Atadan kalma tohum nedir?
Alaylı biri hatta konuyu sokaktaki insanlardan azıcık fazla bilen -hisseden de diyebiliriz- biri olarak, sadece hayata bakışım ve bugüne kadar devşirebildiğim ve tasnif edebildiğim bilgi birikimimle yorumlama şeklimi sizlere açmak istiyorum.
Öncelikle ata dediğimde, sohbetin gidişatına göre, babalarımızdan Hz. Havva ile Hz. Adem’e kadar uzun bir kuşaklar zinciri akla gelebiliyor.
Konuyla ilgili cehaletimi bağışlayın belki dört, yedi, on kuşak gibi bir tanımlama; otuz, elli yıl gibi bir alt sınır vardır. Çok önemsemiyorum bu durumu.
Ama kesin emin olduğum bir konu: Tarih boyunca melezlenmelerin, biteviye devam ettiğidir; esen yelin yönüne, uçan kuşun, böceğin -birçok faktöre bağlı rastlantısal diyebileceğimiz- davranışlarına göre olduğudur.
Bu başıboşluk gibi görünen düzen içinde, hoşa gidenlere öncelik veren insanoğlu da yüzyıllar boyunca bir hisse sahibi olmuştur. Ta ki insanoğlunun ıslah çalışmalarına kadar. “Tamam. Bunu hektarlarca ekmeliyiz.” demek ne derece doğru?
Bu durumu yüzme bilmeyen birinin denize girmesine benzetiyorum. Göğüs hizasına kadar girdiğinde keyif, mutluluk verir, rahatlatır bu fiil. Dalgalarla sürüklendiğinizi anlamazsınız da, tam bu coşkulu duyguların zirve yaptığı yerde birden panik, çırpınma ve boğulmayla neticelenebilecek bir duruma düşersiniz. Bu da ticari kısır tohumlar ile GDO olsun.
Boğulmadan hemen önceki mutluluğu yaşıyor “modern tarım”. ( Güncel yaşama kültürümüz de diyebilirim.)
Hayalbağ’da gördüğüm tahtalı güvercinleri araştırırken, yakın tarihte 13 güvercin türünün yok olduğunu ve beklide tamamen yok olmaya giden bir süreçte olduklarını öğrendim. Bana yok olacak türleri seçme hakkı verselerdi ne yapardım?
“Microgoura meeki” kalsın gözüme pek alımlı geliyor, “Ectopistes migratorius’u” pek gözüm tutmadı diyebilir miydim?
“Göynük’te neden domates yetiştiriyorsun arkadaşım?” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Haklısınız.
Bütünü kavrayamayacağımı kavradıktan sonra, asgari bilgiyi edinip içgüdülerimle davranma eğilimindeyim.
Yani hoşuma giden türü yetiştiriyorum. Ufak tefek melezlenmesi bence çok da kötü bir şey değil, hatta iyi bile. (Tohumunu paylaşacağım türler için ahlakî kaygılarla özen göstermeye çalışıyorum.) Burada ki açmazım “Benim bu köye dünyanın dört bir tarafından farklı bitkiler getirmeye hakkım var mı?” sorusu. Veya “Bu biber güzelmiş çuvalla tohum üretip dünyaya yaymalıyım.” düşüncesi.
Çok üstünkörü yazdığım halde uzattım sanırım.
Hülasa, yapılanlara ve projenize saygı duyuyorum. Tohum takas etkinliğimizi ve proje aşamasındaki Tohum Bankanızı boğulacak – boğulmuş da olabilir, bilmiyorum- kişiyi kurtarma çabası gibi görüyorum. Kurtarma işinde ehil olmasa bile insanın seyirci kalmasının etik olmayacağını düşünüyorum. Vakayı tüm yönleriyle kavrayacak bir kurtarma operasyonunun da ütopik olduğu kanaatindeyim.
Kolaylıklar dilerim.
Not: Tohum paylaşım etkinliğine çok tohum seçeneği konsa sevinirim. Sizin fikriniz hoşuma gitti. Ben kendi adıma, bahçesinin müsait olduğunu bildiğim kişilere bol tohum koymaya çalışmıştım.
|