. Ancak Fukuoka nın sistemine göre tarlaya istediğin zaman istediğin şeyi ekemezsin herhalde; bizim yaptığımız gibi 'şu köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi olsun, ortaya gül, kenarlara sümbül kondurayım' yapamazsın. Ayrıca yukarıda dediğim gibi sezon sonu öyle kökler var ki, traktöre engel olacak derecede birbiriyle ve toprakla kenetlenmiş oluyor, bunlar nasıl ve ne zaman dönüşecek. Bizim yaptıklarımız ile toprağa çok zarar verdiğimizi düşünmüyorum. Sonuçta toprak kuruyunca canlıların çoğu solucanlar başta olmak üzere aşağı tabakalara iniyor, suyu görünce tekrar yukarı. Ama toprakta dönüşümü sağlayan milyarlarca canlı var ve bunlar sürekli maça devam ediyor. Biz çapalama vs. ile bir kısmına zarar versek dahi, eklediğimiz doğal gübreler ile sürece katkı da sağlıyoruz. 1 dekar yerdeki solucanların sisteminden bir yılda 4-5 ton (yanlış hatırlamıyorsam) toprak geçiyormuş. Sanırım bize düşen, hayvan gübresi, mümkün olduğunca yeşil gübre, kompost vs. ile toprağın organik madde içeriğini arttırmak. Yukarıdaki bilgiler ders notları, okuduklarım ile paçal yaptığım bilgiler olup bir kısmı sadece yürüttüğüm mantığın sonuçları olup tartışmaya açıktır. Katkıda bulunanlara şimdiden teşekkür ederim.
|